Yıldıray OĞUR
Türkiye, son bir yıldır neredeyse cepheden cepheye koşuyor. Her iki ayda bir ülkemizin kaderini belirleyecek, tarihi bir dış mesele bütün gündemi esir alıyor. Sonra bir anda o bitiyor, başka bir cepheye geçiliyor.
Bundan sadece bir yıl önce Türkiye’nin tek gündem maddesinin Suriye olduğunu kaç kişi hatırlıyor?
Suriye’de bir varlık yokluk savaşı, beka mücadelesi veriliyordu.
Sykes-Picot’lar, Misak-i Milliler raflardan indirilmiş, her adım, her karar, her anlaşmanın başına tarihi sıfatı konuyor, camilerde Fetih sureleri okunarak başlanan operasyonlar zaferle bitiyor, sonra bir zafer de masalarda kazanılıyordu.
En son 36 askerin şehit edildiği bir hava saldırısı ve yi e tarihi zafer denen Türkiye-Rusya arasındaki Soçi Anlaşması’yla Suriye bir anda hayatımızdan çıkıverdi.
Uzun süredir uzmanları dışında kimse Suriye’den bahsetmiyor. Gazetelerin birinci sayfalarında ya da televizyon ekranlarında Suriye’yle ilgili duyduğumuz son büyük haber bir YPG heyetinin Moskova’da Rusya Dışişleri bakanı Lavrov tarafından ağırlanması oldu, tabii buna Dışişleri Bakanlığı sözcüsü düzeyinde verilen cılız tepki...
Çünkü Suriye çoktan bırakılıp Libya’ya geçilmişti.
Bu kez raflardan Trablusgarp Savaşı hatıraları indirildi. Osmanlı’nın 100 yıl sonra Libya’ya dönüşü üzerine epey büyük laflar edildi. Gerçekten Türkiye Libya’da Hafter’i durdurdu. Üzerinde konuşulması tehlikeli operasyonlar yapıldı. Ama sonra bir barış ve müzakere süreci başladığı anda Libya ile ilgili haberler de kesiliverdi. Arada Libya ile Türkiye arasındaki deniz anlaşmasının mimarı olan amiral de önce pasif göreve çekildi, sonra istifa etti. En son Türkiye’nin desteklediği Sarrac’ın istifa kararı aldığını duyduk, Libya’da neden sokak gösterileri oldu, neden Sarrac istifaya karar verdi pek anlaşılamadı.
Çünkü çoktan yeni bir cepheye geçilmişti.
Bu kez Türkiye Akdeniz’e geri döndü. Mavi Vatan. Navtex derken bir anda kendimizi Yunanistan’la geleneksel deniz mili krizinin ortasında bulduk. Arada Fransa ile karşı karşıya geldik. Macron’un ezik çıktığı fotoğraflar bakanlarımızca paylaşıldı, üst düzey görevliler Macron’a çakma Napolyon demek için birbirleriyle yarıştı. Hatta son yüzyılda Fransa’nın askeri hiçbir zaferi olmadığı, zaten Napolyon’un da Fransız olmadığı dahi söylendi. Bütün yaz Akdeniz’de varlık ve yokluk mücadelemizle geçti. Yunanistan’la gemi tokuşturma, Fransa ile laf dalaşı derken bir baktık Oruç Reis gemisi Antalya’ya, çakma Napolyon “Sayın Macron”a, “hadsiz Yunan”, “Sayın Miçotakis”e geri dönmüş.
Her şey o kadar hızlı oldu ki, TRT’nin Barbaros dizisi bile krize yetişemedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın hazırlattığı Mavi Vatan marşı bile iddialı sözleriyle ortada kaldı:
“Küfür tek millet olup kurmuştu ittifakı
Yaradan’a sığınmıştı İslam’ın orduları
Denizlerin aslanı, çekmişti zülfikârı,
Akdeniz’de hedefti zilletin ittifakı.”
Ecdadımın kanından akar damarlarımda
Can verir can alırız mavi vatan uğruna”
Çünkü marş dolaşıma girdiği sırada Türkiye çoktan o zillet ittifakıyla masaya oturmuştu.
Hatta marştan bir gün sonra Cumhurbaşkanı “Akdeniz tüm ülkeleri ve halklarıyla bizi birleştiren bir çatı. Gelin, yeni husumetlerle Akdeniz’in ak sularını kirletmeyelim. Gelin, hep beraber Akdeniz’i tekrar bir barış havzasına çevirelim” çağrısı bile yaptı.
Barış, işbirliği mesajları, diplomasi trafiği başlayınca zaten Akdeniz’in de eski heyecanı kalmadı. Gündemden hızla düşmeye başladı.
Son bir haftadır bütün milli ve tarihi heyecanlar Azerbaycan cephesine kaydırıldı
Tabii ki Türkiye bile isteye cepheden cepheye koşmuyor, bu meselelerin hepsinde her konuda haksız da değil.
Ama ölüm kalım mücadelesi, bekamız söz konusu denilen, tarihten büyük büyük referanslar verilip, her adımın önüne tarihi sıfatı konan olaylar bir anda sönümleniyor, cepheler yerini diplomasi masalarına bırakıyor, sonra bir bakılıyor, o tarihi, hayati ölüm kalım meselesi gündemimizden çıkıvermiş.
Kısa bir moladan sonra bu kez başka bir cephede aynı tarihi milli heyecanlar yaşanmaya devam ediyor.
Bu cepheden cepheye, seferberlikten seferberliğe koşturulmak Türkiye’nin ruh sağlığına iyi gelmiyor.
