Erol KATIRCIOĞLU
Türkiye ilginç bir ülke. İlginç deyince “Nesi ilginç?” diye söylendiğinizi duyar gibiyim. Eh ben böyle başlayıp siz de böyle devam edince bir cevap vermek gerekir. Rahmetli Doktor Hikmet Kıvılcımlı hayatı boyunca bu cevabı vermek için çok çabaladı. Öğrendiği Marksizm ile yaşadığı ülke birbirine uymayınca da cevabı bulmak için taa Mısır deltalarına, Hindistan ve Çin’e kadar uzandı, İslam’ın çıkışına, oradan Osmanlı’nın Anadolu’ya gelişine kadar birçok tarihsel olgu içinde kendi ülkesini, kendi ülkesinin insan malzemesini ve tabii kendi ülkesinin başka ilginçliklerini de anlamaya çalıştı. Üstelik rahmetli bunları yaparken de 20 yıldan fazla ceza evlerinde tutsak olarak yaşamak zorunda bırakıldı.
Benim gençliğimde benzer ilginçlikleri gören birçok kişi kendini Kıvılcımlı’nın kitaplarını okurken buldu. Bence şimdi de böyle bir eğilim var, özellikle gençler arasında. Kıvılcımlı’nın yazdıkları giderek daha fazla okunuyor. Buna rağmen bu ülkenin “sol entellektüelleri” Kıvılcımlı’yı görmemeyi yeğlediler. Nedendir bilmiyorum ama böyle bir durum var. Rahmetli bu durumu “susuş kumkuması” olarak niteledi ve kendi yazdıklarına karşı böyle bir tutumun olduğunu yaşarken söyledi. Hâlâ da durum pek değişmedi.
Onun, “tarih öncesi” olarak nitelendirdiği zamanlar ve toplumları anlamak için değişimin motorunun yanlızca “insan” ve “teknik” üretici güçlerine değil “tarih” ve “coğrafya”ya da bakmak gerektiğini söyleyerek Marksizme bir katkı yapmaya çalıştı. Tarih Tezi adlı çalışması böyle bir arayışın somutlanışıydı. Türkiye’yi de bu perspektiften okumaya çalıştı. Sonraki çalışmaları da bu yöndeydi. Rahmetli, kitabının alt-başlığında “Tartışılacak Tarih Tezi” demişti. Tartışılmasını istemişti buralı bir alçak gönüllülükle!
Asıl devrimcilik, “asıl devrimci” biziz diyerek afra tafra yapmaktan değil, ülkenin bir türlü “biz” olamamasına bir cevap bulmaya çalışmaktan geçiyor.
Tabii burada Doktor’un yazdıklarını tartışmak değil niyetim. Çünkü yakında seçimler var ve güzel ve yalnız ülkem tarihinin en önemli seçimlerini yapacak. Onun için konuyu biraz o çerçeveye getirmek istiyorum.
Bilenler bilirler Doktor’un ünlü bir “Eyüp Camii” konuşması vardır (ilk defa duyanlar Google’a girip bu konuşmayı okuyabilirler). Bu ülke insanlarının önemli bir kısmının Müslüman olduğu gerçeğiyle yapılmış bir seçim konuşmasıdır bu konuşma. Kuran-ı Kerim’den alıntılar yaparak cami cemaatine sosyalist değerler ve fikirler üzerinden ülkenin durumunu anlatmıştır. Vatan Partisi adıyla kurmuş olduğu partiyle 1957 seçimlerine katılmayı istemişti. Ama bu konuşma ertesinde partisi derhal kapatılmış kendi de ceza evine konmuştu.
Son zamanlarda Kemal Kılıçdaroğlu’nun attığı adımlara bakınca-etrafındakilerce ne kadar paylaşılıyor bilmiyorum ama- Kıvılcımlı’nın 1957 seçimlerinde yapmaya çalıştıklarına benzer cesur adımlarla yürüdüğünü görüyorum. Ülkede adı konmamış olsa da varolan Osmanlı’dan devralınmış farklı kimlikler arasındaki sorunları giderecek bir yaklaşım sergiliyor. Üstelik sadece Aleviler, Kürtler değil aynı zamanda Sünnileri de içine alan bir uzlaşı çerçevesi içinde yürüyor. Böyle bir siyasi bakışın ülkeye barış getirecek bir bakış olduğunu biliyoruz. Umarım Kılıçdaroğlu bu çabasında başarılı olur.
Peki ama “İlginçlik?” meselesi nerede diye sorar gibisiniz. İlginçlik, klasik birçok solcu tutumun aksine asıl “devrimcilik” buradadır da ondan. Asıl devrimcilik, “asıl devrimci” biziz diyerek afra tafra yapmaktan değil, ülkenin bir türlü “biz” olamamasına bir cevap bulmaya çalışmaktan geçiyor. Zor olan bu! Kılıçdaroğlu da bunu yapmaya çalışıyor! Yapabilir mi bilmiyorum. Ama yapmasını, başarılı olmasını diliyorum.
Rahmetli Doktor, Eyüp konuşmasını bitirirken şöyle diyor: “Oylarınızı verirken, Allah rızası için kendiniz gibi insanlara verin. Vermeyin kapıkullarına! “Her kahra katlanan işçi, köylü, fakir fukara vatandaşlarımız yaşasın!” diye bitiriyor.
Ben de hem Doktoru anarak ve hem de Kılıçdaroğlu’nu tebrik ederek “Yaşasın 1 Mayıs!” diyerek yazımı bitiriyorum.
“Yaşasın 1 Mayıs!”
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025