Mümtazer TÜRKÖNE
Başbakan ya çok fazla Hollywood yapımı casusluk filmi izlemiş ve orada anlatılanları gerçek zannediyor; ya da “toplum nasıl olsa o filmlerin etkisinde kalmıştır” varsayımı üzerinden bir algı operasyonu yürütüyor.
Mesele MİT değil; zira bir ülkenin gizli haberalma teşkilatının bu kadar gündemde yer işgal etmesi o teşkilatın varlık sebebine aykırı. Cenevre görüşmeleri öncesinde yakalanan TIR’lar, Türkiye’nin kendi evinde operasyon yemesi demek. Yapılan işin doğruluğu-yanlışlığı ayrı bir tartışma konusu; ama ortaya çıkan tablo doğrudan haberalma teşkilatınız için tam bir fiyasko örneği. Sebep ortada: Devleti bir arada tutan çivi çıkmış, yani hukuk her alanda ortadan kalkmış. Hukuk sadece bir adalet sorunu değil; devletin düzen içinde işlemesi, herkesin mutabık olduğu hukuk kurallarına uyulmasına bağlı.
Başbakan durumu yanlış değerlendiriyor. 2937 sayılı MİT Kanunu’nun 26. maddesinde o TIR’ların aranmasını engelleyecek hiçbir ibare yok: “MİT mensuplarının görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan ötürü haklarında cezai takibat yapılması Başbakan’ın iznine bağlıdır.” Savcının cezaî takibattan önce, tespit yapması ve ona göre MİT mensupları için Başbakan’a müracaat etmesi lâzım. MİT’in böyle bir görevi yok. Üstelik savcı, kendisine ihbar geldikten sonra o kamyonları durdurup aramadığı zaman suç işlemiş olur. Kanun düzeni zaten bu tür iş kazalarını önlemek içindir. Ordu bile, bir yerden bir yere silah veya mühimmat taşırken yol güzergâhındaki mülkî amirliklere haber verir.
Ancak Başbakan’ın kısa cümlesinde, kanunda hiçbir şekilde yer almayan çok önemli bir “aykırılık” mevcut. “Savcı, benim iznim, Adalet Bakanlığı’nın haberi olmadan böyle bir müdahalenin içine giremez.” Sormamız lâzım: Başbakan’ın iznini anladık, peki “Adalet Bakanlığı şartı” nereden çıktı? Kanunun hiçbir yerinde Adalet Bakanlığı’nın ne adı ne de sanı geçiyor.
İstihbarat, haber, muhbir, muhabir, muhabere hepsi aynı işe dairdir. Batılılar bu işe ince bir beyin faaliyeti olarak “intelligence” ismini koyarlar. İstihbarat örgütleri operasyon yapmaz; Hollywood filmlerinin aksine, istihbarat örgütleri sadece operasyonel kurumlara istihbarat desteği sağlar. Obama, Merkel’in dinlenmesi skandalına dair geçtiğimiz günlerde “devletlerin niyetlerini bilmemiz lâzım” diyerek, CIA’nın bağlı olduğu bizdeki MGK’nın muadili olan devlet kurumuna sahip çıktı. Meşhur MİT’imizin faaliyetlerini düzenleyen 2937 sayılı kanunun 4. maddesinde tek tek bu haberalma görevleri düzenleniyor ve amacı dışına çıkmasını engellemek için sonu şu hükümle bağlıyor: “MİT’e bu görevler dışında görev verilemez ve bu teşkilat Devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez.”
Peki, açıkça haberalma görevi dışına çıkan TIR trafiğindeki “tanımlanmamış nesneleri nakil” işini, yani “operasyon” görevini nasıl açıklayacağız? Bu açıklamaya Başbakan’ın Adalet Bakanı’nı da mevzuya dahil eden vurgusunu eklediğimiz zaman mesele biraz anlaşılıyor. Geçtiğimiz yıl, haziran ayında gazetelere yansıyan MİT kanun taslağı hem “operasyon” yetkisini hem de Adalet Bakanı’nı, iç ve dış tehdit üzerinden konuya dahil ediyor. Görevlerin sıralandığı 4. maddeye eklenmesi tasarlanan iki fıkra şöyle: “İç tehdit odaklarına karşı her türlü istihbari ve operasyonel faaliyetlerde bulunmak” ve “dış tehdit unsurlarının imkân ve kabiliyetleri hakkında istihbari faaliyetler yürütmek ve gereğinde başbakanın onayı ile yurtdışında her türlü operasyonel faaliyetlerde bulunmak.” Adalet Bakanlığı da kanun tasarısında, MİT mensuplarının yargılanması için özel mahkeme kurdurma görevi ile, meşhur 26. maddeye ilave yapılarak yer alıyor. Demek ki Başbakan mer’î kanuna göre değil, bu tasarıya göre amel ediyor ve muhakeme yürütüyor. Bu arada devletin çivisi, yani hukuk, yerinden çıkmış oluyor. Tasarı Başbakan’ın emrinde bir “İstihbarat devleti”ni amaçlıyor; ama MİT’in bu göreve hazır olmadığı anlaşılıyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Dört Tarz-ı Siyaset
31.07.2025 - Murat Çalık’tan halkın payına düşenler
21.07.2025 - Kim bu Ümmet?
19.07.2025 - Türkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları
16.07.2025 - Tanrı Janus’un Çözüm Süreci
10.07.2025 - Bahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu
4.07.2025 - CHP’nin sırtındaki demokrasi yükü
1.07.2025 - Dış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda?
24.06.2025 - Siyaset, hangi durumda mutlak butlanla batıl olur?
21.06.2025 - Sırada Türkiye mi var?
17.06.2025
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Murat
Gelek spas BI REZ Miroglu! (başarılarının devamını dilerim Miroğlu)