Özellikle bazı bünyeler bu hızlı ruh hali değişimini kaldıramıyor. Kendini seferberlik havasına fazla kaptıranlar da tabiri caizse “pisleşmeye” başlıyor
Bu siyasi “pisleşmenin” bizde uzun bir tarihi ve epey acı sonuçları var.
Balkan Savaşı öyle bir zamandı. Yüzlerce yıl yönetimimiz altında yaşamış milletlerden ağır bir yenilgi almak, imparatorluğun başkentlerinden Edirne’yi bile kaybetmek ağır bir travmaya neden olmuştu.
Katliamlardan kurtulan Müslümanlar ayaklarındaki terliklerle Anadolu'ya doğru göç ederken, bu ağır yenilgiyle travmatize olan İttihatçı yazar Aka Gündüz, 21 Eylül 1912'de Tanin'de o yemini yayınlamıştı:
"Bastığım toprakların her tutamından kan fışkıracak.. Taş üstünde taş bırakırsam, arkada kalan ocağım sönsün.. Gülistanları süngümle kabristan edeceğim.. Tarihe dümdüz bir harabe bırakacağım ki, üstüne, on asır bir medeniyet kuramasın.. Dal üstünde yaprak, burç üstünde bayrak bırakırsam, iman tahtamın ortasına kara damga vurulsun.. Nefesimden yangın, silahımdan ölüm, adımımdan uçurum saçacağım.. Her beyaz renge bir pençe barut lekesi, her barut lekesine bir avuç kan bulayacağım.. Merhameti yatağanımın ağzına.. mefkûreyi tüfeğimin kapsülüne.. medeniyeti atımın arka nalına asacağım.. Dağların kovukları, ormanların gölgeleri, harabelerin buruşuk çehreleri ebediyete 'buralardan geçen Türk hikâyesini' söyleyecek."
Yakın zamanlarda da çok sayıda benzer travmatik zamanlar oldu. Çok gerilere gitmeyelim, mesela 2007 onlardan biriydi.
İçeride hükümet bir taraftan laiklerin Cumhurbaşkanlığı seçimi için kopardığı krizle mücadele ederken bir taraftan da artan PKK’nın saldırılarına karşı Kuzey Irak’a operasyon yapılıp Barzani’ye bir ders verilmesini savunan Genelkurmay ve askerin gözüne bakan medyaya karşı direniyordu.
O günlerde Hürriyet’in genel yayın yönetmeni “F-16’lar Erbil’de alçak uçuş yapsa üç beş bin evin camı kırılsa ne olur” diye bir yazı yazmış, şimdi Cumhurbaşkanı başdanışmanları arasında olan bir Radikal yazarı da “Barzani’nin kıskıvrak yakalanıp Türkiye getirilmesini” önermişti.
Bu Radikal’deki son yazısı oldu. Hürriyet genel yayın yönetmeni de o günlerde bu yazıları yüzünden yerden yere vurulmuştu.
En çok da AK Parti iktidarını destekleyen Yeni Şafak gazetesinde.
Rahmetli Kürşat Bumin ve Alper Görmüş’ün birlikte hazırladıkları Medyakronik sayfasında medyadaki bu gözü dönmüş militarizm sık sık eleştirilirdi.
Kim derdi ki yıllar sonra yine milli heyecanların yükseldiği bir zamanda aynı Yeni Şafak’ın genel yayın yönetmeni “Erivan’ın tam merkezine füze düşmeli” diye yazsın ve ancak cılız bir kaç tepkiyle karşılansın.
Bir kaç hafta önce de Akdeniz krizi sırasında BAE’nin uçaklarının hedef alınması gerektiğini yazmıştı. Askeri uçaklarının değil, sadece uçaklarının...
25 yıl ülkenin başkentini yönetmiş eski Ankara Belediye Başkanı ise CHP’nin İstanbul il başkanına içinde bolca kan, ırkçılık, lümpenlik olan bir mesajı da herhalde bu milli çoşku içinde ayıplanmayacağını, takdir göreceğini düşünerek yazdı.
Nezaketi, diplomasiyi, teenniyle hareket etmeyi, en son söylenecek lafı ilk başta söylememeyi eziklik, teletabilik olarak görmek moda olunca, birileri de buradan kendine rol çıkarıp Erivan’ın ortasında füze gönderebiliyor, içindeki ırkçıyı salıveriyor, arabalarla Ermeni Patrikhanesi’nin önünden konvoylarla geçebiliyor, haber spikeri de buradan kendine vazife çıkarıp belaltı vurursa bunun vatanseverlik hesabına yazılacağını düşünüyor.
Zaten insandaki ahlak da güzel havalarda, bol güneşte ortaya çıkmıyor. İyi havalarda, rahat zamanlardaki ahlakın, adaletin, marifetin kimseye bir faydası yok.
Öyle zamanlarda herkeste ortalama bir ahlak var.
Hikmet, marifet, irfan, adalet kelimelerini cümle içinde sık sık kullanarak da onlardan çeşitli kombinasyonlar yaparak da kimse hikmetli, adil, maruf olmuyor.
Gerçek ahlak, erdem, adalet, nezaket zor zamanlarda, havalar bozmuşken, akıl yerini duygulara terk etmişken, kitleler narsist heyecanlara kapılmışken yeşeriyor.
Çünkü ahlak sadece bir bilgi değil, aynı zamanda bir eylem.
Ahlak üzerine okumak, düşünmek ve konuşmak kimseyi ahlaklı yapmaya yetmiyor ancak günü gelince o sınavdan geçmen gerekiyor.
Yine bir sınav dönemindeyiz...
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları












































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025