Halil BERKTAY
[17-18 Mart 2017] Herkesin bildiği gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan önce Almanya’yı, arkasından Hollanda’yı doğrudan Nazizmle suçladı. “Ey Almanya, sen...” ve “Ey Hollanda, sen...” diye seslenmek suretiyle, her iki ülkeyi, devletinin ve hükümetinin şahsında homojen bir ünite olarak aldı. Farklı siyasî akım ve duruşlar arasında hiçbir ayırım yapmadı. Aynı zamanda, ister Faşizm ve Nazizmden başlayıp aşağıya inmek, ister genel bir “aşırı sağ” kavramından başlayıp yukarı çıkmak suretiyle gözetilebilecek nüansların hiçbirini de gözetmedi. Nazizmi andıran... sürdürüldüğü ve aşırıya götürüldüğü takdirde Nazizme varabilecek olan... Nazizm kalıntısı diye tarif edilebilecek... faşizan... faşizanca... ve benzeri basamakların (kendi başlarına ne kadar ağır nitelemeler içerirlerse içersinler) hiçbirinde durmadı. Kestirmeden merdivenin en tepesine sıçradı. (Ve sonra ilginç bir şey oldu. Saydığım o diğer betimlemelere, Erdoğan dışındaki AK Parti liderleri başvurdu. En üst düzey yönetim kademesinden hemen hiç kimse, cumhurbaşkanının iddiasını aynı sertlikte tekrarlamadı. Herkes o noktadan biraz geri çekilmek; Erdoğan’dan tümüyle kopmamakla birlikte suçlamasını da yumuşatmak ihtiyacını duydu.)
24TV’deki, Zeynep Türkoğlu’yla karşılıklı konuşup tartıştığımız Serbestiyet programında, 5 ve 12 Mart Pazar akşamları buna ilk itirazlarımı belirttim gerçi. Ama aynı zamanda, (hükümet yanlısı medyanın ve köşe yazarlarının bir kısmının, hemen aynı havaya girmesi ve aynı söözcükleri tekrarlamaya koyulması dahil) o günlerde yazılıp çizilenleri izlerken, düşünmek ihtiyacını da duydum: Ne kadarı kolaycılıktan; ne kadarı sarfedilebilecek en ağır, en kahredici sözleri sarfetmek arzusu ve öfkesinden; ama ne kadarı da düpedüz bilmemekten kaynaklanıyordu?
Buradan, her zaman olduğu gibi, tekrar kültürel bieikime, dolayısıyla eğitim ve öğretime gidiyor kafam. Demokrasi, Vatandaşlık, İnsan Hakları gibi dersler zaman zaman gelip geçiyor ilk-orta müfredatımızdan. Şimdi gene var sanırım (Hidayet Tuksal’ın, “değer”lerin “hak ve özgürlük”lerin önüne çıkarılmasına ve dolayısıyla evrenselliğin yitirilmesine hayli eleştirel bakan bir Serbestiyet yazısından, öyle anlıyorum). Benim bu derslerle ilgili yıllardır altını çizdiğim temel eleştirim ise, insanlığın yaşanmış 19. ve özellikle 20. yüzyıl tecrübelerinden yola çıkmak yerine, demokrasiyi ve insan haklarını soyut fikir ve kurallar bazında öğretmeye kalkmaları oldu. Deyim yerindeyse, “tarih yok, siyaset bilimi (güya) var.” Oysa somut tarih bilgisi ve zenginliği olmaksızın, yurttaşlık bilgisinin veya siyaset biliminin (ne derseniz deyin) genel önermeleri, hele ergenlerin kafasında, kolay kolay hayat bulamaz.
Bulamıyor nitekim. Faraza (1) 1848 devrimlerinin yenilgisinden sonra Muhafazakârların nerelerde mevzilendiğini ve Liberallerin ne gibi değişiklikler talep ettiğini; ya da (2) “yayın öncesi sansür”ün nasıl işlediğini; ya da (3) Louis Bonaparte’ın cumhurbaşkanlığından adım adım ömür boyu cumhurbaşkanlığına ve sonra imparatorluğa nasıl kaydığı ve III. Napolyon’a dönüştüğünü; ya da (4) Bismarck döneminde basına ve siyasî örgütlenmeye getirilen kısıtlamaları; ya da (5) Stalin’i, Stalinizmi ve yarattığı sosyalizm/komünizm modelini; ya da (6) keza “iki savaş arasındaki” 1918-1939 yıllarının askerî ve monarşik diktatörlüklerini (Horthy, Metaxas, Antonescu ve II. Karol vb); ya da (7) Türkiye’nin aynı sıralardaki ve benzer dinamiklere tâbi Tek Parti rejimini; ya da (8) 20. yüzyılın ortaları ve ikinci yarısı boyunca Latin Amerika’da, İspanya (Franco) ve Portekiz’de (Salazar), Yunanistan’da (Albaylar Cuntası) ve Arap ülkelerinde (12 Mart yazımda yeni sıraladığım için, onları tekrarlamayayım artık) zuhur veya devam eden diğer askerî rejimleri; ya da (9) oralardan tekrar Türkiye’deki muadillerine dönersek, 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerini; ya da (10) hepsinden türetilebilecek daha genel bir modelle, ordu iktidara el koyduğunda toplumun ve insanların başına neler geldiğini (sıkıyönetimi, sansürü, keyfîliği, gece baskınlarını, işten atma ve tutuklamaları, yaygın işkenceyi, idamları, kayıplara karışanları, askerî mahkemelerin işleyişini)... somut olarak anlatıp betimleyeceksiniz; buna uygun okumalarınız olacak; gene buna uygun görsel malzemeyi yığıp kullanacaksınız; sinemaya ve edebiyata da başvurabileceksiniz; en önemlisi, öğretmenlerinizin entellektüel kapasitesi buna elverecek ki, gencecik öğrencilerimiz demokrasinin, demokratik vatandaşlığın, hak ve özgürlüklerin kıymetini bu çerçevede kavrayabilsin.
