Yıldıray OĞUR
Büyük mahkeme salonunun tribünlerinde bir kaç gazeteci ve davayı izleyen milletvekilleri dışında artık geriye sadece davanın iki tarafı kalmış.
- duruşma bu. 18 ay önce, İstanbul Boğaz’ının ortasında herkesin gözü önünde meydana gelmiş kanlı bir gecenin epey gecikmiş hesabı bu salonda görülmeye devam ediyor.
Salondaki tribünlerin bir tarafında 15 Temmuz gecesi köprüde şehit olan 34 insanın yakınları ve bazı gaziler oturuyor. Boşluklar var, insanlar yorulmuş, yüzlerindeki acı ifadesi ise geçmemiş. Öfke ise zaman zaman bir sanık ifadesinde duyulan bir cümleyle tekrar depreşiyor.
Sanıklardan birinin kendisine tepki gösteren tribünlere doğru bakışı, el hareketi bir anda salonun karışmasına, küfürlerin, “katiller” seslerinin yükselmesine neden oluyor.
Adaletin gecikmesi bazı mağdur avukatlarının sanıklara sordukları öfkeli sorulara da yansımış. Hem mahkeme başkanı hem de duruşma savcısı ise dosyaya hakim, haklı müdahalelerle adalet standardını yüksekte tutmaya çalışıyorlar.
Tam karşıdaki sanık yakınlarının oturduğu tribün ise daha kalabalık. Ama neredeyse oradan çıt çıkmıyor.
İlk kez salona gelen birinin hangi tribünde mağdur yakınlarının, hangi tribünde sanık yakınlarının oturduğunu anlaması mümkün değil.
Çünkü iki tribünde de birbirine benzeyen, aynı sosyal dokudan gelmiş insanlar var. Ayrı kapılardan salona giren, birbirilerine değmeden salondan çıkmaya çalışan bu insanların bir araya geldikleri tek yer ise mahkemenin mescit olarak kullanılan küçük odası...
Öğle arasında mahkeme salonun dışında kurulan çadırda dağıtılan yiyecekler hızlıca yeniyor. Şehit ve gazi ailelerine belediyenin dağıttığı öğle yemeği peynirli ekmek, meyve suyu ve bir meyveden ibaret. Görevliler “çıkarken herkes masasındaki çöpleri toplasın” diye bağırıyor. İlk zamanlardaki hürmetten geriye az şey kalmış.
Abisi Erol Olçok’u, ve yeğeni Abdullah’ı o gece köprüde şehit veren Cevat Olçok ise sık sık notlar alıyor. Bütün duruşmalara katılmış. İddianameye hakim, herkesi tanıyor. Haftalardır benzer şeyler duyduğu için de haklı olarak kızgın, bazen “yalan söylüyor” diye belli ediyor tepkisini. Tam olarak abisinin ve yeğeninin şehit edildiği 01.30‘la 01.45 arası kimin ateş açmış olabileceğini tespit etmeye çalışıyor. Avukatlar görüntülerden ateş açmak için yere oturmuş sekiz kişiye kadar bu sayıyı düşürmüş. Ama o görüntülerden onların yüzlerini seçmek de zor.
Çünkü iddianamede köprüde o gece şehit düşmüş 34 insanın, yargılanan bu 152 sanıktan kimin ve kimlerin silahlarından çıkan kurşunların hedefi olduğu sorusunun cevabı yok. O olağanüstü şartlarda olay yeri incelemesi, alınabilen el svabları, bulunabilen kurşunlar, askerlerin üzerlerine kayıtlı olmayan silahları kullanmış olması bunun tespitini engelliyor.
Bu yüzden 34 insanın kim tarafından ve nasıl öldürüldüğü sorusu mahkemenin ortasında salınıp duruyor. Sorunun muhatabı olan sanıkların hiçbiri de halka ateş ettiklerini kabul etmiyor.
Ama tutuklu yargılanan bazı er ve öğrenciler savcılık ifadelerinde ateş eden ve ateş etme talimatı veren rütbelilerin adlarını vermişlerdi:
“Ahmet Binbaşı, Vedat Üsteğmen ve bir grup uzman çavuşun ateş ettiğini gördüm. Şahıs yere düştü. Bunun üzerine biz şahsın terörist olmadığını anlayarak korktuk ve ağlamaya başladık.”
“Yine bir ara dışarı baktığımda Vedat Üsteğmenin diğer tankın üstündeki makineli tüfekten halka doğru durmadan ateş ettiğini gördüm.”
“Halk gelmeye başlayınca Binbaşı Ahmet bizim yanımıza geldi, silahını bize doğrulttu, halkın ayaklarına ateş edin, aksi halde sizi vururum diye bağırdı. Bunun üzerine hepimiz ateş açtık. Ancak ben yine de halka doğru ateş açmadım, havaya ateş açtım. Ancak atışlar sonucu kadın yere düştü.“
O gece köprüdeki askerlerin komutanlığını yürüten ve bu davanin esas aktörleri olan Kuleli’den Yarbay Turgay Ödemiş, Binbaşı Ahmet Taştan ve Hava Harp Okulu öğrencilerinin başındaki Binbaşı Gazi Odacı henüz ifade vermediler, haftaya ifade vermeleri bekleniyor.
Herhalde mahkeme salonunda en arkada jandarmanın arasında ayrı olarak oturmalarının sebebi kürsüye çıkan her öğrenci ve erin onlardan da şikayetçi olduğunu söylemesi.
Ama mahkemede öğrenci ve erlerin ateş açmak, ateş açma emri vermekle suçladıkları komutanların savcılık ifadelerine bakılırsa onların da hiçbir şeyden haberi yoktu, terör tehdidi diye oraya gelmişlerdi ve halka da hiç ateş açmadılar. Şu ana verdikleri ifadelerde o gece sorumluluklarını taşıdıkları erleri ve öğrencileri koruyan bir tutum takınmadılar.
- duruşmada o gece saat 02.00’den sonra köprüye çıkmış 48 Hava Harp Okulu öğrencisinin savunmaları devam etti. Zaten bu davada durumları en tartışmalı olanlar da Hava Harp Okulu öğrencileri ve erler.
Sanık sandalyesine çıkan öğrenciler ifadelerine “1995 yılında, 1994 yılında şurada doğdum...” diye başladıkça davayı izlemek için salona gelmiş arkamızda oturan Burhan Kuzu’nun Fethullah Gülen’i kastederek öfkeyle ve vahlanmayla karışık söylediği cümle aslında durumu özetliyor “Bir nesli mahvetti.”
Ama davada öğrenciler darbeyle birlikte FETÖ üyeliğinden de yargılansa da iddianamede ‘askeri okullarda FETÖ’nün örgütlendiği’ gibi genel bir ifade dışında buna dair somut bir kanıt yok. (Bylock kaydı, sivil imamla ilişki vb.) .
Bu duruşmada ifade veren öğrenciler, hem darbeye, hem FETÖ’ye hem de Gülen’e yönelik (şarlatan, hain vb.) sert ifadeler kullanmaktan da çekinmiyor.
(Darbe gecesi 12’den sonra Yalova’daki yıllık planör eğitimi kampından otobüslerle yola çıkıp İstanbul’a getirilen yaşları 20 ile 22 arasında değişen bu 312 öğrencilerin durumuyla ilgili daha önce bu köşede yazılar çıkmıştı.
http://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/koprunun-karsi-tarafindakiler-4707
http://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/yalova-iskelesine-yanasan-bir-tekne-4730
http://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/istanbul-trafigine-takilan-darbe-4740
http://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/karanlik-bir-gecenin-sonunda-4762.)
İddianameye göre Hava Harp Okulu öğrencileri saat 02.00’den sonra köprüye geldiklerinde Kuleli Askeri Lisesi’nden Yarbay Turgay Ödemiş ve Binbaşı Ahmet Taştan komutasında, iki Unimog araç ve bir itfaiye ile rütbeliler, çavuşlar ve erlerden oluşan ağır silahlı 56 asker 22.00’den beri köprüdeydi.
Daha sonra onlara Maltepe’deki 2'nci Zırhlı Komutanlığı’ndan Üsteğmen Vedat Yıldız komutasında yola çıkan dört tank ve iki ZPT içindeki rütbeli ve erlerden oluşan ağır silahlı 41 asker de saat 01.00 sularında onlara katılmıştı.
Davanın diğer sanıkları da onlar.
