Yüksel TAŞKIN
Türkiye, herkesin bildiği ama konuşamadığı “sırlar” ülkesi. Gazete ve televizyonların çoğu asıl yakıcı meselelerimizi görmezden geliyorlar. Bu meseleler ele alındığında, taraflar kendilerinin mutlak haklılığı üzerinden tartışma yürüttükleri için, yapılanın propagandadan farkı kalmıyor. AKP- Cemaat kavgasının iki tarafına da eleştirel bir mesafeyle yaklaşanlar yok sayılıyorlar.
Önce resmi bulandırmadan ortaya koyalım: Cemaat ve AKP, kendileri aleyhine işleyen Müesses Nizam’ın tasfiyesi konusunda ittifak yaptılar. Deneyimsiz AKP, kurtlar sofrasında yem olmamak için Devlet’in içinde belirli bir ağırlığı ve tecrübesi olan Cemaat’e yakın kadrolara yaslandı. Bu anlamda, “Devlet’e karşı toplum” şeklinde basit bir mücadeleden bahsetmenin inandırıcılığı yok. Cemaat’in de, kendisine yönelik bir tasfiye endişesini hep taşıdığı için, AKP’yle hareket etmek dışında bir seçeneği yoktu.
AKP, Ordu’nun darbe yetenek ve iradesinin kırılmasıyla yetinebilecekken, Cemaat daha kapsamlı bir temizlikten yana oldu. Fırsat ele geçmişken, “menfi kadrolar” köklü biçimde tasfiye edilmeliydi. Böylece hukukun siyasallaştığı, yeni mağduriyetler ürettiği bir süreç yaşadık.
Sonuçta Ordu ve Yargı’nın pasifleştirilmesi beklenmeyen bir hızla gerçekleşti. Surlarında gedik açılamaz sanılan iki yapı, “kâğıt kaplanlar” gibi etkisizleştirildiler. Böylece eskisiyle ciddi zihniyet ortaklığı olan Yeni Müesses Nizam hızla inşa edilmeye başlanıldı. Dolayısıyla AKP ve Cemaat kavgasına bütünsel bir açıdan bakıldığında, sözkonusu olanın Yeni Müesses Nizam’da belirleyici olma mücadelesi olduğu açıktır.
AKP, özellikle 2010 Referandumu sonrasında oluşturulan yeni yargı hiyerarşisinde belirleyici olamadığı için endişe etmektedir. Buradan bakıldığında yargının AKP için “Aşil’in Topuğu” olabilecek bir potansiyel barındırdığı görülebilir. Başka bir açıdan bakıldığındaysa, AKP’nin Yasama ve Yürütme erklerinde etkin olduğu sürece, uzun vadede Yargı’yı da kendi denetimine alabileceği avantajlı bir konumu var.
Aslında yeni anayasa yapım süreci, AKP için Yargı alanını yeniden dizayn etmek adına büyük bir fırsat sunuyordu. AKP’nin derdi, Yargı’nın blok olarak hareket eden bir gurubun denetiminde olamayacağı bir düzenleme yapmaktı. AKP, bu denetim gücü kendisinde olabilseydi, elbette özünde anti-demokratik güç birikmesine itiraz etmezdi. AKP, Yargı içerisinde Cemaat’e yakın kadroları denetlemek adına, yeni anayasada, yargı hiyerarşisinin seçilme tarzını daha “demokratik” hâle getirmeyi; bu anlamda da CHP, MHP ve BDP’yle beraber hareket etmeyi tercih edebilirdi. Nitekim anayasa tartışmalarında bu yönde kimi işaretler de ortaya çıktı.
Yeni anayasa yapılabilseydi veya yapılabilirse, Yargı içerisinde blok oy verme yoluyla her alanı ele geçirmeyi mümkün kılan mevcut yapı ortadan kaldırılabilir. Bu konuda partilerin kendi aralarında uzlaşma yakalamaları mümkündür. Aslında böyle bir düzenleme uzun vadede Cemaat dâhil, herkesin hayrına olacaktır.
Bütün siyasal meselelerimizde dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz: Siyasal aktörler, güç ve yetki paylaşımını öğrenemiyorlar. Her aktör, fırsat bulunca tekçi, dışlayıcı bir yapı kurmaya girişiyor ve uzun vadede kendi tasfiyesinin yolunu açıyor. Umarız bu kriz, demokratik bir anayasa yapma zaruretini bir kez daha anımsatır.
http://www.taraf.com.tr/yuksel-taskin/makale-cemaat-ve-akp-kavgasini-nasil-anlamali.htm
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.04.2024
15.12.2019
26.07.2019
18.12.2017
27.09.2017
19.09.2017
10.08.2017
27.07.2017
10.07.2017
26.06.2017