Halil BERKTAY
10 Şubat 2017] Toplum da çok karmaşık, toplumsal olaylar da. Bazen, evet, olmadık benzerlikler doğabiliyor. Diyelim ki tavır alınabilecek 18 (veya 25 veya 33) konu var. Ben bunların bir kısmına (büyük bölümüne?) olumlu, birkaç tanesine ise olumsuz bakıyorum. Genel duruşu ve dünyaya bakışı benden çok ama çok farklı olan başka birileri de aynı konularda fikir beyan ediyor. Sonuçta, 18’de bir veya 25’te iki veya 33’te üç noktada benzer tavırda olduğumuz ortaya çıkıyor. Ne yapalım yani? Mutlak ideolojik çatılar altından konuşmaya geri mi dönelim? Sorunları tek tek ele alıp doğru-yanlış diye yargılsmaktan vaz mı geçelim? İllâ “yüzde yüz farklı” olacağız diye görüş mü değiştirelim?
Gelin görün ki siyaset, daha doğrusu belirli bir tür siyaset, sürekli bunu istiyor insandan. Kritik çatışma noktalarında hep aynı klişe, aynı silâh, aynı enstrüman geliyor gündeme: Bak gördün mü, sen kimlerle aynı paraleldesin!
Örneğin Başbakan Binali Yıldırım, 6 Şubat’ta Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Projesi’nin bir temel atma törenindeki konuşmasında, (16 Nisan’da yapılacağı anlaşılan) anayasa değişikliği referandumu hakkında şunları söylemiş: “PKK ‘hayır’ diyor onun için ‘evet’ diyoruz. FETÖ ‘hayır’ diyor onun için ‘evet’ diyoruz. HDP ‘hayır’ diyor, onun için ‘evet’ diyoruz. ‘Hayır’cılara bakın ona göre kararınızı verin. Bölücülüğe ‘evet’ diyen, FETÖ’ya ‘evet’ diyenlere bu millet nisanda, referandumda dersini verecek. Bölücülerden de FETÖ’cülerden de vesayetçilerden de ‘evet mührünü’ vurarak hesabını soracaktır.”
Buna göre, “hayır” demek bölücülükle, FETÖ’cülükle ve terör yandaşlığıyla özdeş. Kendimi “hayır”cı görmüyorum ve dolayısıyla direkt olarak üzerime alınmıyorum ama, demokrasi adına da, çoğulculuk adına da, düşünce özgürlüğü adına da, siyasette ahlâk ve dürüstlük adına da, sağlıklı ve nefes alabilen bir toplum adına da, fevkalâde sakat buluyorum, bu kolaycı yaftalama mantığını. Birincisi, en yüzeysel “lâfız” düzeyinde, aşikâr ki doğru değil. FETÖ, PKK ve HDP “hayır” dediği için “evet” demiyor ki AKP, hükümet ve sayın başbakan. Onlar Türkiye için bu iyidir diye bir öneri getiriyor ve “evet” diyor; başka birileri de buna karşı “hayır” diyor. İkincisi, bugün FETÖ ve PKK/HDP’nin toplam etki alanı ne ki? Şu an itibariyle “hayır”cı gözüken yüzde 40 küsurun belkemiği mi bu örgütler? Onlar mı yüzde 40 küsurun eteklerine sarılıyor, o yüzde 40’lık kitle mi “hayır” gerekçelerini onlardan öğreniyor? Üçüncüsü, neden özellikle HDP’yi bu kadar önemseyip ona böyle bir hayat öpücüğü bahşediyorsunuz?
Dördüncü ve en temel sorun: siyasette bireyler ve/ya gruplar, kendilerini bir konuda aslında muhtemelen hiç sevmedikleri birileriyle “aynı” yerde buluyorlar diye suçlanabilir mi? Ya da, “yanlış” insan ve örgütlerle bir noktada buluşmak, o duruşun bütünsel yanlışlığının yeterli kanıtı olabilir mi?
* * *
Benim karnım tok, bu metafizik ve toptancı anlayışa. Zira benim hafızam nisyanla malûl değil. Kendi payıma, daha nice örnekler sıralayabilirim buna benzer. Özellikle Soğuk Savaş yıllarından. Bir tarafta ABD, Hür Dünya, “özgürlük imparatorluğu,” kapitalizm. Diğer tarafta Sovyetler Birliği, “adalet imparatorluğu,” komünizm. Bir de ortadakiler. Sol liberaller, sosyal demokratlar, demokratik sosyalistler, aklını ve şuurunu yitirmemişler. Ara zeminde eleştirel bağımsızlıklarını korumak isteyenler.
Ve bunları kâh oradan kâh buradan topa tutan; kendi yanına çekemiyorsa mutlaka karşı kıyıya itmek isteyenler.
