Yıldıray OĞUR
“Davullar, zurnalar çalındı. Kurbanlar kesildi, göçmenler karşılanıyordu. Göçmenler yorgundu. Üç gündür yoldaydılar... En öndeki “Hizaya bakın, Hizaya bakın” diye seslendi. Ufak adımlarla kımıldanıp sıraya girdiler. Komut verilince yürüyüş başladı. Şerahlılar, Baltacılar, bandoya ayak uydurup davetliler önünden “Rap, rap” yürümeye başladılar. İçlerinden biri elini kasketinin siperliğine götürdü, askere selam verdi...Emek Köyü’nün meydanında birbirine paralel iki hat halinde dizildiler. Hattın birinde göçmenler, diğerinde Özalp sakinleri yer almıştı. Elinde düdükle bir ilgili ortaya çıktı. “Şimdi ben düdüğü çalınca, iki taraf da birbirine kavuşup kucaklaşacaksınız. Tamam mı?” “Evet anladık” der gibi başlar aşağı yukarı sallandı. Düdük öttü. İki taraf, birbirine doğru aceleci adımlarla yürüdüler ve kucaklaştılar.”
Bu sahneler grotesk bir filmden değil, bundan 54 yıl önce 1965 yılındaki bir gazete haberinden.
15 Haziran 1965 günü ikinci “mülteci” kafilesinin de törenlerle karşılandığı Emek Köyü, Van’ın İran sınırındaki Özalp ilçesindeydi.
Beş otobüs ve altı kamyona bindirilen 160 ailenin terk edip yola çıktığı Şerah ve Baltacılı ise 925 kilometre uzaklıkta Trabzon Çaykara’ya bağlı iki köydü.
Peki Çaykaralı 160 aile, yeşil ve sulak köylerini bırakıp, 925 kilometre ötedeki çorak İran sınırına niye göç etmişti?
Aslında gazetelerin yazdığı gibi ortada mülteci yoktu, devletin iskan politikasının sonucuydu bu göç.
Başbakan İsmet İnönü başkanlığındaki Bakanlar Kurulu’nun 1 Temmuz 1964 tarihli kararına dayanıyordu.
Bakanlar Kurulu, Çaykara’ya bağlı Şerah ve Baltacılı’dan 160 ailenin “daha üretken bir hale getirilmeleri amacıyla, kendi istek ve muvafakatleri” ile Van Özalp’de kendileri için yapılan örnek köyler Dönerdere ve Emek’e yerleştirilmesine karar vermişti.
Devlet, 160 aileye, inşaatında bu köylerden erkeklerin getirilip çalıştırıldığı iki odalı evler dışında 150’şer dönüm tarla ve 3500’er lira da kredi vermişti.
Göç kararı, 1956 yılında çıkarılan Ormancılık Kanunu’ndaki bir maddeye dayandırılmıştı. Maddeye göre Bakanlar Kurulu, “kalkınmaya elverişli olmayan orman köylerini, ahalinin isteği ve muvafaketiyle başka yere kaldırılma” yetkisine sahipti.
Aslında Çaykara, sık sık sel ve heyelan felaketleri yaşanan bir bölgeydi. 1929’daki felakette 146 kişi hayatını kaybetmişti.1959’da bölgede bir sel daha yaşanmıştı.
Bakanlar Kurulu’nun göç kararı da köylerde yapılan incelemelerle hazırlanan raporlara dayandırılmıştı.
Raporlara göre köylerin “orman içinde bulunması, arazinin ziraate ve meracılığa elverişli olmaması yüzünden “yerinde kalkınması mümkün değil”di.
Peki aynı durumda pek çok başka orman köyü varken, neden Çaykara’nın köyleri seçilmişti?
Ve neden Karadeniz köylüleri kendilerine çok yabancı doğa koşullarına sahip 925 kilometre uzağa İran sınırına kadar taşınmıştı?
