Mehmet TIRAŞ
Biz toplum olarak gerçekten farklıyız ne fark ama; demokrasi anlayışımız, futbola bakışımız ve trafikte araba kullanmamızın benzerlikleri birbirini tamamlamıyor mu?Yaşadığımız gündem de bunu teyit etmiyor mu?
Uluslararası toplulukların ve kurumların örgütlerin belirlediği kuralların altına imza atıyoruz;sonra da yol ve yöntemlerini kendimize göre de uyarlamaya kalkıyoruz..Bunu da değerlerimiz diye bir hikayemiz var bizim geleneğimiz-kültürümüz farklı diyerek suçun cezasını da, hukuka göre değil de,çoğunluğun hoşuna gidecek şekilde karar çıkartıyoruz.
Pazar günü oynanan Beşiktaş-Galatasaray futbol maçının bitimine üç dakika kala çıkan olayların sonucunu televizyonlardan seyretmeyen kalmamıştır.Ev sahibi takımlarımız bir türlü kendi sahasında alacağı mağlubiyeti kabullenmiyor,yenemezsek de en azından berabere kalacağız eğer mağlup olursa veya beraberlikle şampiyonluğu kaçırırsa işte orda kıyamet kopuyor; özellikle de bu üç büyük denilen birde buna eklenen Trabzon sporun maçlarında bilinen manzaraları son yirmi yıldır yaşıyoruz..
Futbolun üç neticeli bir oyun olduğunu ve kurallarını bir türlü kendi ligimizde kabullenmiyoruz ama uluslararası yapılan müsabakalarda ise kendi sahamızda takımlarımız yabancı takımlara 5 sıfır veya 6 sıfır yeniliyor ;sahaya bir seyircinin inmesi şöyle dursun,sahaya gazoz kapağı bile atmıyor seyirciler!.
Bu neden yabancılarla oynadığımız müsabakalarda olmuyor da, kendi ligimizde aramızda yapılan maçlarda oluyor hiç sorguladık mı?UEFA’nın ve uluslar arası spor kurumlarının cezası caydırıcı ve men edici olduğunda;Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için ölümleri göze alıyoruz ama hiçbir kulübümüz KKTC’de kamp bile yapamıyor;yaptığı anda yarışmalardan UEFA ve FİFA men ediyor.
Futbol da bunu yapıyoruz da siyasette yapmıyor muyuz;seçimle iktidara gelen bir partinin demokrasi gereği seçimle gitmesi gerekirken asker darbelerle yönetim değişikliği yapmıyor muyuz?
Ya seçimle gelen iktidarın muhalefetin demokratik haklarını kullanmasını da darbeci,diye suçlayan da biziz.Demokrasinin kuvvetler ayrılığını önümüzde engel görüp sandıktan birinci çıkan partinin her şeyi yapmaya muktedir olduğunu savunan,temel hak ve özgürlükleri çoğunluk üzerinden okuyan,kendine muhalif tahammül etmeyen,inancına göre toplumun her kesimine ayar çeken fiilen bir siyaseti yaşamıyor muyuz?
Tekrar Futbola dönersek UEFA’nın belirlediği kurallarda tesisleri düzenliyoruz ama iş oyunun kurallarını uygulamaya geldi mi,kendi içimize dönük oynadığımız müsabakalara bir göz atın hiçbir sportmenliğe ve UEFA’nın kurallarına uygun değil.
Şike davası gibi bir Futbolda suç sürecini yaşadık; şike den yargılanan kulübün başkanı olan adamı futbol federasyonunun başkanlığına getirdik.
Şike davasından yargılananlar ve ceza alanlar kulüplerini bağlamaz diyen UEFA başkanına itirazda bulunan bir Başbakana sahibiz;neymiş efendim UEFA kulüp başkanlarını cezalandırmalı ama kulüplere ceza vermemeliymiş.Peki bu şike yapan kulüp yöneticileri kulübü için şike yapmadılar mı?
