Mehmet TIRAŞ
Eğer Erdoğan ve ekibi dış politikada dostlarını çoğaltıp,düşmanlarını azaltan politikasını;ülke içerisine özgürlük ve barış olarak yansıtamaz, demokratikleşmeye yönelmez ise dışarıda inandırıcılığı olmaz.
Dışarıda barışçıl politikaları seçeceksiniz içeride ise savaşı; böyle bir tezadı demokrasiden yana olan güçler kabullenmez.
Erdoğan ve Davutoğlu ekibi Stratejik derinlik diye adını da komşularıyla sıfır sorunsuz bir ülke yaratacağım politikasıyla yola çıktılar.Bu kulağa hoş gelen söz ilerleyen süreçte bize kan,göz yaşı,mülteci akını ve en kötüsü savaş olarak döndü.
Komşularla ilişkileri sorunsuz hale getirmek şöyle dursun selamımızı ne alan, ne de selam veren komşu kaldı.
Dış dünyadan izole edilmenin adını da ‘değerli yalnızlık’ koydular.
Burnumuzu bütün komşularımızın içişlerine soktuk.Sanki evimizin içi toz pembe bir İzlanda’yız.
(İzlanda deyince kısa hatırlatma yapalım küçük bir ada ülkesi, bu ülkenin nüfusu 320 bin ordusu yok, polis var ama polisinde silahı yok. Onun için İzlanda örneğini verdik.)
Hatta Suriye’nin içişleri bizim içişlerimizdir eski toprağımız gibi saçmalayarak,aklın almayacağı yeryüzünün kabul etmeyeceği sözler sarf ettik,kimse bizim gücümüz test etmeye kalmasın diye de naralar attık.
Uçağımızı Erbil havaalanına inmesine Bağdat yönetimi izin vermedi,uçak hava da kaldı ve Kayseri havaalanına indi.
Dışişleri bakanımız Bağdat’ta tutuklanmaktan Barzani ve Talabani’nin devreye girmesiyle bu skandal önlendi.
Esad’a altı ay ömür biçtik emevi camisinde çay içip namaz kılıp Türkiye’ye dönecektik.Bunu söyleyen Başbakana yol arkadaşı darbe yaptı siyasetten uzaklaştırdı, şimdi kendisi de Esat kardeşiyle anlaşmanın yollarını arıyor.
Suriye ile 920 kilo metre kara sınırımızın yanlış politikalar sonucu ancak 80 kilometresine hakim olabiliyoruz,bunu da kaybetmek üzereyiz.
Irak ile 350 kilometre kara sınırımız var ama Irak ile hiçbir komşuluk ilişkimiz yok gibi bir durumda.İran ile ilişkimiz ise limoni.
İsrail,Suriye,Mısır gibi Orta doğunun anahtar ülkeleriyle diplomasiyi kestik hamaset konuşmalar yaparak şov yaptık.Şimdi ‘U’ dönüşü yapıyoruz.
Rusya uçağının düşürülmesi ise başlı başına bir püsküllü bela oldu ülkeye; Turizm, yaş sebze ve meyve ihracatımız durma noktasına geldi, 20 milyar dolar Turizm gelirimizi 12 milyar dolar kaybına dönüştü ve dibe vurdu bu sektörde iş yapanlar son yirmi yılın krizini yaşıyorlar.
Rusya’ya yalvarır duruma geldik neredeyse Erdoğan Putin’e öldürülen pilotun Sarayda gıyabi namazının kılma sözünü verecek.
Bunlar yetmezmiş gibi deli dumrul siyasetine soyunduk; içerideki sorunlarımızı çözmedikçe siyaseten tıkandık.. Havadan nem kaparcasına her beceriksizliğimizi üst akıl diye ABD’yi suçladık,komplo teorilerine inandık, bize samimi davranmıyorlar diye de AB üyelerine etmediğimiz hakaret ve iftira kalmadı.
Erdoğan çıktığı her televizyon programında AB üyesi ülkelerden isim vererek Almanya ve Fransa başta olmak üzere bu ülkelerin PKK’ya destek verdiğini, elinde bir kanıt olmamasına rağmen suçlamalarda bulundu ama zaman içerisinde kendisinin PKK ile görüşmeleri bu iddialarını çürüttü..
