Yüksel TAŞKIN
Bugünlerde AK Parti ileri gelenleri, “kutsallık, milli mücadele, misak-ı milli, medeniyet inşası” gibi kavramları sıkça telaffuz etmeye başladılar. Anlaşılan AK Parti kendi kendisini içerisine yuvarladığı krizde ayakta kalabilmek adına değerler siyaseti veya değerlerin istismarı siyasetini öne çıkaracak.
“İki doz çılgın proje bir doz kültürel kutuplaşma” üzerine kurulu seçim stratejisinde kültürel kutuplaşma dozu ikiye katlanacak. Erdoğan AK Parti’nin klasik karışımını geçenlerde bir TV programında özetledi aslında. Yunanistan’ın taze başbakanına bir tavsiyede bulunurken, “Popülizm dozunu iyi tutturmak gerek” dedi.
Yani Erdoğan da popülizm dozunu abartmanın sakıncalarının farkında ama AK Parti, kültürel kutuplaşmayı tırmandırmaya mecbur hissediyor kendisini. AK Parti seçmenlerine, “Düşmanlarla kuşatıldığımız bu zamanlarda partinize desteği esirgemeyin; biz gidersek kurtlar sofrasına düşersiniz” mesajı üzerinden korku aşılanmaya çalışılıyor.
Lafı dolandırmadan adını koyalım: Bu korku siyasetidir, istismar siyasetidir. Yüceltir göründüğü milleti saf yerine koymaktır, onun duygularıyla oynamaktır. Zaten oluşmuş kültürel yarılmaya daha da fazla abanmaktır.
Davutoğlu’nun bazı konuşmaları da bize sarıklı Kuvayı Milliyecilerin camilerde verdikleri vaazları andırıyor, adeta. Davutoğlu partisinin son grup toplantısında, Milli Mücadele sırasında Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi’nin, düşman istilasına karşı mücadele etmenin her Müslüman için farz-ı ayn olduğu fetvasını hatırlattı. Ardından, “Ben de şimdi buradan 95 yıl sonra bir kez daha bütün bir milletimize çağrıyla bir şekilde 100. yıla yürürken temel ilkemizi vurguluyorum. Herkes yeni bir Misak-ı Milli’de buluşmalı ve bu Misak-ı Milli’nin hedefi doğrultusunda elinde ne varsa heybesinde ne varsa bu mücadeleye katılmalı” dedi.
Ne oluyor? Savaş mı çıktı? Tam olarak kimlerle savaşıyoruz? İçimizdeki şeytanla mı? Bir türlü adı konulmayan müphem Batı’yla mı? “Batı’yla” savaşırken, ABD ve NATO’yla ittifak mı yapıyoruz? Bu nasıl bir dildir? Seçime mi gidiyoruz, savaşa mı? Bu dille gidilen bir seçim karakolda biterse ne olacak?
Daha biz bu soruları sorarken, AK Parti sözcülüğüyle, gazeteci kimliğini iyice birbirine karıştıran ve parti adına demeçler vermeye kendisini bayağı kaptıran Abdülkadir Selvi yeni bombayı patlattı: AK Parti’nin seçim beyannamesinde İslamofobiyle mücadele çerçevesinde “kutsal kavga” ibaresi yer alacakmış. Bu sadece Türk halkına değil tüm dünyaya seslenen bir medeniyet projesiymiş. Haberi veren Selvi, bu “kutsal kavga” tabirine çarpılmış.
Mehmet Metiner durur mu? Bank Asya’ya el koymayı “kutsal kavga” ifadesiyle anlamlandırmış. Bu durumda Merkez Bankası’na karşı verilen mücadele de cihat mı oluyor?
Bu son örnek ve Davutoğlu’nun dili seçim kampanyasının değerler üzerinden götürüleceğini gösteriyor. Davutoğlu’nun durup dururken bu soyut “idealar dünyasına” kaçmasının nedeni aslında çok basit. Kendisi reel dünyada yaşadığı bazı sıkıntılar hakkında konuşamadığı için sağcıların en mahir oldukları soyutlamalar dünyasına kaçmayı uygun buluyor.
Mesela Davutoğlu Başkanlık sistemini seviyor mu sevmiyor mu, bilemiyoruz. Bu konuda bir tutukluk yaşıyor. Onun adına mesajlarını Arınç veriyor gibi ama bu da bir yere kadar. Bir noktada Davutoğlu rengini belli etmek zorunda.
Davutoğlu, önümüzdeki yasama döneminde beraber çalışacağı milletvekili adaylarının belirlenmesinde nasıl tavır alacak, onu da bilemiyoruz. Mesela, “Al sana 30 vekil, gerisine karışma” denirse ne yapacak?
Davutoğlu’nun etkisizleştirildiği bir Meclis’ten Misak-ı Milli mi çıkar, Misak-ı Erdoğan mı? İşte bunlar pek yaman sorular.
Umarım bu seçim döneminde muhalefet partileri, değerler siyaseti tuzağına düşmeden, hattâ bunlara gülüp geçerek memleketimizin gerçek insanlarının gerçek meselelerine inandırıcı çözümler sunabilirler. Ne de olsa bozgunda fetih rüyası görenlerden bize bir fayda yok.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- CHP’nin Yerel Seçim başarısı ve iktidar yürüyüşüne dair bazı gözlem ve öneriler (1)
20.04.2024 - Popülizm Tartışmaları Üzerinden Son Yerel Seçimleri Anımsamak
15.12.2019 - 31 Mart-23 Haziran Seçimleri Türkiye Sağı Açısından Ne Anlama Geliyor?
26.07.2019 - Kudüs Tartışmasının Gösterdikleri: Benzin Kovalarıyla Medeniyetler Çatışmasına Koşmak
18.12.2017 - İki meselede netleşemeyen bir muhalefetin şansı olmaz
27.09.2017 - Şerif Mardin: Sosyal Bilimlere Saygınlık Kazandıran Bir Bilim İnsanının Ardından
19.09.2017 - Yaşam tarzı siyasetini veya yüzde 50’ye sıkışmayı reddetmek
10.08.2017 - Hakikat bükücüleriyle nasıl mücadele etmeli
27.07.2017 - Adalet Yürüyüşünün gösterdikleri
10.07.2017 - Bir mezuniyet töreni vesilesiyle
26.06.2017
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
editr detarzan galiba işine gelmeyen yorumları yayınlamıyor
Ad Soyad Giriniz...
siz nasıl bir sitesiniz. eleştiriye hiç mi tahammülünüz yok. niye yorumları yayınlamıyorsunuz.