Akif BEKİ
Darbe girişimi ve FETÖ üyeliğinden bir mahkemede ağırlaştırılmış müebbet hapis alana, bir başka mahkeme nasıl beraat ve tahliye verebiliyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da hayret ettiği, yargı adına üzüntü verici bulduğu durum bu.
Daha hayret verici olansa bir istinaf mahkemesinin beraat ve tahliye kararının, bir gün sonra bir başka istinaf mahkemesince kaldırılması.
Anında tahliye edilen eski Korgeneral Metin İyidil'in tekrar yakalanıp hapse konması, 'böyle' mümkün oldu.
'Böyle' derken 'usul esastan önce gelir' ilkesinden başlanarak hukukun canına okunmasından söz ediyorum.
Bir kaba yanlış, daha kaba bir başka yanlışla düzeltildi. Temyiz sürecinde Yargıtay baypas edilerek Yargıtay Başkanı Cirit de hayretlere düşürüldü.
Hayretlik yanlışlar zinciri burada bitse yine iyi.
Türkiye, İyidil'in beraatine hükmeden üç istinaf hakiminin FETÖ'cü olduğunu, yargılama sonunda bir mahkeme kararıyla değil Cumhurbaşkanı'nın bir iki gün içindeki açıklamasıyla öğrendi.
Yine hayretengizdir ki FETÖ'cü çıktıklarını söylediği hakimler, HSK müdahalesiyle derhal dağıtılıp üç ayrı şehre sürülürken Cumhurbaşkanı, hemen talimatları verdiğini ve sağ olsun Adalet Bakanlığı ile savcılığın da gereğini süratle yaptığını duyuruyordu.
Tek bir cümleye kaç hayretin sığdığını görmek, hayret uyandırmıyor mu sizde de!
Yani FETÖ'cülük adına görevi kötüye kullanmanın cezası sürgün mü sorusu, bir!
Başka mahkemelerde masum insanların hayatını karartmaya ya da suçluları aklayıp adaletin pençesinden kurtarmaya devam edebilecekler mi? İki!
Anayasa'nın telkin ve baskıyla yargıyı etkilemeye çalışma yasağına uyulduğu, mahkemelere emirle müdahale edilerek yargı bağımsızlığının çiğnenmediği, yol açılan aksi algıdan sonra nasıl izah edilecek? Etti mi üç!
En baştaki soruya doğru cevap verilse böyle ürkünç bir tutarsızlıklar silsilesi hiç yaşanır mıydı? Alın size dört!
Hani şu soru: Bir mahkemede ağırlaştırılmış müebbet alana, bir başka mahkeme nasıl beraat ve tahliye verebilir?
Haksız çıkan karar ve işlemleri, hakim ve savcıların yanına kalırsa olacağı budur. Ne bekliyordunuz ki!
Suçsuz yere insanları yıllarca içeride yatırmış bile olsa...Mağdurları, hakim ve savcıyla ödeşemiyor.
Balyoz ve Ergenekon davalarında haksız tutuklananlara tazminat ödenmesine hükmedildi mesela.
Mahkeme emriyle, başka bir mahkeme emrinin mağdurlarına yüzbinlerce liralık tazminatları ödemesi istenense Maliye hazinesi...
Açık bir kasıt unsuru bulunmadığı sürece, kararı Yargıtay’da bozulan ya da AYM'den, AİHM’den dönen hâkimlere zaten rücu ettirilmiyor ceza.
Dava Adalet Bakanlığına açılıyor, cezaya vatandaş çarptırılıyor. Bedeli size, bana ödettiriliyor.
Ceza, hâkim ve savcıya döndürülmedikçe adil bir ödeşmeden söz edebilir misiniz?
Bir mahsuplaşma olacaksa, takdir yetkisini kötüye kullanan ya da kararında haksız çıkan yargıçla mağdur arasında görülmeli değil mi bu hesaplaşma?
Kumpas davalarında ilk tazminat kararlarının çıktığı 2015'ten beri, kaç kez sordum.
Hâkim ve savcılar, mağdurlarına karşı bir sorumluluk taşımıyorsa onları keyfi ve yanlış tutuklamalardan ne alıkoyacak?
Devlet ısrarla 'tazminatını ben üstlenirim, sen yeter ki elini rahat tut' diyorsa hakim ve savcılara verdiği mesaj nedir? Ve görevi kötüye kullanmaktan caydıracak doğru mesaj bu mudur?
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi, tazminat talebini düzenliyor.
Deniyor ki; suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, kanunsuz arama ve tutuklama gibi haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere...Hâkim ve savcıların karar veya işlemleri nedeniyle tazminat davaları ancak devlet aleyhine açılabilir.
Devlet de tazminatı ödeyip görevini kötüye kullanan hâkim ve savcılara bir yıl içinde rücu eder.
Kaçına edildi peki?
Hakim ve savcıların görevi kötüye kullanmasını bile devlete üstlendiren, 'hata yapmaktan korkmama'ları için verilen bu geniş güvence değiştirilmedikçe...Vatandaşı, şikayet konusu yargı hatalarından ne koruyacak?
Osman Sarıgün
Kılıçdaroğlu’na saldırıdan Kılıçdaroğlu da aklandı
İçişleri Bakanı Soylu, Kılıçdaroğlu’nun Çubuk'ta uğradığı saldırıya ilişkin bir soru önergesine cevap yazmış.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’den gelmiş önerge.
Soylu, linç girişimi sırasında görevli ve sonradan takviye edilen jandarma-polis kuvvetlerini sıraladıktan sonra şöyle diyor:
“Görüldüğü üzere; söz konusu olaya ilişkin gerekli güvenlik önlemleri alınmış olup, ilave tedbirler zamana bağlı kalmaksızın alınarak olayın daha da büyümesi önlenmiştir...İddia edildiği şekilde, örgütlü bir provokasyonun mümkün olmadığı değerlendirilmektedir."
Madem tedbirde eksik, noksan yoktu... Ne diye Kılıçdaroğlu, emniyetten habersiz gitmekle, tedbir alınması için vaktinde bilgi vermemekle suçlandı?
Taşkın kalabalığa karışmış, linci kışkırtan tiplerin ellerindeki demir çubuklar, organize değilse spontane mi hazırlanmıştı?
Yumruklu saldırgan Osman Sarıgün'e sahiplenen 'Osman Amca' kampanyası da mı kendiliğinden gelişti? Kahraman ilan edilmesi münferit tepki miydi? Elini öpme, sırtını sıvazlama kuyrukları örgütsüz ve plansız faaliyet kapsamında mı?
Linci yatıştırmaya çalışan Savunma Bakanı Akar ile dönemin Emniyet Genel Müdürü Uzunkaya, o sırada Kılıçdaroğlu'nu sağ çıkartmaktan başka bir şey düşünmediklerini açıklamışlardı.
Anamuhalefet lideri canını zor kurtarmış ama ortada ne örgütlü bir provokasyon, ne de tedbirsizlik mi var, halkın doğal ve haklı öfkesi miymiş yani?
Hrant Dink cinayetinin yıldönümünde, nasıl örtbas edilmek istendiği hala tartışılırken hiç ders almamış gibi mi davranmamız isteniyor?
Üstüne gidip saldırıyı aydınlatmak için illa Kılıçdaroğlu'nun orada ölmüş mü olması gerekirdi?
Nedir bu savunma ve kapatma çabası Allah aşkına!
Kendine saldırttığı ve dayağı hak ettiği için tek suçlusu, Kılıçdaroğlu kalmıştı. O da resmen aklandığına göre, hiç mi kusurlusu yok bu lincin?
Yazarlar
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025