Erol KATIRCIOĞLU
Türkiye freni boşalmış kamyon gibi giderek artan bir hızla yokuş aşağı doğru gidiyor. Kamyonda biz de varız ama kamyonu kullananlar başka. Bir zamanların “Batının muasır medeniyetleri” hedefine benzer şekilde şimdi de “Doğunun İslam medeniyetine” doğru ilerliyoruz. Esasen bu anlamıyla Kemalist Türkiye ile Erdoğanist Türkiye arasında oldukça yakın bir benzerlik olduğu açık.
Tabii bu yalnızca bir benzerlik. Aslında dünün Türkiye’si ile bugünün Türkiye’sini karşılaştırmak pek olası değil. O günkü Türkiye’nin koşulları ve imkanlarıyla bugünküler çok farklı. Ama yine de bugün kamyonu yokuş aşağı götürenlerin zihin dünyalarında bu benzerlik hiç de yabana atılır bir benzerlik değil. Baksanıza bugün bile İstanbul’un fethini büyük bir iştahla kutlayanların kafalarında Batının yguladığı komploların bu fetih işiyle ilişkili olduğu fikri hala çok canlı.
Toplumun zihin dünyalarındaki bu kopuşun derinliği gerçekten de çok ürkütücü. Hani kökleşmiş bir demokrasimiz olsaydı bu kopuşun giderilmesi konusunda daha serinkanlı olabilirdik. Toplum ve siyaset yine de bu ayrışmayı çözebilir, yeniden “normal” sayılabilecek bir toplum hayatına devam edebiliriz diyebilirdik. Ama öyle değil. Nitekim bugün devletin PKK ile savaşının aldığı boyut şehirlerin, kasabaların bombalanmasına kadar gitti. Son olarak Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği teröristlerin barındıkları evlerin uzaktan bombalanabileceği görüşü böylelikle hayata geçerken çok sayıda sivilin de hayatını kaybettiği görüldü. Giderek insan zayiatları arttı ve daha da artacağı anlaşılmakta.
Kimileri ise ülkenin batısından hiç ses gelmemesini bu türden bir yaklaşımı cesaretlendirdiği iddiasıyla batıda yaşayanları eleştiriyor. Batı şehirlerinde yaşayanların sokaklara çıkmalarını, devlet güçlerinekarşı tavır almalarını ve Kürt kardeşlerine sahip çıkmalarını bekliyor.
Ama bu insanlar unutuyorlar ki her muhalefet hareketinin alternatif maliyetleri vardır ve bu maliyetler artıkça muhalefetin de sesi kısılır. Özellikle siyasi kutuplaşmanın yükseldiği toplumlarda muhalefet yapmanın alternatif maliyetleri de artar. Alternatif maliyetin artması ise muhalefet yapmayı zorlaştırır ve bu durum sonuçta muhalefetin sesinin kısılmasına kadar gider.
BugünTürkiye’de olan da budur. Batı şehirlerinden ses çıkmaması AKP hükümetinin ülkedeki kutuplaşmayıartırmasıyla muhalefet yapmanın maliyetlerini de artırmasından kaynaklanıyor.
Tabii ki bu sessizlik tümüyle hükümetin yaptıklarının onaylanması anlamına gelmiyor. Özellikle AKP’li olmayan seçmen kitleleri, bugün sokak muhalefetine mesafeli ise bu durum muhalefet etmenin kendileri için katlanılması yüksek maliyetlere işaret edebileceğinden dolayıdır. O nedenle de Batı ses vermiyor diyerek bu insanların bütün bu olan bitenleri onayladıkları kanaatine varmak doğru olmadığı gibi gerçekçi de değildir.
Eğer yukarıda yaptığım analiz doğruysa, bugün için yapılması gereken, batıdaki “sessiz muhalefetin” sesinin duyulmasını sağlayacak alternatif maliyeti daha düşük yollar bulmaktır. Böyle yollar daha “sivil” ve “şiddetten uzak” yollar olmalıdır. Bunların neler olması gerektiği ise yaratıcı fikirlere ihtiyaç göstermekte.
Özetle; zihin dünyaları ayrışmış, birinin ak dediğine ötekinin kara dediği bir siyasi ortamın savaş koşullarını da içerir hale getirilmesiyle ulaşılan kutuplaşma düzeyinde muhalefet etmenin de alternatif maliyetleri artmıştır. Özellikle, şehir hayatına zorlukla tutunmaya çalışan insanlardan bir de hayatlarını riske atacak eylemler beklemek yersizdir. Ama onların bu “sessizlik” gibi görünen duruşlarının ardında “muhalif” duygu ve düşüncelerini fark etmek ve onların katkılarını sunmalarına imkan verecek uygun yaklaşımlar üretmek bence bugünün yapılması gerekenlerinden.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025