Bülent KORUCU
Havuz medyası, yeni çarpıtmalara imza atıyor. Hedefe giden her yolu mubah gören zihniyet, gerçeğe taban tabana zıt tezlerle ortaya çıkmaktan çekinmiyor. Benzer bir çarpıtmaya ‘çözüm süreci’ konusunda tanık oluyoruz.
28 Şubat’ta ‘Fethullah’ın ölüm komandoları’ diye manşet atanlar “Fethullah Gülen, bağımsız Kürt devleti kurma arzusuyla ölen Şeyh Said-i Nursi’nin intikamını almak için Türkiye’yi ele geçireceği günü bekliyor” diye zinde güçlere selam çakıyordu. Şimdi aynı kafa, Hizmet Camiası’nın çözüm sürecine karşı olduğu yalanını kırk defa söyleyerek kitleleri inandırmaya çalışıyor.
En başta Hizmet Camiası’nın dayandığı ilkeler barıştan yana tavır almayı zorunlu kılıyor. Onun için daha ilk günden Fethullah Gülen Hocaefendi, bir adım öne çıkarak “Hayır sulhtadır.” demişti. Kur’an’ın her zaman barış yolunu tavsiye ettiğini hatırlatan Gülen, “Milli onur, milli gurur ayaklar altına alınmama kaydıyla, o mefkûreye saygı devam ettiği müddetçe -bence- el de öpülebilir, etek de öpülebilir. Heyet-i İslamiye, heyet-i milliye arasında huzurun temini adına katlanılabilecek her şeye katlanmak lazım. Hayır sulhtadır, sulh her zaman hayırlıdır.” cümleleriyle barıştan yana tavrını ortaya koymuştu. Süreç boyunca karşılaşılabilecek olumsuzluklara karşı ise ‘kan kusulsa bile kızılcık şerbeti içtim’ diyebilmeyi tavsiye ediyordu.
Hocaefendi’nin bu tavrı, başlayan sürecin yanında konumlanma da değildi. Zira daha önce söyledikleriyle de siyasi iradenin önünü açıyor; hatta bazen ağır eleştiri getiriyordu. 2011 Ekim ayındaki şu sözleri önemliydi: “Neden okullarda Kürtçenin de öğretilmesine fırsat verilmedi? Yurtdışındaki okullarımızda, hatta Amerika’da bile Türkçe seçmeli ders olarak okutuluyor ve kimse buna mani olmuyor.” Bu cümlelerin PKK’nın Silvan saldırısı sonrasında öfke ve intikam sloganlarının kabardığı günlerde söylendiği düşünülürse kıymeti daha iyi anlaşılır. Kürtçe üzerindeki yasaklar sürerken “Anadilde eğitimin ilke planında kabul edilmesi devletin vatandaşlarına karşı adil olmasının gereğidir. Kürtçe ana sütü gibi helaldir.” demişti.
Hocaefendi, bir ay önce Zaman’da yayımlanan mülakatta duruşunu bir kez daha özetlemişti: “Bir mümin sulhun yanında olur. Sulhun gerektirdiği tavırları takınır. Orada teraküm etmiş, birikmiş problemler var. Bunlar her defasında silahla çözülmeyekalkıldı. Böyle olunca da katlanarak büyüdü. Şimdi bir sulh ve sükûn süreci var. Bozmamak lazım. Devlet, vatandaşlarına karşı her şeyden önce adil olmalı. Temel hak ve hürriyetleri başka değerler karşısında pazarlık unsuru olarak görmemeli, kullanmamalı. Çözüm süreci daha başlamadan, anadilde eğitim hakkında kanaatimi ifade etmiştim. Bir türlü adım atılmadı. Hâlâ sürüncemede. ‘Yeter ki kan akmasın...’ diyelim tamam. Bu bile belli bir pragmatizm ihtiva ediyor. Ötesi hedeflenmeli.”
Hizmet Camiası’nın konuyla ilgili müspet tavrı Hocaefendi’nin açıklamalarıyla sınırlı değil. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı iki Abant toplantısıyla aydınların barışa katkısına zemin hazırlamıştı. 2008 yılındaki ‘Kürt sorunu: Geleceği ve barışı birlikte aramak’ konulu toplantının sonuç bildirgesi devrim niteliğinde ifadeler taşıyordu. “Kürtlere ve diğer unsurlara yönelik asimilasyon politikalarını reddediyoruz. Türk ve Kürt ayrımının karşılıklı olarak homojenleştirmek, ötekileştirmek ve yabancılaştırmak amacıyla kullanılmasına karşı çıkıyoruz.” cümlelerinin 2008 ortamında kurulmasının hiç kolay olmadığını hepimiz biliyoruz.
İlkesel duruşun Camia’yı barışın yanında durmaya zorunlu kıldığını örnekleriyle anlatmaya çalıştım. Bunları bir kenara bırakıp faydacı bir yaklaşıma yönelsek karşımıza farklı bir tablo çıkmaz. Ankara’nın ötesine geçemeyenler, şahince slogan atabilir. İç savaş ve Saddam zulmü sırasında bile Irak Kürt Bölgesi’nde eğitim hizmeti vermeye çalışanların; onlarca eğitim kurumu ile Güneydoğu’nun her karışında bulunmaya gayret edenlerin böyle bir lüksü olamaz. Barış en fazla Şırnak’ta, Hakkâri’de, Kızıltepe’de, Cizre’de, Silopi’de var olmaya çabalayan Hizmet Camiası’nın işine yarar. Barışı bölge halkıyla birlikte en çok onlar ister.
Camia çözüm sürecine karşı değildir, aksini iddia etmek gerçekleri ters yüz etmektir. Sözü, Hocaefendi’nin ulusalcı medyada eleştiri konusu olan şu duasıyla bağlayalım: “Kimsenin burnu kanatılmasaydı bu ölçüde bu problemler altından kalkılmaz, üstesinden gelinmez hal almazdı. Allah bu işe sebebiyet verenlerin taksiratını affetsin. Günümüzde de bu problemi çözmeye çalışan insanlara imkân bahşeylesin.”
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016