Yüksel TAŞKIN

Yüksel TAŞKIN
Yüksel TAŞKIN
Tüm Yazıları
Popülist masallar
28.12.2013
1953

 Bugünlerde yaşadığımız aslında Erdoğanist popülizmin krizidir. Kriz derinleştikçe, Erdoğan popülizmin dozunu artırmakta, ama geçmişte yakaladığı ikna ediciliğe ulaşamamaktadır. AKP’nin ahbap çavuş kapitalizminin net biçimde açığa çıktığı Halkbank olayında, suçlanan şahsın evindeki parayla ilgili olarak “İmam-hatip içindi” demesi, Erdoğan’ın mağduriyet üzerine bina ettiği popülist dile sığınma çaresizliği olarak da görülebilir.

Erdoğanizm, diğer popülizmlerde olduğu gibi ikili bir yarılma üzerine kurulu: “Aktif, Batıcı, laik azınlık” ve “sessiz Müslüman çoğunluk”. Birincilere rağmen, ikincilerin hakkını savunmaya soyunur popülist lider. Popülist liderler, sürekli olarak “millet gibi olduklarını, ondan kopmadıklarını” sembolik biçimde ortaya koymaya çalışırlar.

İlginç olan kendi burjuvazilerini yaratırken dahi, popülist mağduriyet diline başvurabilmeleridir. Muhafazakâr iş çevrelerinin en sevdikleri mitlerden birisi, devlet tarafından himaye edilen “Batıcı burjuvazinin” aksine, kendilerinin böyle destekler görmeden yükseldikleridir. Eski bir MÜSİAD başkanı, buradan yola çıkarak “Asli burjuvazi biziz” dahi diyebilmişti.

Bugün biz biliyoruz ki muhafazakâr iş çevrelerinin bu denli büyüyebilmeleri Özal’dan bu yana iktidara gelen sağ hükümetlerin ve özellikle de yerel yönetimlerin yoğun teşvikleriyle mümkün olabildi. Batıcı burjuvazinin serpilme hikâyesi,  birebir taklit edilmekte aslında. “Kendi zenginini” yaratma hevesinde hem legal hem de legal olmayan araçların devreye sokulmaları da çok tanıdık.

Dolayısıyla Erdoğanizm, “sessiz Müslüman çoğunluk” adına mücadele ettiğini her fırsatta vurgularken, bir yandan da kendi siyaset, kültür ve ekonomi seçkinlerini hâkim konumlara taşımak için gayret etmekteydi. Yaptıkları Kemalistlerin seçkinleşme hikâyesini aynen devralıp, İslami bir söylem eşliğinde tekrarlamaktan ibaretti.

Erdoğanizm, devlet destekli ahbap çavuş kapitalizmini derinleştirirken, “Asıl mağdurlar kimler” sorusu çok önemli. Zira Erdoğan popülizmi, asıl mağdurların üzerlerini örterek yapay bir ikili yarılma söylemiyle yol almaya kararlı. Bu popülizm, sözgelimi, yoksul ve işsiz bir Sünni-Türk’ün, “bizimkiler”  iktidarda diye AKP’ye oy verebilmesini kolaylaştırır. Oysa gerçekte kendi siyaset, ekonomi ve kültür seçkinlerini yukarıya taşımak, toplumsal hiyerarşilerin derinleşmesinden başka bir sonuç doğurmamaktadır.

Erdoğanizm’in hâlâ muktedir ve gayrimeşru göstermeye çabaladığı laik-modernist çevreler de bir blok değildir. Bu kesim içerisinde de kültürel, siyasal ve iktisadi nedenlerle mağduriyet yaşayan ve Erdoğan döneminde kendilerini mağdur olarak algılayan kitleler mevcuttur.

Erdoğanizm bu kesimlerin “gayrimeşru muktedirler” olduklarını vurgulamaya devam ettikçe, “onlardan alıp millete verme” üzerine kurulu “İslami Robin Hood’çuluğun” meşru gösterilmeye çalışıldığı tuhaf zamanlar yaşıyoruz.

Erdoğanizm’in ikna ediciliğini yitirmeye başladığı bir döneme girdik. AKP’nin bizzat kendi tercih ve politikaları Erdoğanizm’in altını oyuyor. Muhalefet partilerinin Erdoğanist popülizmi haklı çıkaracak tutumlardan uzak durmaya başlamaları da iyiye işarettir.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar