Bülent KORUCU
Gülay Göktürk, saygı duyduğum yazarlardan biri. Ancak Çağlayan Adliyesi’ndeki skandal konusundaki yaklaşımını anlamakta zorlanıyorum.
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasından bugüne Türkiye’de yaşamayan birinin kaleminden çıkmış gibi yazılar yazıyor. Çağlayan skandalını eleştirenlere “Cemaat’e yakın kalemler de her fırsatta aynı lafı tekrarlıyordu. “Bütün bir Cemaat’i hedef tahtasına koyacağınıza, somut olarak suç iddialarınızı koyun ortaya. Tek tek şüpheliler hakkında adli süreçleri başlatın, kim ne suç işlediyse çıksın ortaya” diyorlardı. Şu anda yapılan da bundan başka bir şey değil zaten.” diye çıkışıyor.
Göktürk, doğal yargıç ilkesinin yerle bir edildiği konuşulmasın istiyor. Özel kanunla kurulmuş, seçilerek atanmış hâkimlerin vereceği kararlardan dünyanın her yerine kuşku duyulur. İstediği kararları vermeyen hâkimleri mitinglerde azarlayan, hesap sormakla tehdit eden Başbakan Tayyip Erdoğan’ın görmezden gelinmesini bekliyor. Gözaltı kararlarını veren ve sorguyu fiili işkenceye dönüştüren yargıçların aynı zamanda yolsuzluk şüphelilerini tahliye ettiğini basit tesadüfler olarak algılamamızı umuyor. İranda Babek Zencani tutuklu ve mal varlığına el konulmuşken, Türkiye’de Reza Zarrab’ın yatıyla tatil yapmasını eleştirmenin altında farklı amaçlar arıyor. Yargıcın odasındaki esrarengiz şahısların ‘kaç İsmail kaç’ talimatıyla sırra kadem basmasının hayatın olağan akışına ve adliye rutinine uygun bulunmasını umuyor. Göktürk, kanuni sürede hâkim önüne çıkarılmadıkları için gözaltı süreleri dolan, onun için ‘muhafaza altında tutmak’ gibi kanunda ve literatürde yeri olmayan uygulamaya polislerin inkıyat etmesini mi tavsiye diyor? Savunma hakkını yok eden, talepleri tutanağa ‘paşa gönlüne’ göre geçiren ve tutanaktan örnek alınmasına bile karşı çıkan bir yargı sürecine sessiz kalınmasını öneriyor. Aksi tavırları ‘paralel yapı’ iddiasının delili olarak sunarak aba altından sopa gösteriyor.
Göktürk, mahkeme safahatı dışındaki gelişmeler hakkında da bilgisi yok gibi davranıyor. 100 binin üzerinde işadamının fişlendiğini ve 28 Şubat benzeri taktiklerle diz çökmeye zorlandığını hiç duymamış sanki! Diz çökmeyenlerin yok edilme tehdidi altında olduğuna da herhalde ihtimal vermiyor. Dershanelerin kapatılmasının ekonomik ya da eğitim politikalarıyla ilgili olmadığını biliyor oysaki. Türkçe Olimpiyatları’nın Türkiye’de yapılamayışının hukuki ve insani izahı olmadığının da farkında. “Onlara su da yok, stadyum da” sözleri ve uygulamasının herhangi bir liberal ilke ile bağdaşmadığını da gördüğünü umuyorum. Üçüncü kata gelinmiş izinli, ruhsatlı okul binasını yeşil alana dönüştürme sihirbazlığını nasıl izah ediyor meraktayım.
Hem mahkemede hem de mahkeme dışında bunca hukuksuzluk yaşanırken yükselen itirazları “paralel yapı” delili olarak sunmayı etik bulmuyorum. Polisleri tutuklatarak oluşturulan algının temel yapılıp üstüne daha büyük binlerce proje dava açılacağını Başbakan bizzat söylüyor. Yüzlerce sivili içeri tıkmak için bu temelin kullanılacağından Göktürk haberdar değil mi? Sorgulamayı yapan sulh ceza yargıcının tutuklamaya gerekçe yapılan dinleme kararlarından üçte birini yani 154’ünü imzaladığını okumuyor mu? Tabii hâkim ilkesine aykırı biçimde, darbe dönemlerini hatırlatırcasına özel kanunla kurulmuş mahkemeye güvenilmesini talep ediyor Gülay Hanım.
Göktürk’ün Türkiye’de yaşadığı konusunda ciddi şüphelerim var.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016