Hidayet Şefkatli TUKSAL
Geçmiş seçim dönemlerinde, kadın örgütleriyle başbakan arasında yaşanan tartışmalardan biri de “kota” meselesiydi. Kadın örgütleri, siyasete kadın katılım oranı epeyce yükselmiş ülkelerin uyguladıkları kota çeşitlerinden örnekler vererek, bu tarz bir uygulamanın Türkiye’de de yapılması için epeyce lobi ve kampanya çalışmaları yaptılar. Sayın Başbakan bu önerilere şiddetle karşı çıkarken ileri sürdüğü gerekçeler arasında, doğu ya da güney doğu illerinde bu kotayı doldurabilecek sayıda kadın adayı bulamayacakları iddiası da vardı. Gerçi kendisi AK Parti teşkilatı yönetim kademelerinde kadınların yer alabilmesi için kota benzeri uygulamalar getirdi ama kotaya karşı olumsuz söylemi, delikanlılık gereği değişmeden kaldı.
Bu arada, Serbestiyet yazışma grubumuzda arkadaşlarımı uzunca bir süredir,sitemizde yerel medyaya alaka göstermemiz ve böylece “merkez medya” denilen ve Türkiye’yi Ankara-İstanbul egemenliğine mahkûm eden anlayışı sarsmamız gerektiği konusunda taciz edip duruyorum. Bu hevesim sebebiyle de oturup, “yerel medya sitelerinde ne var ne yok” saikiyle 01 Adana’dan başlayıp, tek tek internette mevcut olan siteleri incelemeye çalışıyorum. İşte bu incelemelerimden birinde özellikle Adıyaman medyasında ilân kıvamında, kadın muhtar adaylarıyla (hem de başörtülü) karşılaşınca başbakanın bu iddiasını hatırlamaktan kendimi alamadım ve bu haberleri sizlerle paylaşmak istedim. Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Geylani Taş, Adıyaman’da dokuz kadın muhtar adayının bulunduğunu açıklamış ve bundan büyük bir memnuniyet duyduklarını da eklemiş. Başbakanımızın kulakları çınlasın, zira bu gün muhtar olmak için adaylığını koyan kadınlar, yarın da milletvekili olmak için gereken cesaret ve özgüveni göstereceklerdir.
Hazır bu konuya girmişken, Türkiye’deki pek çok kadın kuruluşunun birlikteliğiyle oluşan Kadın Koalisyonu’nun 2014 karnesinden de bahsedeyim. Kadın Koalisyonu her seçim döneminde siyasi partileri izleyerek, belirlediği kriterler doğrultusunda değerlendirmeler yapıyor ve bunları “karne” şeklinde kamuoyuna duyuruyor. 20 Ocak günü yapılan açıklamada, o güne kadar açıklanan adaylara göre, toplam 2072 belediye başkan adayının yüzde 6′sının kadın, yüzde 94′ünün erkek olduğu ilan edildi. İzlenen partilere göre ayrıntılı durum ise şöyleydi:
* AKP’de 81 belediye başkan adayının biri, yani yüzde 1.23’ü kadın.
* CHP’de 745 belediye başkan adayının 31’i, yani yüzde 4.16’ü kadın
* MHP’de 1064 belediye başkan adayının 12’si, yani yüzde 1.12’ü kadın
* BDP’de 182 belediye başkan adayının 32’si, yani yüzde 17.58’ü kadın. 49 yerde gösterdiği kadın eşbaşkanla birlikte yüzde 44.50 oranında kadın.
Aradan geçen 10 günde pek çok yeni aday açıklandı, dolayısıyla bu oranlar kısmen değişti ancak yine de BDP’nin kadın katılımı konusunda epeyce önde gittiğini rahatlıkla söyleyebiliriz diye düşünüyorum.
Kadın Koalisyonu’nun karnesinde yer alan hususlardan biri de adaylık ücretleri ki, partiler bu konuda farklı kararlar uyguladılar. Son bir değerlendirme kriteri ise partilerin seçim genelgelerinde kadınlara ilişkin teşvik edici hususlar… Buna göre:
BDP: Teşkilatlarına, kadınlar için yüzde 40 kota ve eş başkanlık uygulamasını, belediye başkanlığına kadın kotası getirilen 23 yeri açıkladı. Kadına yönelik suç işlemişlerin ve 2003 yılında kamuoyuna açıkladığı çok eşliliği ret tavrı sonrası, çok eşlilerin adaylık başvurusunun kabul edilmeyeceğini bildirdi.
AKP: Teşkilatlarına, her üç meclis üyesi adayından birinin kadın olmasına dikkat edilmesini bildirdi.
CHP ve MHP genelgelerinde bu çerçevede bir bildirime rastlanmadı.
Kadın Koalisyonu, karnenin değerlendirme kısmına ise şöyle yazmış: “Ortada erkeklerin kentleri ele geçirme savaşlarından başka bir şey yok! 2014 yerel seçimlerinde siyasi partiler kadınları vitrinden bile dışladı.”
http://serbestiyet.com/yerel-secimler-medya-ve-partilerin-kadin-karnesi/
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Muhafazakâr camiada deprem
4.04.2021 - Kadınları zapturapt altına almak uğruna…
28.03.2021 - İlahiyatlar, ilahiyatçılar ve dini kanaatleri açıklama hakkı
12.12.2020 - Periler, periler, periler…
23.11.2020 - Kadınların konuşabildiği günler
2.01.2020 - Makbul olmayan dindar kadınlar
13.10.2020 - Tasavvuf alanının sorunları
29.09.2020 - Tarikatlar konusunda kişisel tecrübelerim
21.09.2020 - ‘Kapatılsın bu şer yuvaları!’ demek çözüm mü?
13.09.2020 - Pembe beyazlar ve siyahlar içinde bir Aşûre günü
5.09.2020
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Onur Dinçer
Fetret devri filan yaşanmıyor. Sadece yavaş yavaş Türk etnik grubu Türkiyedeki diğer etnik gruplarla eşit statüye geliyor. Nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturmamız diğer etnik gruplardan üstün görülmemizi ve özel muamele görmemizi haklı çıkarmaz. Yaşasın Türkiye ve Türkiyelilik!
Ali Ceylan
Belliki profösöre kızmışsınız.ama ne demek istediğinizi anlıyamadım.M.KEMAL karşıtlığı yazınızın anafikri olmalı.Bugünlerin modasına siz de uymuşsunuz.Bir milletin buhranlı devirleri olabilir.Ben Türk milletinin son 10 yıldır fetret devri yaşadığına inanıyorum.Sanki Türkiye Cumhuriyetini başkaları hatır için kuruverdi ; Herkeste öyle bir tavır hissediyorum. Oysa Türkiye Cumhuriyeti Kanla,İrfanla Kurulmuş bir devlettir.Milyonlarca Türk de ülkesi için kanını akıtmaya hazır dır.