Hidayet Şefkatli TUKSAL
Bu ülkede adalet ve hukuk konusunun her zaman netameli ve tartışmalı olduğunu hatırlatarak başlamak istiyorum. Görünüşte anayasa ve kanunlar çerçevesinde bir adalet sistemi söz konusu olsa da, sistemin siyasi, askeri vb etkilere açık olduğu herkesin malumu. Fakat bu, yeni başlamış bir şey değil; hep böyle oldu ne yazık ki. Şapka Kanununun çıkmasıyla, bir göz korkutma operasyonu olarak, suçunun ne olduğundan dahi haberi olmayan, aslında kanun kapsamına girmediğinden suçu bile olmayan bohçacı bir kadın olarak Şalvarlı Bacı’nın idamından tutun da, Yassıada mahkemelerine, Menderes ve arkadaşlarının idamına, yaşları büyütülerek asılan çocuklara, 12 Eylül sonrası bir sağdan bir soldan denklemi içinde idam edilenlere, parti kapatmalara, 367 garabetlerine kadar hafızalarda yer etmiş pek çok olay, hukuk sisteminin adaletin değil adaletsizliğin aracı olarak işlediğinin tarihî birer kanıtı olarak önümüzde duruyor. Bu adaletsizliklerden her kesimden insan çeşitli şekillerde payını aldı. Kimileri mahkemeden mahkemeye koşturan gazeteciler olarak, kimileri çocuk yaşta isim benzerliğinden içeri alınıp hapislerde büyüyüp yaşlanmış çocuklar olarak, kimileri kanıtlanmamış siyasi cinayetlerin kanıtlanmamış failleri olarak, kimileri Kürtçe yemin ettiği için yıllarca hapis yatarak, kimileri başörtüsüyle Meclise girmeye cesaret ettiği için vatandaşlıktan çıkarılarak, kimileri başörtüsü eylemlerine katıldığı için aile boyu mahkumiyetler alarak bu sistemin mağduru oldu geçmişte. Okuduğu şiir sebebiyle hapse düşen ve siyasi hayatı bitirilmek istenen Cumhurbaşkanı Erdoğan bile feleğin bu çemberinden geçti. Kadınlar ise hukuk sistemiyle ayrı bir cedelleşme yaşadılar yıllar boyunca; hâlâ da sürüyor bu mücadele. Medeni kanundaki kadın-erkek eşitliğine aykırı maddelerin ayıklanmasından tutun da, boşanmadan sonraki mal kaçırmaların engellenmesi, taciz ve tecavüz gibi suçların yeniden tarif edilmesi, töre ve namus cinayetlerinde verilen iyi hal ve tahrik indirimlerinin kaldırılması, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve caydırıcı bir şekilde cezalandırılması meselesine ve hattâ soyadı kullanımına kadar pek çok konu, feminist örgütlerin ısrarlı mücadeleleriyle kadınlar lehine sonuçlanmış bulunuyor.
Bu çalışmalarda bilfiil yer almış biri olarak, AK Partili hükümetlerin ilk zamanlarındaki o reform günlerine olan özlemim, o günlerdeki iyimserliğe olan hasretim giderek büyüyor bu günlerde. Bu yüzden, tıpkı o günlerdeki gibi farklı kesimlerden, farklı görüşlerden insanların bir araya gelerek birbirlerini anlama, dinleme, ortak noktalarda buluşmak suretiyle bir vicdan hareketi oluşturma çabalarını büyük bir saygıyla karşılıyorum ve destek veriyorum. Bu oluşumlardan biri olan Adalet Zemini, uzun süren yapılanma çalışmalarını tamamladı ve 15 Ekim’de Galatasaray Lisesi’nin önünde bir basın açıklaması yaparak taleplerini kamuoyuna duyurdu (https://youtu.be/CsObeJNEOdw). Ümit Aktaş’ın Adalet Zemini oluşumu hakkında kısaca bilgi verdiği bir giriş konuşmasından sonra, Ferhat Kentel hazırlanan bildiriyi okudu. Bildiride öne çıkan talepler şöyle sıralanmıştı:
· 15 Temmuz’da halk sokağa çıkarak darbeyi engelledi; 15 Temmuz Türkiye demokrasisi için bir milattır. Darbe girişimine karışan kişiler ve suç ortakları en kısa zamanda yargı önüne çıkarılmalıdır.