Sadece futbol mu var spor karnemizdeki kırıklardan biri de; dopingde yaşadıklarımız, uluslararası olimpiyat oyunları başta olmak üzere madalya alan tüm sporcularımızın madalyaları birer birer geri alındı ;bunu hiç sorgulayan çıktı mı?
Ama 2020 olimpiyatlarının bize verilmemesi üzerine şike ve dopingi görmeyenlerin kahramanlıklarına ne demeli?
Demokrasi anlayışımızla, derbi maçlarında taraftarlarımızın futbola bakışı birbirini tamamlarken,buna bir de trafikte araba kullanmamızı eklemeliyiz.
Türkiye’de futbol terörü t ve trafik terörü gündeme gelince bir hararetli tartışmalar başlar; bütün televizyon kanalları futbol terörüne kilitlenir ama bir arpa boyu yol alınamaz hep başladığımız yere geri döneriz.
Dönmeye de devam edeceğiz çünkü bizim siyasal ve sosyal kültürümüzde gerçekle yüzleşmek diye bir şey yoktur ve toplumun her kesimi bir tarafa; bireyler olarak ta böyleyiz istisnalar kaideleri bozmuyor, bir kaçımızın objektif olması bir şey değiştirmiyor.
Hepimizin bir yasağı,bir hırsızı ,bir darbecisi ve bir teröristi var onun için de; AB’den uzaklaştık kendimize göre bir demokrasi istiyoruz ;uluslararası yarışmalardan da zevk almıyoruz çünkü olay çıkartamıyoruz,hakeme küfür edemiyor mazeret üretemiyoruz,üretsek de kimse dinlemiyor kendimiz çalıp kendimiz söylüyoruz.
Tuhaf bir toplumuz sosyolojik derin analizlere gerek yok; trafikte araba kullananlara,futbol maçı seyredenler arasında geçen kavgalara ve siyaseten veya her hangi bir konuda aramızda geçen tartışmalara bir baktığımızda, kime baksak birbirimizi görüyoruz…TBMM olan kavgalarda bunu doğrulamıyor mu?Bir milletvekili Meclisteki kavgaları çok dürüstçe şöyle yorumlamıştı;biz toplumun aynasıyız bizim yaptıklarımızı toplum onaylıyor demişti.
Bir tuhaflık var bizde; ip mi kısa yoksa kuyumu derin misali.
Kuyunun derinliğini tartışırız da kuyuya saldığımız kovanın ipini uzatmayı bir türlü akıl edemeyiz.
Demokrasinin içselleştirilmesi için ivedi olarak AB standartlarında eğitim ve hukuk düzeni kaçınılmaz olarak her alanda karşımıza çıkıyor;bunu ekonominden sorumlu devlet bakanı Ali Babacan da söylüyor ..Ama bizim Başbakanımız için her şeyin reçetesi dinde;dindar nesil yetiştireceğiz neslimiz bozdular demiyor mu?.Dindar nesil maçlarda olay çıkartmaz mı?
Beşiktaş-Galatasaray maçında çıkan olaylar üzerine bir iddia dolaşıyor internette;Beşiktaş-Galatasaray maçının olaylarını tetikleyen,Beşiktaş’ın meşhur çarşı gurubuna karşı alternatif Beşiktaş seyircisi içinde bir grubun çıkarttığı; bu grubun adının da “1453 kartallar grubu “olduğu iddia ediliyor ve Tayyip Erdoğan grubu diyerek kendilerini tanımlıyorlarmış,bir bu eksikti.
1453 kartallar grubu,kendilerini tanıtmak için ve Gezi olaylarına taraf olan Çarşı gurubunun, tribünlerde ve taraftar grubu içinde alternatifi olmak istediklerini söylüyorlarmış.
Felsefenin kafa karışıklığı yaptığını savunan bir eğitim anlayışının tezahürü olmasın sporda yaşadıklarımız?
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025