Yıldıray OĞUR
Sözün orijinali şöyle: İhtilal Satürn gibidir, kendi evlatlarını yer. Bu söz Danton’a atfedilir ama aslında bu sözü ona, Danton’un Ölümü kitabında George Büchner söyletir. Ama Danton’a da kendisini yiyen, evladı olduğu Fransız Devrimi hakkında buna benzer bir şey söylemek yakışırdı doğrusu. Giyotine giderken en azından bir “dokunan yanar” çekmiştir herhalde.
Bu söz 1917’de Saint Petersburg’daki Kışlık Saray’ı bombalayarak Ekim Devrimi’nin yolunu açan ama sonra devrimde başlarına gelmeyen kalmayan Aurora Zırhlısı’nın mürettebatına da yakışırdı. Kazım Karabekir, Rauf Orbay Atatürk’e, “27 Mayıs devrimi bitmedi” diyerek iki kez darbeye kalkışan Talat Aydemir, kendisini idama götüren darbeci arkadaşlarına da bunu söylemiş olabilir.
Bana kalırsa bu ünlü replik bugün Cemaat- AKP çatışması tartışmasına da çok yakışıyor. Tabii, olan biteni politbüro onaylı Sovyetler Birliği Resmî Tarihi’nde Troçki ya da Buharin hakkında yapılmış öfkeli saptamalara benzeyen “Bu 7 Şubat darbesi” gibi tezlerle ya da “ben yapmadım miki yaptı” işlevi gören “MOSSAD’ın elinde oyuncak olmuş bu savcılar” masallarıyla anlamayı tercih etmiyorsanız.
Emin olun tarih olan biteni öyle yazmayacak. Barut kokan cephelerden yazılmış, günlük, öfkeli analizler yerine takvimi biraz daha geriye saracak siyasi tarihçiler. Eğer yerleri çoksa belki 1923’e kadar. Cumhuriyet’in askerî vesayet tarihini 2002’ye kadar getirip, bu vesayete karşı AKP hükümetinin 2007 yılına kadar YAŞ kararlarına şerh koymak, darbe girişimlerini kapalı odalarda bertaraf etmekten ibaret performansından sonra 2007’den sonra değişenin ne olduğunu anlamaya çalışacaklar. “2009’da ordu-yargı ittifakının az kalsın partisini kapatacağı Başbakan nasıl oldu da iki yıl sonra, iktidarının 10. yılında YAŞ toplantısında masanın başına tek başına oturabildi” diye soracaklar.
Karşılarına cevap olarak Ergenekon Davaları çıkacak. Bir de bu toz bulutunun dışından bakan gözlemcilerin 2007-2011 yılları arasında Türkiye’deki değişim hakkında kullandıkları bir tâbir: Sessiz devrim.
Son beş yılda yaşadıklarımız aslında yavaşlatılmış ve kansız bir Tahrir Devrimi’ydi. Tek fark yavaşlık ve sessizlikti. Ve her şeyin meşruiyet sınırları içinde cereyan etmesi. Bu sessiz devrimin Robespierreleri, Dantonları, Aurora Zırhlısı ise şüphesiz savcılar ve polislerdi. Sessiz devrimin mahkemeleri de Özel Yetkili Mahkemeler.
90 yıldır bu ülkede onca aydının, silahlı, silahsız hareketin bin bir türlü yolla, stratejiyle deneyip yapamadığı devrimi onlar yaptılar. İktidarın gerçek sahibi orduyu bir daha dönmemek üzere kışlalarına kadar geri püskürttüler. Bu beş yılda seçmenleri muhtırayla meydanlara dökülen CHP’nin içinden neredeyse demokrat bir parti, bir numarası medyaya her konuda kanaat bildiren ordunun içinden etliye sütlüye karışmayan bir ordu, “Genelkurmay Başkanı’na Cumhurbaşkanı kim olsun” diye sormalara alışık medyadan neredeyse bir Guardian çıktı.
Hükümet de beş yıldır arkasında durduğu, seçim meydanlarında bayrak yaptığı Ergenekon, Balyoz gibi davalarla dozer gibi yolunu açan savcıların/polislerin açtığı yoldan yürüdü, bu davalarla ortaya çıkan sivil/asker kutuplaşmasında sivilleşme bayrağını yukarı çıkardıkça arkasındaki kalabalık arttı, bu devrimci dalganın öncü partisi oldukça iktidarını güçlendirdi.
Ve dün itibarıyla savcılar ve polis şeflerinden sonra 700 polisin de tayininin çıkmasıyla 2007 yılında Ergenekon soruşturmasını başlatan kadrodan görevi başında kimse kalmamış oldu.
Ya da şöyle diyelim: Sessiz devrim de diğer sesli devrimler gibi evlatlarını yedi. Her şey aslında diğer devrimlerdeki gibi oldu.
Devrimin en şahin kanadı, devrimci durumdan statükoya geçişe ayak uyduramadı. Elde ettiği iktidarı bir noktada bırakmayı beceremedi. Daha çok devrim, daha çok operasyon, daha çok iktidar istedi. Hükümet Ankara’daki eski koltuklara yerleşmeye çalıştıkça da devrimci müdahale isteği arttı.
Bu beş yılda her devrimin en kötü şiarı olan “yumurta kırmadan omlet yapılmaz” düsturunu, statükonun beli kırılırken ne şimdi Veli Küçük’ten daha iyi referansları olan isimler için ayağa kalkan dünya, ne şimdi yeniden politik doğruculuğa dönüş yapan Türkiye’deki demokratlar ve ne de şimdi “bu darbe” diye ayağa fırlayan hükümet ve çevresi kafaya taktı.
Ama Hanefi Avcı, OdaTv soruşturmaları gibi beka kaygısıyla yapılmış ölçüsüz karşı hamleler hem hükümet için hem de bu devrimci soruşturmaları destekleyen demokratlar için artık taşınamaz hale geldi. Özellikle de Türkiye’deki sessiz devrimi destekleyen dünya karşısında... Başbakan’ın kaç defa açıkça desteklediğini söylediği KCK soruşturmasının bir siyasi manivela olarak kullanılması, KCK adında yaratılan gayya kuyusuna atılan masumların sayısının artmasına ve son olarak o kuyuya Başbakan’ın has adamlarından birinin atılmaya çalışılmasına yol açtı.
Ankara’da eski rejimin elindeki Genelkurmay kalesi de düştüğüne göre artık hükümetin bu devrimci duruma ihtiyacı kalmadı. Devrim bitti. Özel Yetkili Mahkemeler artık kapatılabilir. Yüzlerce kez soruşturmanın gizliliğini ihlalden yargılanan gazeteler, savcıyla konuşarak gazetecilik yapan gazeteciyi ikna odasına sokabilir. Çünkü post-devrimci ustalık dönemi gerginlik yerine istikrar, değişim yerine yeni statüko kurmak demek. Şimdi düşen kaleleri teslim almak, teslim olan ordu, medya gibi güçlerle yeniden anlaşma zamanı.
Peki, devrimcilere ne olacak? : İhtilal Satürn gibidir, kendi evlatlarını yer. Belki Satürn’ün yiyemediği bir evladı, büyüyünce Zeus olur, kimbilir?
[email protected]
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025
30.08.2025