Yüksel TAŞKIN
Gülen Cemaati ve AKP arasındaki ittifak, bazı İslami çevrelerde yeni dönemden yeterince istifade edemedikleri algısı yaratmıştı. Bu ittifak, küreselleşmeye uyum sağlayabilenler ve sağlayamayanlar biçiminde zaten var olan bir bölünmeyi de derinleştirmişti.
Gülen Cemaati, Özal’ın önünü açtığı yeni Türkiye’nin ilk ulus-aşırı dinî hareketi olmayı başardı. Bu aslında pek çok İslami çevrenin hayaliydi ama hayata geçirebilen Gülenciler oldu. Gülen Cemaati’nin küreselleşme süreçlerine uyumlanmak için gereken insan malzemesi, iktisadi güç, iletişim altyapısı ve ideolojik hazırlıkları da mevcuttu.
AKP’nin rüştünü ispatlaması gereken ilk yıllarında Cemaat, partinin Batı’daki iletişimini üstlendi. Batı’da zaten alıcısı olan Ilımlı İslam söylemine uygun bir Osmanlı-Türk İslam’ı anlayışı öne çıkarıldı. Buna göre Türkler ve Osmanlılar, Selçuklulardan bugüne kadar gelen bir devlet geleneği ve bununla çatışmayan bir din anlayışına sahiplerdi.
Tüm bu süreçlerin kaybedenleri kimlerdi ve tepkilerini nasıl ortaya koyuyorlardı? Sözgelimi,Kadiriliğin bir kolunun partileşmesiyle ortaya çıkan Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP) sert bir küreselleşme karşıtlığı yürütmesi, “dinler arası diyalog” çabaları üzerinden Gülen Cemaati’ne eleştiriler yöneltmesi tesadüf müdür? BTP’lilerin yaşadıkları krizi aşmak için partileşme kararı vermeleri ne anlama geliyor?
Partileşme kararı, çözümün seküler alanda arandığını gösteriyor. BTP’nin reaksiyoner milliyetçi söylemlerine baktığımızda da tuhaf bir durum ortaya çıkıyor. Parti tepkiselliğini köktenci İslamcı dille ortaya koymaktan ziyade, koyu bir milliyetçiliğe yöneliyor; Putin Rusya’sı modelinde bir büyük Türkiye rüyası geliştiriyor. Yani küreselleşme karşıtlığı ve tepkisellik, İslami dilden ziyade milliyetçi dile yöneliyor.
Güç kaybı algısıyla veya AKP gibi bir güç olabilme beklentisiyle bir tarikat yapısının partiye dönüşmesi ilk defa yaşanmıyor. Milli Görüş partileri de Nakşîliğin içerisinden çıkmış, daha sonra partiyle İskenderpaşa Cemaati arasında bir gerilim oluşmuştu. Erbakan’ın giderek artan gücüne karşı İskenderpaşa Cemaati lideri Esat Coşan’ın yeni bir parti kurmayı ciddi ciddi düşündüğü söylenir.
Esat Coşan’ın vefatından sonra oğlu Nureddin Coşan, parti kurma projesini yeniden canlandırdı. Coşan’ın 2002 yılında kurduğu Sağduyu Partisi beklenen başarıyı gösteremedi. İlginç olan İskenderpaşa Cemaati’nin 2000’lerde beklenen sıçramayı yapamamasıydı. Cemaat de giderek reaksiyoner- milliyetçi bir dile yöneldi ve 2011 seçimlerinde MHP’ye destek çağrısında bulundu. Kullanılan dil BTP’ye fazlasıyla benziyordu. Demek ki, yeni süreçte yeterince güçlenmediklerini düşünen İslami yapılar, köktenci İslamcılıktan ziyade tepkisel milliyetçi dile meyledebiliyor.
Bütün İslami yapıların bu tepkiyi verdiklerini iddia etmemekle beraber, bu yönelimin önemli olduğunu düşünüyorum. AKP’nin Gülencilerle mücadelesi nedeniyle diğer İslamcı yapılara yöneldiği açık. Bu yakınlaşmanın dilinin içe kapanmacı bir Milli Görüş dili olma olasılığı hiç de hafife alınmamalıdır. Yine de AKP’nin temsil ettiği çıkarlar ve gözetmeye çalıştığı dengeler, böylesi bir yönelimi kaldıramayabilir. AKP’nin bir yandan İslamcı bir dile kayarken, diğer yandan da “renksiz, kokusuz”, ideolojik bağlılığı olmayan, başka geleneklerden devşirilme aydınlara yaslanması, bu çelişkinin yansıması olabilir mi? Bu da başka bir yazının konusu olsun.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- CHP’nin Yerel Seçim başarısı ve iktidar yürüyüşüne dair bazı gözlem ve öneriler (1)
20.04.2024 - Popülizm Tartışmaları Üzerinden Son Yerel Seçimleri Anımsamak
15.12.2019 - 31 Mart-23 Haziran Seçimleri Türkiye Sağı Açısından Ne Anlama Geliyor?
26.07.2019 - Kudüs Tartışmasının Gösterdikleri: Benzin Kovalarıyla Medeniyetler Çatışmasına Koşmak
18.12.2017 - İki meselede netleşemeyen bir muhalefetin şansı olmaz
27.09.2017 - Şerif Mardin: Sosyal Bilimlere Saygınlık Kazandıran Bir Bilim İnsanının Ardından
19.09.2017 - Yaşam tarzı siyasetini veya yüzde 50’ye sıkışmayı reddetmek
10.08.2017 - Hakikat bükücüleriyle nasıl mücadele etmeli
27.07.2017 - Adalet Yürüyüşünün gösterdikleri
10.07.2017 - Bir mezuniyet töreni vesilesiyle
26.06.2017
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Ro$ev sîtav
Evet, kin ve nefretin oldugu yerde, hiç bir sorun çözülemez.. Kizilba$ ve Müslümanlar (hatta müslüman olmayan ile müslüman olanlar desek daha iyi olur bir anlamda), arasinda 639 dan bu yana dü$manlik güçlenerek bugüne gelmi$tir.. Bu dü$manlik artik en basit bir söylem, hareket..vs de bile, beklenmedik yorumlar, beklenmedik hareketler..vs yapilmaktadir.. Uzatmiyayim; müslümanlarin sembolleri cami, minara..vs müslüman olmayan bölgelerde, (ba$ta Dêsim olmak üzere) kaldirilmasi lazim..