Kalkınmaya elverişli yer olarak sınırdaki Van Özalp’in seçilmesinde dönemin İnönü hükümetinin Maliye Bakanı Vanlı Ferit Melen’in etkili olduğu iddia ediliyor.
Ama her ne kadar o günün gazeteleri bu resmi göçü abartılı bir biçimde öven haberler yapsalar hatta toprak reformuna benzetseler de o günlerden kalan fotoğraflara ve yaşayanların hatıralarına bakılırsa köylüler bu göçe çok da gönülden ikna olmamıştı.
Tahta evlerde yaşamaya alışmış Çaykaralı köylüler kendileri için yapılmış kerpiçten, toprak zeminli evlerde aylarca uyuyamamış, eşyalarını koydukları sandıkları kırıp, yere zemin yapmış, dikmek için yanlarında getirdikleri ağaç fideleri dışında etrafta ağaç olmamasına uzun süre alışamamışlardı.
Ama 1965’in sonlarına doğru, başka bir Bakanlar Kurulu kararıyla yine Çaykara’dan daha büyük bir kafile bu kez Suriye sınırına yerleştirilmek üzere yola çıkarıldı.
Çaykara’nın Ulucami, Şahinkaya ve Kabataş köylerinde yaşayan 408 aile devletin organize ettiği bir göçle, 894 kilometre uzaklıktaki Hatay Kırıkhan’a taşındı.
Yine sınır boyunda yaşadıkları topraklara hiç benzemeyen bir yere götürülen Çaykaralı köylülerin bu kez ikna edense onlara verilen modern evlerdi.
Devlet, İran’dan sonra Suriye sınırına da daha sonra “408 Evler Mahallesi” adını alacak Çaykaralı köylüleri yerleştirmişti.
1973 yılında yine Çaykara’ya bağlı Şahinkaya köyünden 61 aile, daha da uzağa, 1400 kilometre öteye, yine sınır ama bu kez deniz sınırındaki Gökçeada’ya taşındı.
Türkiye’nin en büyük köyü olan Rumların yaşadığı Dereköy!ün yanında Çaykaralı köylüler için yeni bir Şahinkaya köyü inşa edildi.
Adaya 1947 yılında da Sürmenelileri taşımış olan devlet, onlara vaat ettiği arazileri 1964’de adadaki Rumların arazilerine el koyarken geri almıştı.
Çaykara’dan kayıklara binerek açıkta kendilerini bekleyen bir gemiye bindirilerek Gökçeada’ya taşınan köylüler de tarıma yabancıydı, dağ köylerinden çıkıp geldikleri adada uzun süre balıkçılık yaparak yaşayabildiler.
1974 yılında devlet bir kere daha Çaykara’dan aileleri alıp, bu kez müdahaleyle ikiye bölünmüş Kıbrıs’ın Kuzey’ine taşıdı. Yine sınır hattına yakın Güzelyurt’ta portakallıklar vererek yerleştirdi.
Peki neden sel felaketleri, toprak reformu, kalkınma için yapıldığı söylenen bu resmi göçlerde hep Çaykaralı köylüler seçilmişti?
Neden Çaykaralılar sınır hatlarına, Gökçeda ve Kıbrıs’a taşınmıştı?
Bu zorunlu iskanlardan birinin 1963 Kıbrıs olayları sonrasına, diğerinin 1973-74 Kıbrıs olayları sonrasına denk düşmesi tesadüf müydü?
Bütün bu resmi göçlerin, Çaykaralı köylülerin anadillerinin Romeika da denen Rumca olmasıyla bir ilgisi var mıydı? Çaykaralı Rumca konuşan Müslüman köylüleri devlet Gökçeada ve Kıbrıs’a bu yüzden mi taşımayı seçmişti?
Yoksa devlet bu anadil farklılığını 63 ve 74 sonrası oluşan güvenlik hassasiyetleri yüzünden bir risk olarak görüp, göçlerle kontrol altına almaya mı çalışmıştı?
Bu sorulara cevap verebilecek elimizde bir kanıt ya da resmi belge yok.
Ama ilk Romeika-Türkçe sözlüğü hazırlayan Çaykaralı araştırmacı Vahit Tursun’un verdiği bir röportajda net bir cevabı var:
“Van, Imroz, Kıbrıs, Hatay, vs. vs.... Hiç kimse kendi iradesi ile göç ettiği yok. Fakir kalmış ve farklı etnisiteye mensup bir toplumu kandırarak dağıtma politikalarının bir sonucu olarak alıp götürüldüler.Yerleştirildikleri yerlere dikkat ederseniz, bir taşla iki kuş vurma çabasını da rahatlıkla anlarsınız. Toprak reformuymuş... Karga olsam kahkaha atacaktım ya şimdi...”
1947 yılında Türkiye nüfusu 18 milyonken Çaykara´nın nüfusu bir kasabaya göre bir hayli kalabalık olan 47.782 kişiydi.
2019 yılında 82 milyonluk Türkiye’de Çaykara’nın nüfusu 16.213 kişi düşmüş durumda.
Ama bugün hala İran sınırındaki Van Özalp’de Emek ve Dönerdere mahallerinde, Suriye sınırındaki Kırıkhan’ın 408 Evler Mahallesi’nde, Gökçeada’nın Şahinkaya Köyü’nde ve Kıbrıs’ın Güzelyurt’unda Çaykaralılar yaşıyor ve kendi kültürlerini ve dillerini oralarda yaşatıyorlar.
Kıbrıs’ta Çaykaralı bakanlar, belediye başkanları oldu. Ortaokul binası bordo-mavi olan Kırıkhan’da Çaykaralılar esnaf içinde bir hayli ağırlıklı. Gökçeada’daki Çaykaralılar, 1974’den sonra adayı terk eden Rumlarla kaynaşmıştı.
En ilginç hikaye ise 54 yıldır Van Özalp’deki Emek ve Dönerdere mahallelerinde 54 yıldır Kürtlerle birlikte yaşayan Çaykaralılar.
HDP’nin yüzde 80 civarında oy aldığı Özalp’de sorunsuz yaşayan Çaykaralıların çözüm sürecine verdikleri destek, seçim için gelen HDP’li siyasetçileri köylerinde ağırlamaları daha önce gazetelere haber olmuştu.
Van Özalp’te yaşayan Çaykaralılar geldiği yerlerden biri bundan 54 yıl yerinde kalkınması mümkün değil denen Şerah köyüydü. Şerah, Rumca’da “dört köy” anlamına geliyor. Orada yaşayanlar hala bu adı kullansa da Türkiye bu köyü 1969’dan sonra değiştirilen adıyla tanıyor; Uzungöl.
54 yıl önce “burası kalkınmaz, sele de çare bulunmaz” diye Van’a yerleştirilen Şerahlılar, artık bir turizm cenneti olan memleketleri Uzungöl’de geçen haftalarda Irak Kürdistan’ından gelmiş turistlere yapılanları izlerken ne düşündüler acaba?
Belki de bu aşırı korumacı reflekslerin arkasında, devletin farklı bir anadili güvenlik riski olarak görmesiyle ortaya çıkmış bu uzun ve acılı göç hikayeleri vardır...
Kaynaklar
Pontus/Özhan Öztürk-Genesis Kitap-2012.
https://dergipark.org.tr/download/article-file/223214
http://caykaragundem.com/kose-yazilari/caykara-ve-huzunlu-gocler-1279.html
http://www.oncetrabzon.com/bir-asirdir-karadeniz-bilhassa-trabzon-insansizlastiriliyor_h103.html
Konuyla ilgili belgeseller
https://www.youtube.com/watch?v=-LHhSK5SsYo
https://www.youtube.com/watch?v=-f4OiQ4jc04
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları




























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025