Cem SANCAR
Maruz kaldığımız, 'Yeni Moğollar' adını teyellediğim küresel saldırı ve asıl olarak 'kültürel' istilaya karışı 13. yüzyıla bakmaya devam ediyorum. İki yüzyıl öncesi ve sonrasıyla...
Anadolu diasporası, özet olarak Moğol istilası altındaki Doğu, her adımda büyük bir düşünürü ağırlamış. Üstleri küllense de oradalar. Büyük felaketlere, bitmez fırtınalara karşı direncin ve dirilişin zafer işaretleri. Kayıp bir hazinenin define haritasında sapasağlam duruyor, keşfetmemizi bekliyorlar.
Misal Necmeddin Kübra. Necmeddin Kübra'nın dini ve felsefi eğitim üzerine inşa ettiği tasavvuf anlayışı aşk, muhabbet, vecd ve cezbe yoludur.
Bilindiği gibi Mevlana da aynı yolu tercih etmiş. Kübra'nın şeriat, tarikat ve hakikat ile ilgili söylediği sözlerle, Mevlana'nın bu terimlere yüklediği anlamlar örtüşür.
Nitekim Necmeddin Kübra şeriatı gemiye, tarikatı denize, hakikati de denizin dibindeki inciye benzetir.
Mevlana ise şeriatı ışık saçan muma, tarikatı mum ışığında yol almaya, hakikati ise hedefe varmaya...
Üstün bilgeliğin yıldızlarından biri olan Kübra, şeriat gemisine binip tarikat denizine açılmak gerektiğini vurgular. Mevlana ise, şeriat olarak isimlendirdiği mumu ele almakla yolun aşılmış olmayacağını, ama onu ele almadan da yola çıkılamayacağını belirtir. Ona göre şeriatın yol göstericiliğinde gitmek tarikat, hedefe varmak ise hakikattir.
Tarik'in yol, tarikatın yollar demek olduğunu bilirsek:
Necmeddin Kübra, hakikate varan yollardan yürüyerek insan-ı kâmile ulaşmaktan söz eder.
Mevlana'da ise, tıpla ilgili bilgileri öğrenmek şeriat, doktorun tavsiye ettiği ilaçları almak tarikat, şifa bulmak da hakikattir. Hakikat ise insanın, tamamlanmış insana vasıl olmasıdır.
Necmeddin Kübra, Moğollar Harezm'i işgal edince 600 kadar müridiyle onlara karşı savaşmış ve bu savaş sırasında şehit düşmüştür. Kendisini şehit eden Moğol askerinin uzun saçının perçemini yakalamış ve bırakmamıştır. Moğol askeri kurtulmak için saçını kestirmek zorunda kalmış...
Bu gazi-dervişin şerefli ölümünü, Mevlana bize şöyle duyurmuştur:
"Biz ol ızzu kerem kavmindeniz kim
Demâdem iş edip sagar tutarlar
Ne şol bir-kad ü müflislerdeniz kim
Füsûn edip bize lagar tutarlar
Bir elden nûş edip iman şarabın
Bir elde perçem-i kâfir tutarlar."
Mevlana'dan devam edersek o, Türk Sufiliğinin çeşitli meşreplerinin yanı sıra Fars'ın sanat ve estetik zevki yukarda tutan irfan geleneğinden de faydalanmıştır.
Düşüncelerini şiir diliyle ifade etmesinde Ferüdiddin Attar ve Hakîm Senai'nin ayrı bir yeri vardır.
Hakîm Senai 1072'de Gazne'de doğmuş. Tasavvufî mesnevî geleneğinin kurucusu ve Ferüdiddin Attar ile Mevlana'nın habercisi. Ömrünün bir kısmını Mevlana'nın doğum yeri Belh'te geçirmiş, Gazne'ye döndükten sonra inzivaya çekilerek dervişane bir hayat sürmüş.
Senai, insan ruhundan başlayarak bütün bir toplumu ıslah etmek isteyen erdemli bir mümin, nefsin bağlarından arınmış bir arif, ilahi aşkın meşalesiyle tüm insanlığı kurtuluşa çağıran coşkun bir bilgedir.
Mevlana'da da olduğu gibi vecd halinde ifadeleri, dekolte kelimelerle anlatmaktan çekinmemiştir.
Şems'i tanımadan önce Hâkim Senai'nin eserlerini okuyup ufkunu açan Mevlana, ondan söz ederken "Attar ruh idi, Senai onun iki gözü. Biz Senai ile Attar'ın arkasından geldik" demiştir.
'Anti-Moğol' okumamızın finalinde, Ferüdiddin Attar'ın; "Ey gâfil! Sen nefis ehlisin, toprak içinde kan yiyedur! Fakat gönle sahip olan kişi zehir bile yese o zehir, bal olur" beytini -modern dillerle yeniden söylersek- Celaleddin Rumi şöyle yorumlar:
Gönül adamı arsenik yese ona zarar gelmez. Ama henüz iç yolculuğunu tamamlamamış yolcu, bağrında yanan hırs ve tamah ateşini söndüremediğinden saniyede morarır.
Ateşte yanmamak için Hz. İbrahim'in sıfatlarına sahip olmak ihtiyaçtır.
Yüzme bilmeyen kişi denizde, dizkapağından daha derinlere açıldığı takdirde felaketiyle tanışır...
Yazarlar
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019