Mümtazer TÜRKÖNE
Öyleyse ne? Mesele bu fetvalarda vücut bulan iktidar hesaplarının egemen olduğu, müraî ve ben-merkezli siyaset dünyası.
Bu kazan zaten kaynıyor; Hoca sadece altındaki ateşe odun taşıyor. Bize düşen, bu dünya ile hesaplaşmak ve bu kazanın içinde can çekişen hak ve adaletin peşine düşmek. Yoksa ortada ortak ölçülerimiz kalmayacak. Tıpkı Hoca’nın dünkü köşesinde “itham ispat değildir” hükmü ile, bir türlü yürümeyen yolsuzluk soruşturmalarından iktidarı aklarken, devletin kahredici gücü ile masum insanlara aylardır olmadık iftiralarda bulunan Başbakan’a aynı ölçüyü uygulamayı aklının köşesinden bile geçirmemesi gibi. Hayrettin Hoca için İslâm, ayağı sürçüp topallamaya başladığı an iktidara uzatılacak bir koltuk değneğinden ibaret. Ya mazlumların ahı?
Muhakeme, gündelik telaş içinde başını kaldıracak vakti olmayan siyasetçinin anlayabileceği kadar basit. İslâm, hayatın her alanını, bu arada siyaseti de kapsayan bir teoriye sahip. Bu teorinin özü, niyeti İslâm olan emir sahibine itaat etmekten ibaret. Emir sahibi ise, bir türlü tükenmeyen “zaruret hali” yüzünden bu teoride yer alan kurallarla bağlı değil. Sonuçta ayakta kalan, bir dinden çok her şeyin ve her aracın mübah olduğu sığ bir Makyevelizm. Buyrun, Hoca’nın cümleleri ile takip edin!
“İçinde bulunduğumuz şartlar adım adım İslâm’a giderken bir aracın kullanılmasını zarurî kılarsa, o aracı kullanırız.” Hoca araç diye siyasî partiyi, demokrasiyi kastettiğini söyledikten sonra ekliyor: “Eğer o araç, bizi amacımıza doğru götürüyorsa, kapıların arka arkaya açılmasını sağlıyorsa, mecburiyete binaen onu kullanabiliriz.” Soracağınız “neden?” sorusunun cevabı olarak Hoca her kapıyı açan o sihirli kaideyi ekliyor: “Zaruret, o aracı meşrû kılar.” (“Demokrasi çoğulculuk laiklik ve İslâm”, Yeni Şafak, 25.5.2014) Bu araçların başında gelen “demokratik zihniyet” ise “beşerin Yaradan’a denkliği, üstünlüğü veya bağımsızlığı”na dayandığı için “İslâm’la bağdaşmaz” bir araç olarak tarif ediliyor. (“İslâm, demokrasi ve Medine Vesikası”, Yeni Şafak, 29.5.2014) Demek ki, demokrasi “İslâm’a giderken” kullanılacak bir araçtan ibaret. Ancak Machiavelli rolüne soyunan Hoca “amaca giden her araç mübahtır” kavline uyarken, İktidara muhalefet edenleri demokrasi sopası ile hizaya getirmeyi de ihmal etmiyor. Gezi’nin yıldönümündeki protestolara “demokrasi adına” karşı çıkıyor. (“Terör, anarşi ve demokrasi”, Yeni Şafak, 1.6.2014)
Tekrar vurgulamalıyım. Bu dil, retorik ve bu muhakeme tarzı, iktidar rekabetine İslamiyet’ten mesned arayanların ortak paydası. Adam Müslüman, her şeyiyle Müslüman, üstelik iktidar ellerinde. Yaptığı her şeyi haklı kılmak için, siyasetin gerçekleri ile İslâm’ın yüce değerleri arasına Hayrettin Karaman’ı Machiavelli olarak yerleştirmeniz yeterli. Söyledikleri tam da İktidar’ın duymak istediği türden sözler. Üstelik “Bu iktidara cephe almaya Allah ve Resulü’nün razı olacağını sanmıyorum” diye -tövbe haşa- Allah ve Resulü’ne vekâleten İktidar partisine destek olan ve güvenoyu veren bir fıkıh âlimi söylüyor bunları. Eskiden parti mi vardı? Demokrasilerde “parti müftüsü” makamı olmadan bu zorlu müşkülleri nasıl çözeceğiz?
Bu İslâmcı siyasî dili, ne kadar sığ ve mekanik olsa da küçümseyemeyiz. Çünkü bu dil gücünü, Şer’î dayanaklarının sağlamlığından değil işlevinden alıyor. Bu dil bir parti örgütünün iç iletişim dilini oluşturuyor. Ortaya bir “ululemr” çıkartıyor ve “biat” kurumu ile keskin bir hiyerarşinin tepesindeki otorite sayesinde işler hızlı ve verimli yürüyor. Başkaları buna “dikta” adını veriyorlarsa, ne gam! Kanun düzeni ayak bağı olmaktan çıkıyor. Sadece İktidar’ın yolsuzluklarının “neden yolsuzluk olmadığını” bu referans sistemini bilmeyenlere anlatmakta bazı sıkıntılar yaşanıyor. Halbuki öyle basit ki! “Zaruretler var; öyleyse her şey mubah”. Kim diyor? Koskoca Hayrettin Karaman bütün ilmî otoritesini “zaruretlerin her icraatını mubah kıldığı hükümet”in önüne, üzerinde yürüyeceği bir halı gibi serip, harcamıyor mu?
Keşke harcanan sadece bir âlimin izzeti olsa.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025