Terör örgütü dediği PKK’ile tam dokuz yıl süren görüşmeleri Oslo’da başlayıp çözüm süreci ile devam edip Dolmabahçe bildirisiyle sonlandırdı.
Erdoğan’ın Ortadoğu politikası ve dış politikadaki vizyonsuzluğu duvara toslamasıyla; içeride oylarını yükselttiği için,şiddeti artırarak din,ırk ve mezhep pazarını açıp, Kürt il ve ilçelerine başlattığı savaşla çıtasını daha da yukarı çekti.
Şimdi sil baştan yeni bir dış politikaya başladılar İsrail ile ikili anlaşma,Rusya’dan özür dilenen mektubun ardından; Mısır ve Suriye’ye uzanan iyi komşuluk ve dış politikada yeni bir yol haritası çıkartacaklarının işaretlerini veriyorlar.
Esad’a altı ay ömür biçen Davutoğlu kendine yapılan parti içi bir darbeyle siyasal ömrünü bitirirken..Erdoğan’ın ben Mısır’da darbeyle iş başına gelen General Sisi ile aynı masada yemek yemem diyerek, BMÖ düzenlediği yemeği boykot etmesinden sonra ne yüzle Mısır ile bir araya gelecek çok merak ediyoruz.
Kendini içte ve dışarıda alev çemberinin içine çeken iç barışımızı tehdit eden Kürt sorununa Erdoğan nasıl çözüm getirecek,devirdiği çözüm masasına nasıl dönecek?
Kürt sorunu yok Kürt kardeşlerimin sorunu var deyip 500 bin Kürtün yaşadığı,on bin orduyla operasyon yapıp tankla topla evlerini başına yıkan,katliam yapan,Kürtleri zorunlu göçe zorlayan bir savaş halini nasıl bir barış ortamına dönüştürecek?
Dış politikadaki makas değişikliği ile savaştan barışa dönerken içeride sürdürdüğünüz şiddet politikası nasıl örtüşür?
Ya içerideki başkanlık modeli diye sunduğunuz,otoriterleşmeyi aşan hatta İslami bir faşizme doğru çıkarttığınız yasaları ne yapacaksınız?Basın özgürlüğünü yok sayan,kendine muhalif olan her kesimi yaftalamanız dış dünyaya ne kadar inandırıcı gelir.
Dış politikada yola çıkarttığınız tren;ara istasyonlarda durmadan son iki durağı Şam ve Kahire’ye yol alması için; Ankara’nın demokratikleşmeyi önüne koymadan dışarıda hiçbir istasyonda sıcak karşılanmayacak,hatta yol alamayacak saatlerce uğradığı istasyonlarda bekletilecek ve sürekli rötar yapacak bu tren.
Erdoğan’ın inandırıcı olması için özür sıralamasını bir sıraya koymalı; başta da IŞİD ile iş tuttuğu konusunda çok ciddi iddialar var içeride ve dışarıda.. Hatta Erdoğan’ın IŞİD ile bir dönem balayı yaşadığının belgelerini ortaya koyuyorlar..
IŞİD’in İstanbul Hava Limanına yaptığı bombalı saldırı soncu 44 kişinin ölümü üzerine, TBMM’de üç muhalefet partisinin Hava Limanındaki terör olayının araştırılması konusunda ortak komisyon kurulması önerisini, AKP’liler Erdoğan’ın talimatıyla reddetmeleri IŞİD için söylenen iddiaları da doğrular nitelikte.
Dış politikada yeni bir diyalog ve barışçı bir yolu seçmek çok önemli ..
Daha önemlisi ise iç barışı sağlayacak kalıcı olması, çatışmaların sonlandırılması için;çoğulcu,katılımcı ve çağdaş bir demokrasiyi hayata geçirmeden hiç bir alanda, bu, dış politika için de geçerli,yol alamazsınız.
Dış politikada barışçı politikalarınızdaki değişikliğiniz iç politikanızla örtüşmeli, yoksa inandırıcı olamazsınız.
Not:Tüm okurlarımın Ramazan Bayramını kutlar hayırlara vesile olmasını dilerim sevgilerimle.MT.
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025