Yıldıray OĞUR
Sabri Bey’in suçu...
27.04.2019
2378
14 Haziran 2001, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı görevine ikinci kez atanan Sabri Uzun’un ilk görev günüydü.
(Bu göreve ilk olarak 28 Şubat günlerinde İçişleri Bakanı Meral Akşener tarafından getirilmiş, 1999’da İçişleri Bakanı Sadettin Tantan tarafından görevden alınmıştı.)
Odasına dairenin şube müdürlerinden Recep Güven (şu anda FETÖ davalarının firari sanığı) girdi ve önüne bir şema koydu:
“O gün şube müdürü, Recep Güven odama gelerek bana en üst kısmında 'Ergenekon Örgütü' yazan bir şema gösterdi…Şubesine giderek yanında Tuncay Güney isimli kişinin ifade tutanağını ve bir de bilgi notu getirdi. kim yaptı, neye göre yaptı' diye sordum. 'İstanbul istihbarat gönderdi' dedi…Eğer o gün beni kandırabilselerdi, Ergenekon Operasyonu 2001’de başlayacaktı…”
Görev süresi de kısa oldu. Bir yıl sonra 6 Ağustos 2002’de ikinci kez görevden alındı.
3 Kasım 2002’de AK Parti tek başına iktidara geldi. 13 Haziran 2003’te Sabri Uzun üçüncü kez İstihbarat Daire Başkanlığı’na getirildi. Hanefi Avcı da Kaçakçılık ve Organize İşler Başkanı olmuştu. AK Parti iktidarı, 28 Şubat’ta darbecilere karşı duran emniyetçilerle çalışmaya karar vermişti.
9 Kasım 2005’de Şemdinli’de Umut Kitabevi bombalandı.
Olayı araştırmak için Meclis’te bir komisyon kuruldu.
2 Şubat 2006 günü komisyona ifade veren Sabri Uzun normal demokratik ülkelerde askerin görevlerini, yapıp, yapamayacaklarını anlattı ve ertesi gün gazetelere manşet olan cümleleri kurdu:
“Örgütün üstlenmediği eylemler olursa bu meçhul bir şeydir. Yani başka bir güç bu anormalliği yapıyor demektir. Olayın adını koyamıyoruz bir türlü. Şimdi, hırsız evin içinde olursa kilit işe yaramaz."
Aynı günlerde, 2001’de kendisine Ergenekon şemasını sunmuş şube müdürü Recep Güven yanına geldi ve "Asker içinde bir örgütlenme var, biz bu örgüt üzerinde çalışmak istiyoruz" dedi. Uzun "2001'deki örgüt mü" diye sordu. "Evet" cevabını aldı. Ergenekon operasyonlarını başlatma teklifini sert biçimde bir kere daha geri çevirdi.
Şubat 2006'da Ağustos'taki YAŞ'ta Genelkurmay Başkanı olması beklenen Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın dedesinin Yahudi olduğunu iddia eden ulusalihanet.com sitesi açıldı.
27 Şubat 2006'da Sabri Uzun, üst makamlara bir bilgi notu yazdı ve ‘sitenin arkasında Gülen taraftarları var’ dedi. Notta bir de uyarı vardı: “Bu yayınlar Sayın Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olması halinde, Gülen cemaatinin askeri birimlerde görevli taraftarlarına yönelik olası operasyonunun önünü kesmek amacıyla yapılmaktadır.”
Notla birlikte hakkında düğmeye basıldı. 3 Mart 2006’da hakkında İçişleri Bakanlığı’na mali durumunda artış olduğuyla ilgili bir rapor ulaştırıldı. Soruşturma açıldı ve aklandı.
Aynı sıralarda askerlerin önüne ise Şemdinli olaylarında Büyükanıt ve askerleri suçlayan altı sayfalık bir rapor ulaştı. İmzasız raporu onun hazırlattığı dönemin Sabah gazetesinde haber yapıldı.
http://arsiv.sabah.com.tr/2006/03/23/gnd101.html
Hem sivil hem de askeri cephede hedef haline getirilmişti.