· Yargılama sürecinde masumiyet karinesi, adil yargılanma ve savunma hakkı ihlallerinden; işkence ve kötü muamele gibi darbe soruşturmasının haklılığına ve meşruiyetine gölge düşürecek adımlardan uzak durulmalıdır.
· Soruşturmaların alanı maksadı aşan bir biçimde genişletilmemeli, soruşturmalar muhalif kesimleri cezalandırmanın ve muhalif basın-yayın organlarını susturmanın bir yolu haline getirilmemelidir. Gazete ve radyo kapatma veya farklı kesimlerden aydınları tutuklama gibi uygulamalar, darbenin engellenmesi sonrası oluşan olumlu havayı giderek yok etmektedir. Bu olumsuz kanaatin kamuoyunda her geçen gün yaygınlık kazandığı unutulmamalıdır.
· 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan ve kutuplaşmaları azaltarak uzlaşmaları çoğaltan “Yeni Türkiye” ikliminin kalıcı ve istikrarlı olması için, mutlaka sivil ve demokratik bir anayasa yapılması gerekir. Bu yeni anayasada, başta Kürtlerin hakları olmak üzere dinî özgürlükler, Alevilerin hakları, askeri vesayet sorunu, işçi hakları, kadın hakları, engelli hakları, kent ve çevre hakları, bireysel özgürlükler gibi geçmişten gelen kutuplaşmalara dair köklü çözüm önerileri olmalıdır.
· Darbeler geleneğinin sona erdirilebilmesi ve askeri vesayetin ortadan kaldırılması için askeri sistem yeniden yapılandırılmalı, askerlerin siyasi karar mekanizmalarındaki etkisi azaltılmalı, askerlerin ayrıcalıkları ve askeri yargı sistemi kaldırılmalı, Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı, ordunun bütçesi ve harcamaları şeffaflaştırılmalıdır.
· Türkiye yıllardır dış politikasında savaşçı tutumlardan uzak durmuştu. Ama şimdi Suriye’de savaşçı bir dış politika stratejisine yönelmiştir. Türkiye, daha henüz imkân varken, bir an önce Suriye’den askerlerini çekmeli ve gerek dış gerekse iç politikasında barışçı yöntemlere dönüş yapmalıdır.
Bu taleplerden sonra, bildirinin imzacılarından Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun “barış temalı” bir paylaşımı sebebiyle önce sosyal medyada linç kampanyasına maruz kaldığı, daha sonra da Kocaeli Valiliği tarafından açığa alındığı bilgisi verilerek, yaşamını insan hakları ihlallerinin önlemesine adamış Gergerlioğlu’na yönelik bu tavırların kınandığı belirtildi. Adalet Zemini oluşumu hakkında daha fazla bilgi almak isteyenlerwww.adaletzemini.org sayfasını ziyaret edebilirler.
Ben de bu vesileyle, çeşitli platformlarda, toplantılarda birlikte bulunduğum ve her dönem üşenmeden, korkmadan, yılmadan her kesimden insan için hak savunuculuğu yaptığına şahit olduğum Mazlum-der eski yöneticisi Ömer Faruk Gergerlioğlu’na yapılanları şiddetle kınıyorum. At izinin it izine karıştığını düşünenler, bir de bu gibi kararlara bakarlarsa herhalde çok iyi ederler.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2021
28.03.2021
12.12.2020
23.11.2020
2.01.2020
13.10.2020
29.09.2020
21.09.2020
13.09.2020
5.09.2020