Yıldıray OĞUR
Geçen haftanın biri politika diğeri kültür gündemindeki iki haberi aslında birbiriyle çok yakından ilgiliydi.
İlk haber uzun bir aradan sonra ilk defa bütün Türkiye’yi birleştirdi.
Norveç’teki ‘Trident Javelin’ adlı dijital ortamdaki NATO tatbikatı sırasında, bir teknisyen Atatürk büstünü ‘Düşman Liderler Biyografisi’ne ekledi. Türkiye asıllı Norveçli bir ordu çalışanı da Cumhurbaşkanı Erdoğan adına açılan bir hesaptan “Büyük mutlulukla duyurmak isterim ki SAA 20 NG füzelerinin teslimi konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile FOS (tatbikatta varsayılan düşman ülke) arasında anlaşmaya varıldı. Teşekkürler başkan Blixen (düşman ülke lideri)” mesajını attı. Bunun üzerine Türkiye, tatbikattaki askerlerini çekti. NATO’dan üst üste özürler geldi, iki görevlinin işine son verildiği açıklandı. Olaydan sonra Türkiye’nin NATO üyeliği tartışılmaya başlandı. #NATOdançıkalım hashtag’i sosyal medyada ‘tt’ oldu.
***
İkinci haber kültür-sanat sayfalarında çıktı. Kore gazisi Astsubay Süleyman Dilbirliği’nin, Kore Savaşı sırasında bulup sahip çıktığı beş yaşındaki Koreli Ayla ile dramatik hikayesini beyazperdeye aktaran ve sinema salonlarını gözyaşına boğan Ayla filmi iki milyon izleyiciye ulaşmıştı.
Türkiye’nin NATO üyeliğinin kapısını açan Kore ile ilgili bir filmin gişeleri altüst ettiği hafta, Türkiye’nin 65 yıllık NATO üyeliğinin sorgulanması tuhaf bir tesadüf olsa gerek.
Aslında bilinenin aksine Türkiye NATO’ya Kore’ye asker gönderme şartıyla girmedi. 25 Temmuz 1950’de Kore Savaşı’na katılma kararı alan Türkiye’nin, 11 Ağustos 1950’de yaptığı NATO’ya giriş müracaatı reddedilmişti.
Evet, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’in çağrısıyla Kore’ye asker göndermesinin motivasyonu NATO’ya giriş için Batılı ülkeleri ikna etmekti. Çünkü 1949’da kurulan NATO’nun Türkiye’ye ihtiyacından çok Türkiye’nin NATO’ya ihtiyacı vardı. Ve bunun için ortada, bugünlerde unutulan ama çok haklı bir sebep de vardı; Kuzey komşumuz Sovyetler…
***
Aslında Ruslar demek daha doğru. Çünkü tehlike komünizm tehlikesi değildi, neredeyse Osmanlı tarihinin son 200 yılı Rus tehdidiyle geçmişti. Sorun ideolojik ya da siyasi de değildi, coğrafiydi. Yanıbaşımızda dev bir imparatorluk vardı, biz Rusların güçlendiği çağlarda zayıflamaya başlamıştık ve onların sıcak denizlere açılma kapısının da üzerinde oturmaktaydık.
Birinde Edirne’yi alıp, 68 km yakınına kadar geldikleri, diğerinde Yeşilköy’ü alıp, anıt dikecek kadar surlarına dayandıkları İstanbul’u iki kere kuşattılar. Meşrutiyet’in askıya alınıp, Meclis’in kapatılmasından, Çanakkale Savaşı’na, milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kimliğinin en önemli parçası olan Balkan, Kafkas göçlerinden Ortodoks milletlerin Osmanlı’dan ayrılmasına Ruslar kadar Türkiye tarihini derinden etkileyen başka bir ‘düşman’ olmadı. Batı ile yürüttüğümüz denge politikalarında müttefik cephesinde İngilizler ve Almanlar değişse de kendisine karşı müttefik aranan tehlike genelde Ruslar oldu.
Hatta Rusların Osmanlı’yı işgalle tehditleri yüzünden patlak veren 1853-56 Kırım Savaşı’nda, Osmanlı toprak birliği için 95 bin Fransız, 21 bin İngiliz ve 2 bin İtalyan askeri hayatını kaybetmişti. Herhalde bu yüzden de Kırımlı Türklerin öncülük ettiği Türk milliyetçiliğinin kurucu ötekisi de Batılılar değil, Ruslar oldu. Üzerine marşlar bestelediğimiz en kahramanca hezimetleri de Ruslardan aldık. (Plevne Marşı, Kafkasya Marşı...)
1917 Ekim Devrimi ile bu ilişki bir süreliğine değişti. Çarlık rejimini yıkan Bolşevikler, “emperyalistlere karşı” dayanışma motivasyonuyla İstiklal Harbi’ne silah gönderdiler, İngiliz ve Fransızların Osmanlı’yı paylaştıkları Sykes-Picot Anlaşması’nı deşifre ettiler. Ama İkinci Dünya Savaşı’nın muzaffer devleti olan Sovyetler, Stalin’in önderliğinde yeniden emperyâl hevesleri olan bir imparatorluğa döndü ve ilk işi de önünü kesen, Türkiye’yi tehdit etmek oldu.
***
1946 yazında Türkiye, Sovyetler’den gelen tehdit notalarıyla sarsılmıştı. 7 Haziran 1945’de verdikleri ikinci nota da talepleri çok açıktı:
“Kars, Ardahan ve Artvin’i bize bırakın. Boğazlar’da bize üs verin, Trakya sınırınızı Yunanistan ve Bulgaristan lehine yeniden çizin, 1936 Montrö anlaşmasını tedil edin.”
Ruslar Ağustos’ta üçüncü bir nota daha verdiler. Aralık 1945’de Meclis’te bu taleplere karşı kürsüye çıkan, eski Şark Cephesi Komutanı Kazım Karabekir “Eğer, Ruslar yer istemekte ısrar ederse, şüphe yok ki dövüşeceğiz” demişti ama Nazileri dize getirmiş Kızıl Ordu’nun karşısında, İkinci Dünya Savaşı tedbirleriyle çökmüş Türk ordusunun şansı yoktu. İşte o günlerde Türkiye’nin imdadına, İngiltere ile ABD yetişti. 9 Ekim 1946’da iki ülke Sovyet Rusya’ya nota vererek Rusya’dan ileri gitmemesini istediler. Türkiye’nin Batı’ya yaklaşması da bu dayanışmadan sonra hızlandı.
O yüzden 1949’da NATO kurulurken, dışarıda bırakılmak Türkiye’de büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştu. CHP’nin gazetesi Ulus, NATO’nun Türkiyesiz kurulmasını “Türk Emniyeti için evham” başlıklı başyazısıyla karşılamış, Peyami Safa gibi milliyetçi yazarlar “Bizi hesaba katmayan bir paktı, biz de hesaba katmamalıyız” diyerek neredeyse trip atmıştı.
Türkiye’nin NATO’ya girememesinden sorumlu tutulan ve zor durumda kalan CHP hükümeti de 11 Mayıs 1950’de üyelik için NATO’ya başvurmuş ama sonuç İtalya dışındaki üyelerin ret cevabıyla olumsuz olmuştu.
1950 seçim kampanyasının da önemli gündemlerinden biri NATO üyeliğiydi. Bunu vaat eden Demokrat Parti iktidarı, 11 Ağustos 1950’de NATO’ya ikinci kez üyelik başvurusu yapmış ama bir ay önce BM çağrısıyla Kore’ye asker göndermiş olması bile işe yaramamış ve başvuru bir kez daha reddedilmişti.
Ardından Türkiye, NATO’ya üye olabilmek için yoğun diplomatik girişimler de bulundu. Ve sonunda ikna edilen ABD’nin öncülüğünde üyelik başvurusu kabul edilmiş, 18 Şubat 1952’de Meclis’te bütün partilerin oyları ve alkışlarıyla Türkiye nihayet NATO üyesi olmuştu.
Ama bugün yaşanan krizle ve haklı güvensizliklerle, bu tarihi baştan kaleme alıp, bütün kötülükleri NATO’nun hesabına yazanların hafızasızlık sorunu burada bitmiyor.
Türkiye’nin başına bela olmuş en büyük terör örgütlerinin arkasında da NATO yoktu, Sovyetler ve Ruslar vardı.
1991’de Sovyetlerin çökmesinden sonra yayınlanan Mitrokhin Arşivi ortaya koydu ki, Türkiye’nin başına bela olan ilk büyük terör örgütü ASALA, KGB ajanı olduğu ortaya çıkan Filistin Kurtuluşu için Halk Cephesi Dış Operasyon sorumlu Haddad’ın organizasyonuyla, Agop Agopyan’a bölgedeki NATO ve İsrail hedeflerine saldırılar düzenlemesi için kurdurulmuştu. Bu saldırılarda kırk iki Türkiye Cumhuriyeti diplomatı hayatını kaybetti.