Hiroşima ve Nagazaki’ye, McCarthy’ciliğe, Hollywood’da cadı avına, Arbenz ve Musaddık’ı deviren darbelere, İran’daki Şah rejimine, Güney Amerika diktatörlüklerine, Pinochet’ye, Yunan “albaylar cuntası”na, Gladio’ya, Lambrakis ve Pasolini cinayetlerine, Tonkin Körfezi sahtekârlığına, Vietnam savaşına, Kuzey Vietnam’ın bombalanmasına, Türkiye’deki 12 Mart (1971) ve 12 Eylül (1980) askerî müdahalelerine karşıysan… Sovyet ajanısın, yüzde yüz. Orhan Veli’nin deyişiyle, “Açlıktan bahsediyorsun; / Demek ki sen komünistsin. / Demek bütün binaları yakan sensin. / İstanbul’dakileri sen / Ankara’dakileri sen… / Sen ne domuzsun, sen!”
Madalyonun diğer yüzünde, 1930’ların Moskova Duruşmalarına ve 1940’ların sonları ile 50’lerin başlarındaki Doğu Avrupa yargılamalarına şüpheyle bakıyorsanız. Arthur Koestler ve Artur London gibi “dönek”lerin kitaplarını okuyorsanız. Macaristan’da Laszlo Rajk ve yoldaşları, ya da Çekoslovakya’da Rudolf Slansky ve yoldaşlarının “Troçkist-Siyonist-Titocu-burjuva-milliyetçi hainler” olduğuna inanmıyorsanız. Slansky dâvâsında 14 sanıktan 11’inin Yahudi olması ayrıca dikkatinizi çekiyorsa. Sadece Nazi toplama kamplarının değil, Sibirya’dakilerin de varlığını farkediyorsanız. Zorla kollektivizasyonu ve merkezî planlamayı sakat; laik-modernist, Nâsırcı veya BAAS’çı Arap diktatörlüklerini zalim; Etyopya’daki eli kanlı Dergue rejimini tahammül edilmez buluyorsanız. Hele hele Macaristan (1956), Çekoslovakya (1968) veya Afganistan (1979) işgallerini kınadıysanız… Vay sizin zavallı Amerikancı, müfteri, CIA ajanı hallerinize.
Özel olarak Ortadoğu çok bereketli bir alandır, bu tür 1/0 ikilemleri için. İsrail’i eleştiriyorsan Yahudi düşmanı; Yahudi düşmanlığına karşı çıkarsan Siyonist olabilirsin. Ve bittecrübe sabit: tarihî gerçekler uğruna 1915’e soykırım dersen “Ermeni tezlerine arka çıkan satılmış vatan haini”; buna karşılık bilim ve düşünce özgürlüğü adına (Doğu Perinçek’in bile) “soykırım değil deme hakkı”nı savunursan (veya Torosyan’ın uydurmalığını gözler önüne serersen) “inkârcı” diye tavsif edilebilir, iki pişkin yüzsüz utanmaz tarafından 2015’te Çanakkale’yi öne çıkarmaya yönelik devlet hazırlığının bir parçası gibi gösterilebilirsin.
Yerine göre kâh “reisçi” külâhı giydirilebilirsin kâh “hocacı.” Bir zamanlar Bolşoy veya Kirov Balelerine hayrandıysan “Sovyetik” bir beğeni sahibi; Wagner veya Carl Orff dinliyorsan müzik zevkin Hitler’le ortak sayılabilirsin.
* * *
Vahap Coşkun’u genellikle çok beğenerek ve katılarak okuyorum. Bir noktada çok farklı düşünüyoruz. Halk oylamasına giderken’de, mevcut kamuoyu yoklamalarına göre evet’ler ile hayır’ların birbirine çok yakın ve durumun ortada gözükmesinden hareketle, “mutedil” bir kampanya öngörüsünde bulundu (Serbestiyet, 2 Şubat 2017).
Hayır. Katılmıyorum. Bu iki ayın çok sert, çok çirkin geçeceğini; hele “en öz hakikî reisçi”lerin “kararsız”lığı yoketmek uğruna kalan bütün boşlukları tıkamaya, kalan bütün “gri alan”ları ak-kara diye bölmeye ve kompartmantalize etmeye, kalan bütün çatlak sesleri susturmaya girişeceklerini sanıyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSarkozy hapiste 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENVe casusluk hikâyesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkumuş hainler ülkeden kaçıyor! 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMuhalefetin gerçeklikle bağı koparsa… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTGöbeklitepe… Urfa İzlenimleri – 2 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyonlarca dolarlık LPG filosu ve otel zinciriyle Paramount operasyonunun en dikkat çekeni: Şaban K 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERFransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksuz Türkiye inadı ve af… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Bora“Çetin Ceviz Çıkan Ankara Ahalisi” 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÇifte hukukta son perde: Ünsal Ban nasıl kaçtı? 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024