Nihayet (11) insanlığın tanıdığı en karanlık ideolojiler, en amansız siyasî hareketler ve en zalim rejimler olarak Faşizm ve Nazizm de gene (hem Tarih, hem Demokrasi, Vatandaşlık ve İnsan Hakları derslerinde) bu kadar somut ve çarpıcı bir şekilde işlensin, öğretilsin ki, gerçek anlamıyla Faşizmi ve Nazizmi yaşamamış, tanımamış olan şu memleketin kızlı erkekli gençleri, gene de söz konusu olgu ve süreçlerin hem benzersizliğini, hem öncülleri, türevleri ve parçacıklarıyla ilişkisini doğru kavrayabilsin. Bir yandan, Faşizme ve Nazizme götürebilecek düşünce ve davranış biçimlerini teşhis edebilsin; bunlar karşısında susmasın, eleştirmekten geri durmasın. Özgürlüğü, demokrasiyi, hoşgörüyü, çok-kültürlülüğü savunabilsin. Ama aynı zamanda, parçayı da bütünün yerine geçirmesin. Doğrudan Faşizm ve Nazizm suçlamasını rastgele kullanmasın. Basitleştirmesin, ucuzlatmasın, sıradan bir hakarete dönüştürmesin. En özel, en bütüncül (total), en aşırı durumlarla sınırlayabilsin.
Fakat maalesef böyle nüanslı bir anlayış ve duyarlılık görmek mümkün değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’da da, genel olarak Türkiye toplumunun bilgi ve siyasal kültür düzeyinde de. Bir kere insanlar (tarihsel) Faşizm ile (tarihsel) Nazizm arasındaki ilişkiyi doğru kavramıyor; esas kategorinin Faşizm olduğunu, Nazizmin ise gerekli ve yeterli koşulların ötesinde kalan bazı özel kararkteristiklerle çıkageldiğini, dolayısıyla “ekstra” bir Faşizm demek olduğunu göremiyor. Tersine, tam da bu özel karakteristiklerinin çarpıcılığından ötürü, Faşizm ve Nazizm deyince akıllarına İtalyan Faşizminin değil Alman Nazizminin spesifik çehresi geliyor; “bilimsel” ırkçılık, toplama kampları, Auschwitz ve “nihaî çözüm” geliyor; Mussolini değil daha çok Hitler geliyor. Şu da bir gerçek ki sinema ve edebiyat da Holokost’la dolu. Dolayısıyla Faşizm ve Nazizm, zaman içinde Nazizme özgü (veya en fazla Nazizmle temayüz edip göze batan) karakteristiklere indirgeniyor: (şu veya bu ölçüde) yabancı düşmanlığı, aşırı milliyetçilik, ırkçılık, farklı fikir tanımazlık, “öteki”lere tahammülsüzlük... Bir adım ötede, herhangi bir sağcılık veya aşırı sağcılık belirtisini; demokrasi ve insan haklarına ilişkin her türlü eksiklik, güdüklük, çifte standartlılık veya ikiyüzlülüğü; bütün otoritarizm veya diktatörlük eğilim veya belirtilerini kestirmeden Faşizm ve Nazizm sayma eğilimi başgösteriyor. Günlük hayatta, arkadaş kavgalarında insanlar “sende de tam bir faşo kafası var... Hitker zihniyeti... SS çizmeleri... Gestapo muhbirciliği...” gibi sataşmaları bu yüzden harcıâlemleştirip ayağa düşürüyor.
Oysa bunlar, Faşizmin ve daha çok da Alman Nazizminin ya bahaneleri, ya da semptomları, dış göstergeleri. İşin özü bu değil. İşin özü, basit bir demokrasi eksikliği veya hasarı da değil. Çok daha topyekûn bir şey. Hukuk devletinin esastan yokluğu, tümüyle yıkılmışlığı, yerle bir edilmişliği. Ve o sayede, herhangi bir diktatörlük de değil, zulmü ve yıkıcılığında son derece radikal, en ufak kural tanımayan, yüzde yüz terörcü bir diktatörlük rejimi. Arkasında öyle birkaç haksız gözaltı veya sınırdışı eylemi değil, (sadece 6 milyonu Yahudi) belki 35-40 milyon sivil ölümünün doğrudan sorumluluğu yatıyor.
Bunu anlamamak, bütün eksik ve hatâlarıyla birlikte adamakıllı sağlam birer hukuk devletine sahip ve asla katliamcılık izafe edemiyeceğiniz (bugünkü Almanya ve Hollanda gibi) ülkeleri ansızın Nazizmle suçlamak gibi, son derece gerçek dışı ve dolayısıyla kendilerinin de sadece hakaret diye algıladığı, başka türlü algılamalarının mümkün olmadığı yanlışlara götürebiliyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024