Bülent KORUCU
Türkiye’nin önemli siyasî analistlerinden Bekir Ağırdır, 7 Ekim 2013 tarihli sayısında Aksiyon Dergisi’ne, kutuplaşmanın ülkeyi yönetilemez hale getirdiğini söylemişti.
Ağırdır, yasa yönetmelik çıkarmanın ülkeyi yönetmekten bambaşka bir şey olduğunu dile getirerek şunları söylemişti: “AK Parti’nin paradoksu şurada: Bu kutuplaşmadan hareketle oy oranını çok yüksek tutmuş oluyor. Ama artık ülkeyi yönetmekte zorlanıyor. Tabii ki AK Parti bugün sayısal üstünlüğü ile Parlamento’dan istediği yasayı geçirir, istediği yönetmeliği yapar, kamu hizmetinde yürüyen birçok şey var. Ama temel siyasette, işte Kürt açılımında yeterli mesafe alınamıyor, anayasa çakıldı, yürünemeyeceği ortaya çıktı. Yerel yönetim reformunu yapamıyoruz bir türlü, daha ortada ehven-i şer şehir yasasıyla kaldı iş. Asıl yapılması gereken seçmenin 2011’de oy verdiği temel problematiği çözmek şu anda. Oran 51-49, 58-42 olsun fark etmez, karşınızdaki kitle sizden ya da sizin yapacağınız anayasadan, yasalardan tümüyle kuşku duyar hâle geldiyse, pratik olarak yasayı yapabilirsiniz ama toplumsal psikolojideki direnci aşmanız zor. Sorun da buradan çıkıyor.”
Rahmetli dedem faytoncu olduğu için yakından bilirim ‘at parlaması’ diye bir kavram vardır. Bir nevi cinnet getiren atları, dizginler elinizde olmasına rağmen yönetemez hale gelirsiniz. Artık onların sizi götüreceği akıbete mahkûm olursunuz. Türkiye maalesef böyle bir duruma savruluyor; yönetilemez hale geliyor. Sayısal açıdan en güçlü siyasi iktidarın döneminde yaşanıyor olması ayrıca analizi gerektiriyor. Ağırdır’ın dikkat çektiği gerilim ve kutuplaşma üzerine kurulu siyaset yapma biçiminin getirdiği nokta burası.
Bugünün dünyasında siyaset, toplum, ekonomi ve uluslararası ilişkiler yönetim mekanizmasını doğrudan etkileme kabiliyetine sahip. Sondan itibaren gidelim. Başta komşular olmak üzere diğer ülkeler ve örgütler sizin yönetim kalitenize tesir ediyor. Onlarla etkileşiminiz, ekonominizi, sosyal hayatınızı ve siyasetinizi biçimlendiriyor. Ayrıca dışa açık bir ekonomiyi tek başınıza siz yönetmiyorsunuz demektir. Hele yapısal sorunlarını çözememiş ve dışarıdan gelen sıcak parayla çarkı döndürmeye çalışıyorsanız… Sıcak para akışında meydana gelecek azalmalar yapısal sorunların etkisini katlayarak hissetmenize sebep olacak. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) aylardır endişe ile beklenen kararları yürürlüğe koymasının tetiklediği etki gibi. İçe kapalı ekonomilerde bile yerli aktörlerin sınırlı etkisi belirleyici olabiliyordu. İhracatın yaklaşık yüzde 10’una tekabül eden Koç Holding’i batırmaya çalıştığınızda, bıçak sırtı dengeleri altüst edebilirsiniz. İç ve dış yatırımcıyı ürkütür, bindiğiniz dalı kesmiş olursunuz. Yalan haberlerle ve normal şartlarda suç teşkil eden icraatlarla bir bankayı yok etmeye çalışırsanız finans sektörünü ve ona kaynaklık eden mudileri tedirgin edersiniz. Gezi olayları sırasında başka bir banka aynı linç kampanyasıyla karşı karşıya kalmıştı. ‘Bana ne zaman sıra gelir?’ endişesi sizi fonlayan finans sektörünü felç eder.
Sosyal hayat sizin oy depolarınızı sağlamlaştırmak adına sürdürdüğünüz gerginliklerden en fazla yarayı alır. İnsanlar siyasî partilerin tarafı olmaktan çıkar ‘düşman’ cepheler biçiminde mevzilenir. Bu cepheleşme çarşıya pazara, camiye, kahvehaneye yansımaya başladığında astronomik yüzdelerde oy da alsanız, ülkeyi yönetemezsiniz. Dizginleri elinizde tutarsınız ama parlamış at misali cinnet getiren toplumun uçuruma doğru gitmesine engel olamazsınız.
Oluşan güvensizlik ortamı siyasî araçların iflası ile neticelenir. Meclis vardır ama işlevsizdir, yargı denetleme görevini ifa edemez. Suç meşrulaşır, kanun çiğnemek hak haline gelir. Bu iki erk yürütmenin rakibi gibi görünür ama aslında masanın diğer ayaklarıdır. O ayaklar destek olmazsa masa, yürütmenin, dolayısıyla ülkenin başına yıkılır.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016