Hasan Bülent KAHRAMAN
Türkiye'de ordunun bu derecede etkili olması, şimdi sistem değiştikçe daha iyi anlaşılıyor, çok daha ayrıntılı, kapsamlı olarak ele alınıp irdelenmesi gereken, çok karmaşık bir yapının, modelin sonucu. Bir kısmını bu hafta yayımlanan diğer yazılarımda ele aldım. Burada da birkaç farklı yanına değineyim.
Ayrıca unutmamak gerekir ki, 1960 sonrasında Türkiye askeri darbeye bağlı olarak ve özgürlük zannederek devleti, devlet deyince de askeri haddinden fazla güçlendiren bir anlayışla bütünleşti. Bu anlayış cumhuriyetin bazı ideolojik unsurlarını pekiştirmeye ve onun askeri çekirdeğini güçlendirmeye yönelikti. Bugün değiştirilmeye çalışılan modelin temel mantığı buydu. O dönemin solanlayışı bu tuzağı hazırladı veya bu tuzağa düştü ve ordu-devlet öncelikli model1971'de ve nihayet 1980'de büsbütün pekiştirilerek karşımıza getirildi. İşin vahim yanı solun hazırladığı bu modelin bazı ufak tefek eleştirilere rağmen sağsiyaset de bu anlayışı benimsedi. 1980 deyip geçmemek gerek. Hâlâ SoğukSavaş devam etmektedir, İran devrimi olmuştur, Rusya Afganistan'ı işgal etmiştir. Bu şartlarda 1980 devletin tahkimiydi. Trajik olan bu tahkimatın1930'lara yani devletin ordu hâkimiyeti altında toplumu yok saydığı bir döneme geri giderek yapılmasıydı.
Şimdi bu yapı sona eriyor. Bu yapı gerçekten ordu-devlet-vesayet modelinin yani 1. Cumhuriyet'in sona ermesidir. Bu yeniliğin üstünde durmak gerekir. Nedir bunu hazırlayan?
Sosyolojidir. Yeni bir orta sınıfın varlığıdır. Bu yeni orta sınıfın devletten bağımsız olmasıdır.
Bağımsızlığı hazırlayan çok farklı ve muhafazakârlık gibi, İslam gibi, cemaat ilişkileri gibi çok ilginç gerekçeler üstünde durulabilir. Ama yeni orta sınıfın yani Anadolu sermayesinin bütün milliyetçi reflekslerine rağmen ve defalarca söylediğim gibi devletten yararlanmak istemesine rağmen 1908 sonrası militarist devletten bağımsızlığı başlı başına bir unsurdur. Bu Batı tipi liberal devlete geçişin, aşağıdan yukarıya örgütlenen ve devleti uzun vadede kendisine tabi kılacak modelin başlangıcıdır.
İdeolojidir. Sistemin ideoloji planındaki büyük dönüşümdür. Yani laiklik anlayışındaki değişimdir. Ordunun Türk siyasetindeki ve devlet yapısındaki hâkimiyetinin ideolojik unsuru laikliktir. Bu laiklik 19. yüzyılın bilimselcilik-materyalizm anlayışının bir uzantısıdır. Devlet-din işleri birbirinden ayrılmış olsa da bildiğimiz laiklikle bir ilişkisi yoktur. Gerçek laiklik vesayetten arınmaktır. Özgürlüğün bir parçası ve kurucu unsurudur. Şimdi, şu yukarıda değindiğim yeni model, laikliği özgürlüğün bir parçası olarak görmeye başladığı için de 1. Cumhuriyet'in sonuna gelindiği söylenebilir. Doğrudur, laiklik anlayışı da algısı da önemli ölçüde değişmiştir, değişmektedir ama bu belirttiğim yönde bir dönüşümdür. Yani devletin "yaptığı" laiklikten toplumun oluşturduğu laikliğe bir geçiştir.
Liberal doktrindir. Bu ideoloji son kertede hukuk devleti olmakla iç içedir. Liberalizm hukuk devletiyle bağlantılı değil doğrudan doğruya bağlıdır. Hukuk liberal ideolojide mülkiyetle başlayan bir özgürlüğün teminatıdır. Ama orada kalmaz genişletir sınırını, mülkiyetin temelindeki bireyliğin diğer haklarını da koruma altına alır. Osmanlı hukuk devleti değildi. Çünkü şahsi mülkiyet yoktu. Cumhuriyette de servet sahibi olmak alabildiğine sorunluydu. Nedeni devletin tıpkı Osmanlı'da olduğu gibi kendine ortak olunmasından duyduğu endişeydi. Şimdi sermaye esaslı bir hareketle vesayetin dışına çıkılıyorsa bu liberal devlete geçişin eşiğidir.
Demokrasi burada başlar. Yani, liberal devlete geçildiği için ordu kontrolü ve vesayet ortadan kalkmaz, o ikisi devre dışı bırakılınca liberal modele geçilir. Bu yeterli midir, değildir, ama bu olmadan da diğer adımlar atılmıyor.
At ve araba tartışmasıdır yani bugün yaşananlar.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024