Nitekim 22 Mart 2006’da üçüncü kez Emniyet İstihbarat Müdürlüğü’nden alındı. Yerine halen FETÖ ve Hrank Dink davalarında tutuklu olan Ramazan Akyürek getirildi.
Fakat örgüt peşini bırakmadı. 2008 yılında pasif görevdeyken mahkeme kararıyla telefonu İBDA-C üyesi Hüseyin Özgür sahte adıyla dinlenemeye başlandı.
Dinlemeler 2009 yılında bu kez Hizbullah üyesi Süleyman Karaman sahte adıyla yine mahkeme kararıyla sürdü.
Ardından bir suç çetesi soruşturmasında ve Ergenekon soruşturmasında hakkında sahte adlarla telefon dinleme kararları çıkarıldı.
Kararları talep eden polis şefleri, savcılar ve onaylayan hakimlerin tamamı bugün FETÖ’den ya tutuklu ya da firari.
2009 yılında artık Ergenekon soruşturmaları başlamıştı.
Habertürk’ten Fatih Altaylı’ya bir mektup yazarak Ergenekon soruşturmalarının 2001 ve 2006’da nasıl önüne geldiğini ve soruşturmaları yapmayı nasıl reddettiğini anlattı. Kitabında bu mektupla ülkeyi yönetenleri uyandırmak istediğini ama uyandıramadığını yazacaktı.
https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/616137-imamin-ordusu-ve-ben
4 Aralık 2009 günü Hrant Dink suikastıyla ilgili mülkiye başmüfettişlerine verdiği ifadede cinayeti önceden bildiren haber raporunun kendisinden gizlendiğini söylemişti ama bu ifadesi arşivlerde kayboldu.
20 Eylül 2010 tarihinde Hanefi Avcı’nın Haliç’te Yaşayan Simonlar kitabının ardından İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı soruşturmada mülkiye başmüfettişlerine bir kere daha ifade verdi, Ergenekon soruşturmaları ve o günkü adıyla Gülen cemaatiyle ilgili bildiklerini anlattı.
14 Şubat 2011 günü ODA TV çalışanları, Ahmet Şık ve Nedim Şener’i hedef alan operasyonda, ODA TV’deki bir bilgisayardan Ulusal Medya 2010 adlı belgenin çıktığı ve belgede “Sabri Uzun, kitap yazmakta kararsız, ikna edilmeli..” gibi cümleler yer aldığı iddia edildi. Yine polisin bulduğunu ileri sürdüğü Ahmet Şık’ın İmam’ın Ordusu kitabının taslaklarında, kitabı Sabri Uzun’un yazdırdığını ima eden bölümler olduğu iddia ediliyordu. Yıllarca gözaltı alınmayı bekledi.
FETÖ’nün hala Türkçe Olimpiyatları’na gidilip, okyanus ötesine mesaj verilen makbul bir cemaat olduğu 11 Nisan 2013’de, TBMM’de kurulan Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu'na verdiği ifadede dinlemeleri devlet içinde bir yapının yaptığını, Ergenekon soruşturmasının iki kez önüne getirildiğini ve bu soruşturmaların içlerinin boş olduğunu anlattı hatta komisyon üyesi AK Parti milletvekilleri tarafından devam eden soruşturmalarla ilgili konuşmaması için uyarıldı.
17/25 Aralık’ın ardından 2014 yılının sonunda İN adlı kitabını yazdı.
Bu tarihten sonra biri TRT’de yaptığımız Şimdi ve Burada programı olmak üzere verdiği röportajlarda paralel yapıya yönelik soruşturmaların bir karargahı olmadığından, örgütün esas tehlikeli ve yönetici kısımlarına dokunulmadığından bahsetti, tavsiyelerde bulundu.
https://www.youtube.com/watch?v=JmvCaKVgMWs
Nitekim eleştiriler haklı çıktı ve 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı. Darbenin ardından çıktığı Habertürk Tv’de verdiği bir röportajda gözyaşları içinde o gece yaşadıklarını anlattı.
