Bülent KORUCU
Fenerbahçe'nin sezonu çok kötü geçirdiği ve lig bitsin diye dua ettiğimiz 2003'te 'Fener'i tutmak zorunda mıyız?' başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
5-6 yaşlarındaki oğullarımın kötü giden takım ve çevrelerindeki baskıdan bunalıp bana sordukları soruydu. Onlara verdiğim cevabı köşeme taşımıştım. Taraftar kötü günde belli olur düşüncesini anlatıp "Evet oğlum siz Fener'i tutmak zorundasınız, bırakacaksanız şampiyon olduğu sene bırakın!" demiştim. Amacım gençlik heyecanlarını yaşayacakları meşru bir alan açmak ve aile geleneğimiz olan Fenerbahçe'yi onlara aktarmaktı. Şimdi arkadaşlarıyla yaşadıkları tartışmalara bakınca 'hata mı ettim' tereddüdü içindeyim. Ülkemizde futbol, fanatizm çizgisini bile aşıp cinnet noktasına hızla ilerliyor. Kabahati en az olanlar, psikolojik tatmin dışında ellerine geçen bir şey olmadığı halde futbol endüstrisini omuzlayan kalabalıklar. Taraftarın akıttığı milyonlarla kral hayatı yaşayanlar ise derebeyliklerinin duvarlarını yükseltiyor. Ve bu çark kesintisiz dönsün diye fanatizmin dozunu artırmaktan çekinmiyorlar. Sektörden büyük menfaat elde edenlerin, bir de taraftarın duyguları üzerinden güç mücadelesi yapması işi çığırından çıkarıyor.
Cumartesi günü Kadıköy'de yaşananlar sezon boyunca süren gerilimin zirvesi olarak kayda geçti. Bütün psikolojik handikaplara rağmen son haftaya kadar şampiyonluğu kovalayan Fenerbahçe'yi seyircisi şampiyon gibi bağrına bassaydı ne olurdu? Hem kendine, hem takımına hem de Türk futboluna büyük iyilik ederdi. Trabzonsporlular da, Fener maçında aynı tuzağa düştü. Aynı şey bütün taraftarlar için geçerli. Takımlar ne kadar çok ceza aldılar farkında mısınız? Futbolumuzun taşıyıcı sütunları gözüyle baktığımız teknik direktörler mızmız sokak çocuğu gibi nasıl dalaştılar... Kulüp başkanları koltuklarını korumak uğruna gerilimi tırmandırmaktan geri durmadılar... Gazeteciler, ağıza alınmayacak küfürlerle seviyeyi çukurlaştırdılar... Çok ısrar ettikleri halde çocukları maça göndermedim. Böyle yaptıkça meydan iyice art niyetliler ve seviyesizlere kalacak diye eleştirebilirsiniz. Ancak can güvenliği her şeyin önünde geliyor. Kadıköy'deki görüntüler bana üç yıl önceki 1 Mayısları hatırlattı. Kutlama alanı savaş meydanına döner, geride yakılmış arabalar, indirilmiş camlar kalırdı. Öfkeli taraftarın yapabileceği şeylerin sınırı vardır. Ve benzin istasyonunda polis arabası yakıp, yüzlerce kişinin hayatını riske atmak o sınırın içinde değildir. Sanki profesyonel bir el Kadıköy'deydi. Belki de gerçek taraftarın provokasyona gelmemesi sonucu facianın eşiğinden dönüldü. Birkaç yüz kişinin yaktığı ateşe on binlerce Fenerli benzinle gitseydi, iki bin polisle güvenliği sağlamak mümkün olmazdı.
Son günlerin hararetli tartışma konusu 'Cemaat, Fener'i ele geçiriyor' iddiaları ise kötü niyetli değilse cahilce sözler. Cemaat ve futbol takımı kavramlarının varlık nedeni ve varoluş tanımı bir arada olmalarına izin vermiyor. Bir cemaat, futbol takımını ele geçirmek ister mi? The cemaat, Fenerbahçe'yi neden ele geçirmek istesin? Bir yeri ele geçirmenin yolu onu yok etmek ve bütün taraftarlarını kendine düşman etmek midir? Ergenekoncuların söylediği "Polis ve yargı cemaatin elinde, o halde soruşturulan her şey cemaatin emriyle oluyor." yalanını her komplo teorisine uyarlamak aâdet oldu: İki kuruma bu suçlamayı yapmak için deliliniz nedir? Ses yok. Cemaat, Fenerbahçe formasını üzerine geçirdiğinde diğer takımlara sempati duyan insanlarla iletişimi kopmaz mı? Kem küm... Futbol takımı şirket değil ki hisselerine konup ele geçiresin; gönüllü bir birliktelik söz konusu. Taraftarların düşmanlığını kazanarak futbol takımını ele geçirmeye kalkanın aklından şüphe edilmez mi? Derin bir sessizlik... 'ama polis ve yargı...' Bu soruları uzatabiliriz. Ama maalesef hiçbirisine cevap verilemiyor. Bu kadar mantık, akıl ve gerçekten uzak bir iddiaya kitleleri inandırmaya çalışıyorlar. Olmayınca bindirilmiş kıtalarla sonuç almaya bakıyorlar. Uyanık olmak zorundayız..
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016