Yine iddianameye göre 48 Hava Harp Okulu öğrencisinden 23’ü o gece hiç silah kullanmamış, 25’i ise silah kullanmış görünüyor. Yine iddianamedeki tanık ifadeleri ve adli tıp bilgilerine göre öğrenciler köprüye geldiklerinde en az 15 sivil vatandaşımız ve iki polis darbeciler tarafından şehit edilmiş durumdaydı. (Tam olarak zamanın belli olmadığı ifadelerle bu sayı 27’ye kadar çıkarılabilir)
Öğrenciler ifadelerinde ısrarla emre itaat etmek zorunda olduklarını ve sadece havaya ateş açtıklarını, verdikleri birkaç komutan adı dışında ateş açarken kimseyi görmediklerini söylüyorlar. Muhtemelen birbirlerini korumak için verdikleri bu ortak ifadeleri mağdurlar, avukatlar ve muhtemelen mahkeme heyeti örgütlü ifade olarak yorumluyor.
Savunmalar ve avukatların sorguları ise esas olarak emre itaat kavramı etrafında dolaşıyor. Öğrenciler, darbeden habersiz olarak komutanları tarafından oraya getirildiklerini, emirlere uymak zorun olduklarını, o sırada bunun kanunsuz emir ve darbe olduğunu anlamalarının mümkün olmadığını anlatıyor. Avukatlar ise kanunsuz emre neden uyduklarını, karşılarındaki insanların provokatör ya da terör destekçisi değil, halk olduğunu nasıl anlamadıklarını sorguluyor. Ama kanunsuz emirlere uymayı reddetmiş bir öğrenci de tutuklu sanıklar arasında oturuyor.
Mahkemedeki en dikkat çekici savunmalardan biri, o gece köprüden kaçan Hava Harp Okulu ikinci sınıf öğrencisi Habibulllah Şahin’e ait: “Bu sırada da sürekli silah sesleri geliyordu. Hatta köprünün girişindeki bir tank ateş etti. Biz köprüye girdiğimiz yönün aksi istikametine koşarak oradaki askeri araçların arkasına yattık. Orada erlerde vardı.
Erlerde sersem gibi geziyordu. Ne olduğunu sorduk. Bilmediklerini söylediler. Arkadaşlarımdan biri asker vuruldu diye bağırınca, bir iki metre yakınımdaki askerin yerde yattığını gördüm. Yerde yatan asker can çekişiyordu. Biz komutanım asker vuruldu diye bağırdık. Kompozit başlıklı başka bir komutan gelip, askere ayağıyla dokunduktan sonra, bu ölmüş siz devam edin diye oradaki erlere talimat verdi. Ben koşarak Gazi Binbaşının yanına gittim. Komutanım asker öldü niye böyle oluyor, polis çağırın dedim.
Gazi Odacı' da destek gelecek habip git yat dedi. Ben bu kez köprünün giriş yaptığımız tarafına gittim. Orada dört beş öğrenci arkadaş gördüm. Orada ilk gördüğüm komutan onlara ateş edin diye bağırıyordu. Ben orada duran arkadaşlarıma ben gidicem dedim. Köprünün sağ tarafındaki elektrik tamiratları için kullanıldığını düşündüğüm bir merdiven gördüm. Dört beş basamaklı bu merdivenden aşağıya indim. Silahım ve hücum yeleğimi köprüde bırakıp, köprünün ayağına yapışık telden aşağıya indim. Köprünün altına indim. Taşlık ve çimlik alan vardı. Üzerimdeki kamuflajın üstünü çıkardım köprünün iki ayağının ortasına bıraktım. Biraz ileri yürüdüm. Küçük bir bahçe vardı. Saat 02.45-02.50 sıralarıydı. Bahçenin girişindeki merdivenin altına yattım, sabaha kadar orada bekledim. Saat 07.30 sıralarında yukarıda sesler kesildi. Ben üzerimdeki kamuflajın altını ve botumu da çıkardım.
Çorabım baksırım ve tişörtüm kaldı. Bu şekilde yürüyerek köprünün üstene tekrar çıktım. Orada bir tane polisi görünce bana yardım edin diye bağırdım. Polis gelip bana sarıldı. Vatandaş mısın diye bağırarak sorarken, sessizce de kafa salla dedi. Ben kafamı salladım. Beni yakınındaki trafik şubeye götürdü. Orada askeri öğrenci olduğumu anlattım. Bana kıyafet ve su verdiler. Karakolda olayın gerçeklerini polislerden öğrendik Hiç bir olaya karışmadım. Kimseye silah dahi doğrultmadım. Vatanıma ihanet etmeyi hayatım hiç bir saniyesinde düşünmedim otobüsten indiğimizde köprüye geldiğimiz bile anlamamıştık. Köprüdeyken bile ne amaçla orada olduğumuzu bilmiyordum. Suçsuzum savunmam bundan ibarettir.”
