Cem SANCAR
Bilmiyorum kaç kuşağın çocukluğunun iç ısıtıcı kahramanıdır Heidi. O çıplak ayaklı, tatlı gülüşlü, yardım sever minik kızı kim unutabildi ki?
Fakat niye çıplak ayaklıydı? Orası mühim.
Olay İsviçre'de geçiyor. İsviçre, yeşil çayırların, bankacılığın ve Batıcı refahın ülkesi...
Peynir, çikolata ve Alpler 'den sonra İsviçre'nin simgelerinden biri de Heidi!
Kırmızı yanaklı, basit elbiseli, hiç yorulmadan herkesin iyiliği için koşturan bu kız çocuğu daima çıplak ayaklarıyla geçer gözümüzün önünden.
Büyükbabası olarak izlediğimiz yaşlı çiftçiyle arkadaşı Peter'in ayakkabıları varken Heidi, keskin taşların üzerinde, dağda tepede, karda kışta hep çıplak ayak koşar keçilerin peşinden.
Aslında yazarı Johanna Spyri 53 yaşında yazdığı bu öykü aracılığıyla, "çıplak ayaklı çocuklar" gerçeğinin üzerindeki toplumsal riya örtüsünün bir ucunu kaldırmak istemiş!
Küçük kahramanı aracılığıyla çocuk kölelerin mazlum dünyalarına dikkat çekmek istemiş.
Heidi, İsviçre'nin toplumsal tarihinde hatırlanmak istenmeyen bir gerçeğin simgesi. Onun çıplak ayakları bugün çocuklara karşı işlenmiş büyük bir suçun yarattığı utancın simgesi. Heidi çıplak ayaklıydı; çünkü çıplak ayaklar, erkek ya da kız "köle çocukları" diğer çocuklardan ayıran bir simgeydi!
İsviçre'nin karanlık yüzüdür bu.
İsviçre, 18. yüzyılın sonundan 1960'lı yılların başına kadar çocuk sömürüsünün örneğine az rastlanan bir biçimini uyguladı. Devlete borcu olan boşanmış çiftlerin, fakir ailelerin çocukları, öksüzler, yetimler, ebeveyni cezaevinde olan ya da suça bulaşmış çocuklar, devlet ve kilise vasıtasıyla çalıştırılmak üzere başka ailelerin yanına yerleştirilirdi. Bu uygulamaya göre, papazların önderliğinde ailelerden toplanan çocuklar çiftliklere "kiralık" olarak verildi. Veya şehirlerde kurulan çocuk pazarlarında dört yaşındaki çocuklar satışa çıkarıldı. O andan itibaren de sahipsiz çocukları arayan, tecavüze uğradıklarında ya da işkence gördüklerinde sahip çıkan olmadı.
Çünkü toplumun gözünde onlar, suç işlemiş, boşanmış fakir ailelerin sözde 'kurtarılmış' çocuklarıydı!
Böylece, ahırlarda hayvanlarla birlikte yaşayan, çoğu kez bir çuvaldan ibaret elbiseleri içinde hemen her zaman aç olan bu çocuklar toplumsal hayatın olağan bir parçası olarak kabul gördü. Bunun bir tür kölelik sistemi olduğu idrak edildikten sonra uzun zamanlar boyunca İsviçre'nin sözünü etmekten dahi kaçındığı bir tabu halinde üstü örtüldü.
Bir süredir İsviçre'de bunlar konuşuluyor, sözlü tarih çalışmaları, hayatta kalmış torunlarla, yaşlı insanlarla belgeseller yapılıyor.
Çiftliklerde tecavüz edilerek öldürülen çocuklar hakkında rapor yazma cesareti gösteren doktorların susturulduğu medeni İsviçre şimdi bu acı ile yüz yüze.
Yazarı tarafından çıplak ayaklarıyla anlatılan Heidi'nin saklı trajedisinin buralara geleceğini kimsenin bilmesine imkân yoktu. Ama geldi.
Hiçbir günah fazla saklı kalamıyor artık.
Tıpkı, ateist görünümlü militan islamofobyakların kaşıyıp durdukları sözde "din", özde Müslüman düşmanlığı, ayıya benzetilmesi ayıya ayıp bir Zombi'nin Amerika'da üç narin fidanı katletmesiyle sonuçlanınca, Batı basının nafile susuşu gibi!
Üç güzelliğin, muhtaç insanlara, evsizlere yardım için didinen, göçmenler için Türkiye'ye gelmek isteyen iyilik meleklerinin kafalarından vurulmalarına dilsiz kalanlar bir tabuyu daha ortaya çıkardılar:
Müslümanlar bu dünyanın çıplak ayaklılarıdır! Görünmezleridir ve ancak suçlanmak için hatırlanırlar.
"İnsanların, Yahudileri ya da Filistinlileri öldürün demelerini duymak korkunç üzücü! Sanki bu bir şeyi çözecekmiş gibi" diye yazan alnı ışıklı genç insanlar, halkını varil bombalarıyla yakan bir diktatörün zulmünden Amerika'ya kaçmışlar. Okumaya...
En büyük kayıp ise bizim tabii! Biz, o "sabah rüzgârlarının" güler yüzlü, barışçı yeni fikirleriyle tanışamadan elimizden alınmış olmaları. Esas kayıp bu.
Onu diyorum. Hepimiz çıplak ayaklıyız diyorum. O Suriyeli badem gözlü çocuklar kadar mazlum.
Çıplak ayaklıyız ve artık eşitlik istiyoruz.
Zarif kardeşlerimizle, Razan Muhammed ile Deah Barakat ile Yusor Muhammed ile birlikte yalın ayak, kol kola Beyaz Adam'ın yaktığı zalim ateşe basıyoruz.
Ve o taş kafanın yüzüne -nefretten yana değil- canımız yana yana "Hepimiz Heidi'yiz!" diye bağırıyoruz...
Kaynak: Heidi'nin ayakları neden çıplaktı? Yazar, Sevim Akyürek
Yazarlar
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019