Yüksel TAŞKIN
Seçilmiş cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP Kongresi’ndeki yerini alırken, bir haber kanalının muhabiri, artık her gün TV’de görmek zorunda kaldığımız iliştirilmiş gazeteciye soruyor: “Sizce Erdoğan nasıl bir cumhurbaşkanı olur?” Mecbur soracak. Bu soruları iliştirilmiş gazeteciye sormazsa ve tüm süreci sahte olduğu açık bir “coşkuyla” canlı yayınlamazsa, kanalı vergi denetimine takılacak. Özenle her kanala iliştirilmiş gazeteciler, birbirinden derinliksiz analizlerini parlatırken insan 1984 romanını anımsamadan edemiyor.
Oysa bizlerin görevi soru sormaktır. İliştirilmiş gazeteciler, ekran başındakilerin bile ilk bakışta akıllarına gelen soruları soramaz hâle gelmişlerse, vay hâlimize. Seçilmiş cumhurbaşkanı, siyasi bir parti kongresine bu şekilde iştirak ediyorsa, aslında nasıl bir cumhurbaşkanı olacağını cümle âleme ve özellikle de Davutoğlu’na duyurmak istiyordur. Özellikle de Davutoğlu’na.
Böyle süreçlerde söylenen “Kardeşim emanetçi değil” gibi ifadeler aslında korkutucudur. Hatırlayın; Gül için de bunlar söylenmişti. “Kardeşten öte dava arkadaşlığı” vurgusunu parlatan şahıslarla, Gül’ü soldurmaya çalışanlar aynı isimlerdi. Gül’ün tasfiyesi için tetiğe basanlar, aynı şeyi büyük bir yaranma arzusu ile Davutoğlu için de yapacaklardır.
Bir siyasetçi ve hizbini tasfiye etmek, kendilerini yüksek mevkilere layık görenler için yeni bir umut, taze bir başlangıçtır. Emin olun, Davutoğlu’nun “kendi yüksek kıymetini bilemediğine” inanacak bir kısım zevat, ilk işaretle pusuya yatacaktır.
Erdoğan’ın kongreye katılması kendisi adına bir özgüven işareti midir? Hiç sanmıyorum. Erdoğan, son ana kadar ipleri elinde tutmak, geçişi kazasız belasız halletmek istiyor. Kongreyi uzaktan izleme rahatlığını dahi gösteremiyor.
Altı geçersiz oy hariç tüm delegelerin oyunu almak, eminim iliştirilmiş gazetecilerce bir başarı olarak görülecektir. “Parti içinde fitneye, ihanete, birilerinin oyununa gelmeye, nefse hâkim olamamaya geçit verilmemiştir.” Sıradan bir üçüncü dünya diktatörü “seçim kazandığında” da bunlar söylenmiyor mu?
Buradaki asıl soru şudur: Davutoğlu, kendisi dışında tanzim edilen bu rol dağılımını kabullenebilecek mi? Erdoğan’ın abartılı denetim arzusu, Davutoğlu’nun “dava adamı, devlet adamı” olarak inşa etmeye özen gösterdiği siyasi kişiliğiyle nasıl yan yana gelecek? Davutoğlu, güncel siyasi meselelerde Erdoğan’la çatışması gerektiğinde, yüksek ve soyut ideallere referans vererek konuyu geçiştiremeyecek. Net tavır alması gerekecek.
Aslında dünya siyasi tarihinde defalarca okuduğumuz bir ikilem veya trajediyle karşı karşıyayız. En güçlü sanılan bile verdiği kararlarda tam anlamıyla özgür değil. Güçlü lider, kendisinin rakipsizliği üzerine kurduğu, nefes aldırmamaya dayalı siyasi oyunda, kendi nihai yenilgisini de peşinen hazırlamış oluyor. Kendi rüştünüzü ispat edebilmek için attığınız küçük bir adım bile, güçlü liderin gölgesine çarpabiliyor.
Davutoğlu da benzer bir ikilem yaşayacak: Kendi başarı hikâyesini sahneleyebilmesi için Erdoğan’a hayır diyebilmesi gerekiyor. Bu da kolaylıkla ihanet olarak algılanabilecek. Erdoğan’ın dümen suyunda kalması ise kendi trajik sonu anlamına gelecek.
Unutmayın, Brütüs’ü yaratan aslında Sezar’dı.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- CHP’nin Yerel Seçim başarısı ve iktidar yürüyüşüne dair bazı gözlem ve öneriler (1)
20.04.2024 - Popülizm Tartışmaları Üzerinden Son Yerel Seçimleri Anımsamak
15.12.2019 - 31 Mart-23 Haziran Seçimleri Türkiye Sağı Açısından Ne Anlama Geliyor?
26.07.2019 - Kudüs Tartışmasının Gösterdikleri: Benzin Kovalarıyla Medeniyetler Çatışmasına Koşmak
18.12.2017 - İki meselede netleşemeyen bir muhalefetin şansı olmaz
27.09.2017 - Şerif Mardin: Sosyal Bilimlere Saygınlık Kazandıran Bir Bilim İnsanının Ardından
19.09.2017 - Yaşam tarzı siyasetini veya yüzde 50’ye sıkışmayı reddetmek
10.08.2017 - Hakikat bükücüleriyle nasıl mücadele etmeli
27.07.2017 - Adalet Yürüyüşünün gösterdikleri
10.07.2017 - Bir mezuniyet töreni vesilesiyle
26.06.2017
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
Abidin Uyar
Muhteşem...Diğerinide bekliyorum üstad...
Abdullah
Güzel bir yazı olmuş.. Teşekkürler... "Durmak yok, "vatandaş"ı gerçeklere uyandırmaya devam..."
arif soylu
Konu dikkat çekici içeriği ise entelektüel beş yıldızlı hucuların ve badem bıyıklı beyleri belli ki baya rahatsız etmiştir.
İlhan Coşkun
Ne yani O küçük beyninle(.) HİMMET, NİMET KERAMET VE TASAVVUF DAN nasibini almadığın her halinle beli Allah dostlarına ve samimi ehli tarik sofilere dil uzatmaktan da geri kalmıyon!!!!!!!!!
Gökmen gurban
Arı kovanına çomak mı? eceline susamış keçi mı? bilmiyorum????