ASALA bitince ortaya çıkıp büyüyen PKK’nın hikayesinde de “her NATO üyesi ülkeye bir terör örgütü” stratejisi izleyen Sovyet etkisi büyüktü. Öcalan’ın 1979’un mayıs ayında Sovyetlerin Ortadoğu’daki kalesi Suriye’ye geçip, 19 yıl Şam’da kalabilmesi, PKK’nın kendi Kürtlerine kimlik bile vermeyen Esad’ın Suriye’sinde kendine yaşam alanı bulmasının arkasında herhalde Muhaberat aklı değil KGB aklı vardı.
Bugün, Suriye’de YPG’ye desteği yüzünden haklı olarak ABD’yi eleştirirken, Rusya’ya sığınmış Öcalan’a Duma’dan oturma izni çıktığını, ancak ABD’nin baskılarıyla Başbakan Primakov’un Öcalan’ı sınır dışı ettiğini unutmamak gerek.
Yine bugünlerde bazı çevrelerde neredeyse “emperyalistlere karşı mazlum milletlerin hamisi” muamalesi çekilen Rusya’nın, son 40 yılda dünyada Müslümanların en büyük katliamlara maruz kaldığı dört büyük savaşta (Afganistan, Bosna, Çeçenistan, Suriye) bizzat kendi ordularıyla veya silah vererek ya da BM’de veto hakkını kullanarak katliamların ortağı olduğunu da biraz fazla hızlı unutmuş olabiliriz.
***
Hadi bunların üzerinden çok zaman geçti. Rusya’nın, daha iki sene önce Suriye’de Rus uçağını düşürülmesinden sonra, Savunma Bakanlığı’nda resmi toplantı düzenleyip, Türkiye’yi ve bizzat Cumhurbaşkanı’nın ailesini IŞİD’le petrol ticaretiyle suçladığı, (Aynı iddiayı Putin de Oliver Stone’la söyleşinde tekrarlamıştı), YPG’ye Moskova’da ofis açtırdığı, bu yüzden hükümete yakın medyanın manşetlerinden aylarca “PKK’ya silah vermekle”, “FETÖ’ye hamilik yapmakla” suçlandığı ne çabuk unutuldu.
Hadi hafıza-ı beşer nisyan ile malul. Peki daha bir yıl önce Rus uçağının düşürülmesinin yıldönümünde bir Rus pilotun kullandığı bir Suriye uçağıyla ‘yanlışlıkla” Fırat Kalkanı’ndaki askerlerimizin vurulduğu, üç askerimizin şehit olduğu, yine bu yılın başında El Bab ele geçirilmeye çalışılırken, fazla ileri gidince Türk askerlerini yine ‘yanlışlıkla’ Rus uçaklarının vurup, üç askerimizi daha şehit ettikleri de mi unutuldu?
Belki de bu sadece bir hafıza meselesi değildir.
Darbe ve PKK konusunda haklı olarak ABD’ye kızarken ve ilişkiler soğurken, bir kurtarıcı, tek alternatif gibi Rusya’nın pazarlanması, Putin’in sirklerde hayvan tebiyeciliği yapan danışmanının bile tvlerde kendine bu PR faaliyeti içinde yer bulabilmesi, benzerini ABD için yapacak olanların rahatlıkla ajanlıkla suçlanacağı bir hareretle, Avrasyacılık adı altında Rusçuluk yapılması, bir de bu Avrasyacılık ve Rusçuluğun yerli ve milli kabul edilmesi belki de sadece konjonktürün zorlaması değildir.
Belki de Avrupa’da partilere para veren, medyalar organize eden, ABD ve AB’nin seçimlere müdahale, resmi kurumlarını hacklemek, yalan haberlerle operasyon yapmakla suçladığı Rusya, Türkiye’de de boş durmuyordur.
Türkiye NATO’yla ilgili ya da dış politikadaki yönü hakkında bir karar verecekse, bunu propagandaların etkisinde kalarak ya da konjektürel krizlerin heyecanıyla değil, kendi inisiyatifiyle ve bütün bu tarihsel arkaplanı ve üzerinde durduğu dengeleri düşünerek vermelidir.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları














































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025