Bülent KORUCU
Bütün değerlerin ters yüz edilmeye çalışıldığı günlerden geçiyoruz. İnsanlar çelişkiler yumağı gibi. Kavgada yumruk sayılmaz zihniyetiyle savrulan sözlerin yakın zamanda tam aksinin söyleniyor olması bir şeyi değiştirmiyor.
‘Dün dündür bugün de bugün’ mantığı, siyasetin değişmez anayasası haline geldi. Kişiler ve kurumlar yeni konsepte göre gözden geçiriliyor ve düşman kümesine taşınıyor. Kavramlara eşine rastlanmayan tanımlar getiriliyor. Dün siyaset bilimci Dr. Erdoğan Günal’la konuşurken, “Bugün yaşadıklarımızı izah edemiyorum. Bildiğimiz bütün teoriler ve siyaset bilimi külliyatı iflas ediyor.” diye acziyet itirafında bulundu. “Bir siyasetçinin bırakın kendi seçmen kitlesinin bir bölümünü, rakip partilerin taraftarlarına karşı bile böyle bir dil kullandığı vaki değil.” eklemesini yapmayı da ihmal etmedi.
Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere parti sözcülerinin kullandığı ifadelerin onda birini başka parti kullansaydı, kıyamet kopardı. AK Parti destekçisi medyanın hali içler acısı. Derin devletin kalemşorlarından devralınan dil daha tehlikeli biçimde yeniden üretiliyor. En tehlikelisi de dinî literatürle keskinleştiriliyor. Siyasetle birlikte din alanı da tekrar tanımlanıyor. Şablona uymayanlar siyasî rakip olmanın ötesinde, dinî hasım olarak konumlandırılıyor. Bu mantığa göre, AK Parti’nin çizdiği sınırları kabullenmediğinizde siyaseten hata yapmakla kalmıyor, aynı zamanda ‘günah’ işlemiş oluyorsunuz. AK Parti’ye oy vermek bir dinî gereklilik şeklinde sunuluyor. Haliyle aksini düşünen bile günahkâr kabul ediliyor.
Bu sakil duruşu takviye için kaçınılmaz olarak başka çelişkiler gündeme geliyor. “Dinî camia nasıl siyasete bulaşır?” cümlesi bunlardan biri. ‘Siyaset bulaşık bir şeyse sizin ne işiniz var orada?’ diye sorulabilir. Yıllarca laikçi kesimin dindarları siyas hayattan uzak tutmak için kullandığı argüman bu değil miydi? Onlar dini, sadece camilere ve vicdanlara hapsetmeye çalışıyordu. En başta siyasal İslamcılar olmak üzere hep bir ağızdan “İslam’da ruhbanlık yoktur. Bizim dinimiz hayatın her alanına seslenir; dolayısıyla dindarımız da her yerde vardır/olmalıdır.” diyorduk. Ayrıca referandumda ve yeni anayasa vaadinize inanarak seçimde aktif görev üstlenince başka; bugün hakaretlerinize ve hatalı politikalarınıza kızarak farklı bir tavır içine girerlerse, başka hüküm veriyorsunuz. ‘Biz AK Parti’nin geleceğine de kefiliz’ diye demokrasiye de İslamî düşünceye de sığmayan ilanları verenlere siyasete bulaşmış demiyorsunuz. Siyaseti ve siyasetçiyi hakir gören bürokratik oligarşinin söylemini kullanarak bindiğiniz dalı kesiyorsunuz.
Çelişkiler bununla da bitmiyor. Ekonomik hayatta var olma mücadelesi de bir anda büyük tukaka edildi. TUSKON’un doğal faaliyet alanında yaptıkları suçmuş havası oluşturuluyor. MÜSİAD niye var o zaman, ASKON ne iş yapıyor? Ayrıca genel kurullarına ve ticaret köprülerine katılıp konuşma yaptığınızı ne çabuk unuttunuz. Başbakan Erdoğan ‘’Türkiye, sizler gibi işadamlarının, gayreti, samimiyeti ve heyecanı sayesinde yeniden ufukların efendisi oluyor.’’ ifadelerini açılışını yaptığı toplantıların birinde kullanmıştı. Bunun bir hadis sempozyumu olmadığının farkındaydı herhalde. Öyleyse bugün çıkıp ‘sizin ne işiniz var parayla ihaleyle’ anlamında cümleler kurmasını izah etmek zor.
AK Parti’den geçen hafta istifa eden İzmir Milletvekili İlhan İşbilen’in şu sözleri başından beri anlatmaya çalıştığım çelişkileri güzel özetliyor: “Bülent Arınç, Zafer Çağlayan, Ahmet Davutoğlu gitmedi mi, hayır dualarını almadı mı? Partinin en tepsindeki bürokratlar gitmedi mi? Başbakan mayıs ayında ABD’deyken görüşmek istemedi mi? Görüşmek mümkün olmayınca Arınç’ı göndermedi mi? Hocaefendi ile görüştüklerinde bir Haşhaşi ile mi görüştüler?”
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016