Yine tutuklu sırasında oturan sanıklar arasında, öğrencileri taşıyan otobüs, köprü girişinde halk tarafından durdurulurken yaralanmış, köprüye çıkmadan hastaneye götürülmüş Samet Yazgaç, halkın köprüye çıkmasına izin vermediği ve polise teslim olan Lokman Hekim Avcı ve Ahmet Kertiş adında üç Hava Harp Okulu öğrencisi de var. Onlar da müebbetle yargılanıyorlar.
Mahkemedeki ifadelere ve sanıkların psikolojisine, o gece Yalova’dan helikopterle İstanbul’a taşınmış, Avea ve Telekom binalarına götürülmüş 19 Hava Harp öğrencisine geçen hafta verilmiş müebbet cezanın ağırlığı çökmüş durumda.
İddianamede aynen yer verilen ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan bir tümgeneralin imzasıyla savcılığa gönderilen tahkikat raporuna göre kamptan İstanbul’a taşınan öğrenciler emirleri yerine getirdiler ve darbeye katıldıklarının çok sonra farkına vardılar. Bu yüzden emirlerin dışına çıkamazlardı. Savcılıklar ise bunun tersini düşünüyor. Ama yine de bu tahkikat raporuyla başka davalarda tahliye edilen Hava Harp Okulu öğrencileri oldu.
Mahkemeye heyeti için karar vermenin zor olduğu bir dava bu. Aslında Türkiye’nin uzun darbeler tarihinde bunun tek bir örneği var. Talat Aydemir’in ikinci darbe girişimi olan 21 Mayıs 1963’ten sonra gece yataklarından kaldırılıp, darbeye katılmış 1459 Harbiye öğrencisi de yargılanmıştı.
Aydemir ve üst düzey komutanlardan ayrı bir mahkemede yargılanan öğrenciler için iddianamede savcı “Talat Aydemir ve rüfekası menfi emellerinin tahakkuku için tasarladıkları hukuk dışı plan ver tertiplerinin tatbiki mevkine konulmasında genç ve körpe dimağlardan daha kolay istifade edebilecekleri hususunu göz önünde tutarak sistemlerinin icabı olan çengellerini Harp Okulu öğrenci grubuna da atmak suretiyle...” diye başlayan bir giriş yapmış ama öğrenciler için 3 aydan 15 yıla kadar hapis cezaları istemişti.
Harp Okulu öğrencilerinden Erol Ege’nin mahkemede yaptığı savunma ise Türkiye’deki darbe tarihinin özeti gibiydi:
“Yıl 1876, vatanperverler meşrutiyet istiyor. Bunu kim yapar, Harbiye yapar. Gel Harbiye. Senler geçti. İstibdat baş gösterdi. Buna kim mani olacak, yine gel Harbiye. Yıl 1960. Millet bağırıyor. Menderes diktatör olacak, buna kim mani olabilir, Harbiye. Gel bakalım Harbiye. Yıl 1963. Harbiyeliler uykudan uyandırılır. Vatan elden gidiyor denir... Olur ya bir kere muvaffak olamaz, bu sefer de gel mahkemeye bakalım Harbiye. Takdir Yüksek Mahkeme heyetine ve tarihe aittir.”
Mahkeme, 1459 Harbiyeliden doğrudan darbeci cuntayla bağlantılı olduğunu tespit ettiği 75 öğrenciye 4 sene iki ay, 91 öğrenciye de 3 ay hapis cezası vermiş geri kalan öğrencileri de beraat ettirmişti.
34 insanın hayatını kaybettiği bir gecenin yargılandığı bu davada suç işlemişlerle oraya sürüklenmişler arasında ayrım yaparak, adaleti bulmak ise daha zor.
Ama herkesin içini ferahlatacak adaletten başka bir çözüm de yok...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları




















































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025