Halil BERKTAY
Taraf’ta bir demeç : Şerafettin Elçi “Kürt kanı döken, Kürt kanında boğulur” demiş (20 Mayıs ’11). Küyerel web sitesinde bir yazı : “Türkler Kürtlere karşı millet olarak suçludur” (tesadüf, o da 20 mayıs).
Yüzden veya tersten milliyetçiliğe batmış bu dil ve düşüncelere inat, Kenan, Dragan ve Arrow’la yürüyorum Saraybosna sokaklarında.
Schindler’ın listesi. Sophie’nin tercihi. Ve belki şimdi de Arrow’un kararı.
İlk ikisi kamuoyuna malolmuş dramlar. Schindler’ın Listesi (1993), kendisi de bir Nazi olan bir Alman işadamının, gene Nazi desteği ve finansmanıyla kurduğu fabrikalarında hangi Polonya Yahudilerini çalıştıracağı –ve böylece Auschwitz’e gitmekten kurtaracağıyla ilgili. Sophie’nin Tercihi’nde (1982), filme adını veren kadının, SS’lerce iki çocuğundan sadece birini kurtarabileceği söylendiğinde, oğlu Jan’ı seçip çocuk kampına, böylece kızı Eva’yı da gaz odasına ve krematoryuma göndertmiş olduğu, çok sonra ortaya çıkıyor.
“Arrow’un kararı”, benim uydurmam veya yakıştırmam. Saraybosna Çellisti’nde, baş kadın kahramanın (Rakel Dink’in ifadesiyle) “bir bebekten bir katile” dönüşmektense, eski, gerçek benliğine kavuşmak uğruna kendini öldürtmesini anlatıyor.
Arrow, malûm, İngilizce “ok” demek. Bütün diğer kahramanların gerçek adları, Arrow’un ise böyle bir lâkabı var. Yazar, Danimarka Radyosu’nda bir belgesel izlemiş. Strijela (Ok) takma adını kullanan Bosnalı bir kadın keskin nişancıyla konuşuyorlarmış. Not almış, ama sonra bir türlü bulamamış. Belki de hayatta değildir, diyor. Arrow tipini böyle yaratmış.
Romanda Arrow, gencecik bir kız. Savaş başladığında Saraybosna Üniversitesi’nde öğrenci ve atıcılık takımında. Nişancılığı buradan geliyor. Savunma güçleri bir süre sonra buluyorlar onu. “Göreve” ve silâhaltına çağırıyorlar. Hayatında tüfeğini hiçbir canlıya doğrultmamış. Çok direniyor bu fikre. Zar zor ikna oluyor. Bazı şartlar koşuyor : asla “hedef gösterici” (spotter) istemem, tamamen yalnız ve bağımsız çalışır, hedeflerimi sırf kendim seçerim, diyor; bir. İkincisi, Arrow adını alıyor ve gerçek ismini bir daha asla telaffuz etmiyor. Zira zamanla biraz alışsa da, Arrow’a göre bu hayat gerçek hayat değil ve bu işi yapan, yani insan öldüren de kendisi değil. Geçmişini, masum güzelliklerle dolu çocukluğunu, yaşam sevincinden ağladığı ilk gençliğini, kafasında bir yerde dondurmuş. O kişiye, o insana âdeta dışarıdan bakıyor. Adını anmaması, bu hali yansıtıyor.
Bejan Matur, Kandil’deki PKK’lıları anlatırken, dâvâlarını, örgütlerini ve kendilerini bir çeşit kutsallığa bürüyüp, dünyayı böyle bir kudsiyet hâlesi içinden gördüklerine dikkat çekmiş. Ben de öyleydim, onun için çok iyi anlıyorum. Ama Saraybosna’nın kadın gerillası diyebileceğimiz Arrow’da böyle bir öz-kutsama hissinin zerresi yok. Bütün ruhuyla reddettiği bir rezillik yüzünden, kendi kendine gitgide yabancılaşıyor. Kenan ve Dragan gibi o da “tepelerdekiler”den nefret etmek istemiyor; onlara, kendini böyle bir nefrete zorladıkları için çok kızıyor ama bu kızgınlığı bile bir şekilde zaptetmeye çalışıyor.
Komutanı ona karşı taraftan gönderilip gizlice şehre sızdığını öğrendikleri bir keskin nişancıya karşı Çellisti koruma emri veriyor. Meydanı ve civarını inceleyip, pususunu usta bir satranççı gibi kuruyor Arrow. Ama rakibi ilk ağızda beklediğinden de iyi çıkıyor; önce o, Arrow’un yerini tesbit ediyor ve ilk kurşunu ona yolluyor. Arrow zor kurtuluyor bu atıştan; ikinci kurşunun o sırada meydanda, çalmakta olan Çellisti bulmasını beklerken, bir türlü gelmiyor korktuğu silâh sesi. Anlamıyor. İkinci gün gene pusuya yattığında, bu sefer tam tahmin ettiği yerde buluyor (Sırp) nişancıyı. Dürbününün çapraz nişangâhına alıyor; onun da Çellisti nişangâhına almış olduğunu görüyor. Fakat o ne, adamın eli tetikte değil; gözlerini kapatmış Çellisti, Albinoni’yi dinliyor. Ancak o zaman idrak ediyor Arrow, adamın neden Çellisti vurmamış olduğunu. Ama savaş onu öyle bir noktaya getirip hapsetmiş ki, durduramıyor kendini. Müzik bitince rakip nişancı gözlerini açıyor, yüzünde mutlu bir gülümseme. Ve o anda iki gözünün ortasında küçük bir delik beliriyor.
Arrow bir daha kimseyi vurmayacak. Şehri savunan ordu içindeki kutuplaşmalar giderek derinleşiyor. Bütün Sırplardan topyekûn nefret eden milliyetçiler üstün geliyor. Albay Edin Karaman, kendine bir katiller çetesi kurmuş. Arrow’u da zorla emrine alıp yanına bir “hedef gösterici” veriyor ve “ya biz, ya onlar” diyerek sivil vurmaya yolluyor. Arrow reddediyor, gösterilen yaşlı, ürkek adama tetik düşürmeyi. Kaçıyor, on gün saklanıyor. Edin Karaman’ı defalarca görüyor, gezliyor, ama öldürmüyor. Sonra kasten kendi dairesine dönüyor. Biliyor, geleceklerini. Sabaha karşı merdivenden çıkan ağır postal seslerini duyuyor. Tabancası elinde; istese hepsini temizleyebilir. Birisi geriliyor; kilide tekme atacak. Arrow sırtüstü yatıyor, kıpırdamaksızın.
Tam kapı kırılır ve cellâtları içeri dalarken, boşluğa konuşuyor (çünkü artık kim olduğunu kabullenecek durumda). Sâkin ve kararlı bir sesle “Benim adım Alisa” diyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYADevlet, Komün ve Demokratik Sosyalizmin İnşası; Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu... 14.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024