Mümtazer TÜRKÖNE
Dr. Emir Kaya’nın belli ki zehir gibi bir kafası var. Pazar günü Sabah’ın manşetini işgal edene kadar bu yetenekli genç akademisyenin adını hiç duymamıştım. Yakın zamana kadar Anayasa Mahkemesi raportörü olarak görev yapmış. Üç ay kadar önce, Başkan Haşim Kılıç’ı hedef alan zehir zemberek bir açıklama ile görevinden ayrılmış.
Anlaşıldığı kadarıyla kendisini çok önemsiyor ve AYM Başkanı ile kişisel sorunlarını dile getirmek istiyor. Yaptığı açıklamanın metni, erken olgunlaşmış güçlü bir egoyu haber veriyor; yine de meramını düzgün bir şekilde aktaracak bir donanımı ve muhakemesi var. Kurum disiplini ve hiyerarşisi ile arasının pek iyi olmadığı, Mahkeme Başkanı’na ağır ithamlarda bulunurken bir akranı hakkında dedikodu üslubuyla yetinmesinden belli. Haşim Kılıç bütün kusurların müsebbibi ve mahkemede bir tekel oluşturmuş. İncinmiş bir egoyu konuşturan çok kişisel bir üslup var karşınızda. Bu lâflar Kılıç için: “Dikey, ayrıcalıklı ve ayrışmacı hatlarda düşünürken onur ve hukuk temelinde davranmak imkânsızdır.” Üzerinde çok emek harcandığı, özenle seçilmiş kelimelerden oluşan, suç unsuru taşımayan bu etkileyici metinden sadece bir “kişisel husumet” sonucu çıkartabilirsiniz. Çok fazla kişisel. Zannediyorsunuz ki, Mahkeme Başkanı ile aynı statüde yer alan biri, ego patlamaları eşliğinde eşit düzeydeki meslektaşını eleştiriyor. Bir hamlık, bir müptedilik hakim kullandığı dile. Haberin altında bu genç akademisyenin kısa biyografisi var. Parlak bir kariyeri var; inşallah ilerde kendi alanında da gündem oluşturmayı başarır.
Bugün oluşturabildiği tek gündem “paralel yapı” üzerinden bu kişisel davasını sürdürmekten ibaret. Sabah Gazetesi’nin manşete çıkardığı üzere Anayasa Mahkemesi’nde “tek adama bağlı paralel bir yapılanma” mevcut, hatta -manşete yansıdığı üzere- “Paralel yapı AYM’nin omurgası”. İlginç olan üç ay önceki metinle, bugün söyledikleri arasındaki nitelik sıçraması. Dün ahbap-çavuş havasında Mahkeme Başkanı’na yönelik kişisel eleştiriler, bugün ise “paralel yapıya karşı mücadelede” herkesi Hükümet’i desteklemeye davet ön planda. Nitekim “paralel yapı”ya karşı savaşın amansız bir neferi olarak artık sözleri manşetlere taşınıyor.
Bize düşen ne? Anayasa Mahkemesi’nin “anayasal denetim” yerine “paralel denetim” yaptığına inanmak. Bir delilimiz var mı? İki seneye yakın AYM’de görev yapmış bir raportör böyle söylüyor, yetmez mi? Başka? Başka hiçbir şey yok; zaten o da bir delil sunmuyor.
Doğrusu bu parlak genç akademisyen için üzüldüm. Bütün akademik geleceğini, kişisel hesaplarla cadı avına alet olmuş ve jurnalcilik yapmış birinin gölgesi takip edecek. Yazık, artık emeğiyle bugün ulaştığı popülariteyi aşması imkânsız. Ne diyelim?
Genel tablo böyle. “Bölge trafikte iki tane paralelci polis var” türü ihbarlardan, Galatasaray Basketbol Takımı’nın final maçı için sahaya çıkmamasını “paralel”e yoran kulüp başkanlarına kadar, çok yaygın bir kullanım alanı ile karşı karşıyayız. O kadar çok örneği var ki, suçüstü yakalanan hırsız, kendini mahkum eden hakimi “paralel” diye suçlarken, HSYK’da rakiplerinizi sokacağınız torba niyetine “paralele karşı seçim kazanmak” neden mümkün olmasın? Devlet otoritesinin etki alanında iseniz, bütün kişisel meselelerinizi “paralel” ile çözebilirsiniz. Kaydınızı yapmayan okul müdürü, sizi bekleten doktor, durakta durmayan otobüs şoförü “paralel yapı”nın mensubu olabilir. Hiç tereddüt etmeyin mutlaka öyledir!
Bu koskoca “paralel yapı”yı ayakta tutan tek bir mesned var: “17 ve 25 Aralık’ta yolsuzluk soruşturmaları ile paralel yapı hükümetimize karşı darbe yapmıştır.” sözü. Bu sözü çekip çıkartsanız, veya sözü söyleyen makam “hayır yokmuş” dese, eski AYM raportörünün jurnalinin bir anlamı kalır mı? Tecavüzcü, polisi; rüşvetçi, hakimi; kifayetsiz öğretmen, başarılı meslektaşını “paralel” diye suçlayabilir mi? Bir adım daha ötesi, soruşturulamayan yolsuzluklar olmasaydı “paralel yapı” sözünü icat eden, hiç bu sözü söyler miydi?
Demek ki “paralel”in varlık sebebi herkes için aynı.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025