Hidayet Şefkatli TUKSAL
Gene bir sürü ocağa ateş düştü…
Biz dışarıdan ne kadar üzülürsek üzülelim, hiç birimiz o ateşin yakıcılığını, o ateşle yananlar kadar bilemeyiz.
Allah sabırlar versin diyorum.
Fidan gibi evlat kaybetmek, hiç de kolay bir şey değil…
Ya o gencecik kadınlar, şehit polis eşleri…
Hayatlarının baharında yaşadıkları bu kayıpla nasıl başa çıkabilecekler, söyleyebilir misiniz?
Daha ölüm diye bir şeyin ne olduğunu bilemeyecek, anlamlandıramayacak kadar küçücük o çocuklar…
Nasıl alışacaklar babalarının yokluğuna, artık eve gelmeyeceğine, onları bir daha sevip okşayamayacağına…
Hiç kolay değil!
Hiç kolay değil gerçekten!
O yüzden sayın bakanın, şehit polislerin arkadaşlarına “Siz de şehit olun, biz de şehit olalım inşallah!” temennisini hiç yerinde bulmuyorum.
O gencecik çocuklar, bizim ve sizin gibileri korumak için şehit oluyorlar sayın bakan… Biz yaşayalım diye onlar canlarını veriyorlar…
Ama bu hiç de adil bir şey değil!
Biz yaşını başını almışların, onların en az iki misli kadar gün görüp yaşamışların rahatı için, güvenliği için, birkaç gün sonra bunları unutup hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam edebilmeleri için giriyorlar kara toprağa…
Evet, bu hiç de adil bir şey değil!
Siz, bir korumalar ordusuyla geziyorsunuz ölmemek için… Hattâ gerekirse sizi korumak için şehit olsunlar diye bulunuyorlar yanınızda…
Böyleyken, “siz de şehit olun, biz de şehit olalım inşallah!” demek hiç de hakkaniyetli değil!
Bırakın şahsı âlîlerinizi, hiç birinizin çocuklarına da nasîp olmuyor bu büyük mertebe! Neden acaba?
Onlar okullarına gidiyorlar, onlar kariyerlerine yatırım yapıyorlar, onlar hayatlarına devam ediyorlar...
Hiç birisi polis olmuyor, asker olmuyor, ateş hattına sürülmüyor…
Siz onların “yaşaması” için elinizden geleni yaparken, başkalarının çocuklarına “şehit olun!” demek hiç de adaletli değil!
Ne oldu “analar ağlamasın!”a? Ne oldu “baldıran zehiri içme”lere? Ne oldu “milli birlik ve kardeşlik” projelerine?
“Onlar bozdu!” diyeceksiniz…
Bozma ihtimalleri hep vardı zaten; sürecin doğasında var bu; şahinler hiçbir zaman barış istemiyor, gencecik çocukların toprağa düşmesi, anaların ağlaması onların umurunda değil…
Peki, siz, anaların gözyaşını dindirme sözü verenler; siz, bu süreç bozulmasın diye ne yaptınız?
Her şey gizli kapaklı; anlatın da bilelim madem, siz barışı getirmek için ne yaptınız?
Biz bu filmi gördük, bu filmi yaşadık ve çok acılar çektik yıllarca… Bu yüzden sizin barış vaadinize dört elle sarıldık. Çocuklarımız birbirinden nefret etmesin, birbirini öldürmesin;ellerine silah yerine kalem alsınlar, defter alsınlar istedik…
Nefretin ve ölümün düşmanlıktan başka bir şey getirmeyeceğini, düşmanlığın da daha fazla ölüm, daha fazla nefret doğuracağını biliyoruz.
O gösterişli, debdebeli törenlerin hiç biri; atılan ateşli nutukların hiç biri, bu yaranın merhemi, bu derdin çaresi değil!
Gidenleri geri getiremezsiniz!
Onların bıraktığı o büyük boşluğu dolduramazsınız!
Anaların bağrındaki ateşi söndüremezsiniz!
Bu yüzden, daha fazla kahramanlık, daha fazla şehit değil, barış istiyoruz.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2021
28.03.2021
12.12.2020
23.11.2020
2.01.2020
13.10.2020
29.09.2020
21.09.2020
13.09.2020
5.09.2020