Bir infaz listesinde adının geçmesi nedeniyle darbe davasına müşteki olarak katıldı.
2018 yılında devlet tarafından verilmiş korumalarının statüsünün düşürülmesine tepki gösterdi.
Ve 23 Nisan 2019 günü Cumhurbaşkanı’na hakaret, FETÖ terör örgütüne yardım ve FETÖ terör örgütü propagandası suçlamasıyla gözaltına alındı.
Suçlamaların delili ise 2015 yılından itibaren attığı tweetler ve 2016 yılında FETÖ’nün ihraç ettiği ve mesleğe dönmeye çalışan itirafçı bir polisin ifadesinde kendisinden FETÖ’cü diye bahsetmesi.
Fakat 2016 yılındaki bu ifadeden neden üç yıl sonra işlem yapıldığı belirsiz. Bu ihbarı yapan kişi de belirsiz.
2014’den bu yana Twitter hesabını aktif olarak kullanan Uzun, zaman zaman hükümeti övmüş, zaman zaman da eleştirmiş. Sürekli FETÖ karşıtı mesajlar vermiş, milliyetçi, devletçi meşruiyetçi çizgide yorumlar yapmış, hukuk, demokrasi standartlarını savunmuş.
Cumhurbaşkanı’na hakaret ve FETÖ propagandasına delil olarak gösterilen tweetinde Cumhurbaşkanı’nın adı geçmiyor. Gözaltına alınmadan beş gün önce attığı o tweette İmamoğlu’nu tebrik ederken, ona 17/25 Aralık’ı hatırlatan, “sıfırlama”, “ayakkabı kutusu”, “saat” gibi kavramları kullanıp tavsiyelerde bulunmuş.
17/25 Aralık’taki FETÖcü polislerin bu iddialarını, çok daha ağır ifadeler ve doğrudan isim vererek zamanında MHP lideri Devlet Bahçeli de kullanmıştı.
O yüzden gözaltına alınmasından beş gün önceki tweetin bir gözaltı gerekçesi olması pek mantıklı görünmüyor.
Gözaltı alınmadan bir gün önce attığı tweet ve gelen tepkiler ise daha dikkat çekici.
O tweette MHP Genel Başkanı Bahçeli için “Partiya Harekatı Hırgür genel Başkanı” demiş ve bu mesaj MHP’li vekillerin belediye başkanlarının, il başkanlarının yoğun tepkisini çekmiş. Daha önce doğrudan Bahçeli’yi hedef alan tweetleri var.
Muhtemelen gözaltı kararı bu tweete tepki olarak gelmiş olabilir.
Bu tweetten gözaltı çıkmayacağı için de 2015’den itibaren Cumhurbaşkanı’na hakaret, FETÖ propagandasına yorulabilecek tweetleri toplanmış, bunlara 2016’daki ihbarla da örgüte yardım eklenmiş olma ihtimali hayli yüksek.
Bu yöntemin geçmişte çok örneği var.
Bu delillerle, 2001 yılından bu yana, o günlerde adı “Fethullah Gülen cemaati” iken bile bu örgütle kavgaya tutuşmuş, halen iktidarda olan devlet büyüklerini uyarmaya çalışmış 66 yaşındaki emekli ve hasta bir emniyet müdürü, 2019 yılında FETÖ’ye yardım ve propagandan hapse girmiş oldu.
O gözaltına alındığında, ana muhalefet liderini yumruklayan, linçe kalkan, evini yakın diye bağıranlar da gözaltına alınmıştı.
Onlar emniyetten, savcılıklardan serbest kalıp evlerine döndüler ama ancak sert eleştiriler denecek tweetler atmış emniyet müdürü tutuklandı.
Herkese geçmiş olsun...
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025
30.08.2025