Mümtazer TÜRKÖNE
Sıkıntı şurada: Bu tür “paranoid şizofreni” vak’alarını, çevre faktörlerini kontrol altına alarak tedavi edemezsiniz. Meselâ diyelim ki, bütün yolsuzluk dosyalarını kapattınız, tek bir yolsuzluk haberinin bile gün yüzüne çıkmasına izin vermediniz, daha ileri gidelim “yolsuzluk” lafını bütün dillerdeki karşılıkları ile beraber lügatlerden sildiniz? Sonuç? “Paralel paranoya” sona erer mi?
Dün Sabah’ta yer alan (Bülent Korucu’nun tarif ettiği HPBT tarafından üretilen) bir “paralel” haberi, bu paranoyadan ekmek yiyen onca insan varken, durumun umutsuz olduğunu ispatlıyor. “Maliye sınavında paralel oyunu” haberi, özetle “paralel” yaftasının, paralelciler tarafından dile getirildiğini öne sürüyor. Bu yüzden birçok vergi müfettiş yardımcısı mağdur olmuş. Paranoya o kadar kuvvetli ki, haberi yazan “paralel” fişlemesine göre işlem yapıldığını itiraf ettiğinin farkında bile değil.
“Paranoid şizofreni” vakaları, bu dünyaya özel olarak gönderildiğine, fevkalbeşer yetenekleri olduğuna inanırlar. Liderlik iddiasını, gerçek dışı düşüncelerini başkalarına kabul ettirerek kanıtlamaya çalışırlar. Güç zehirlenmesinin yol açtığı bu türden vakalara hiyerarşinin sıkı işlediği mesleklerde çok sık rastlanır.
Afrika, Hizmet Hareketi’nin hayalleri gerçeğe dönüştürdüğü bir coğrafya. Anadolu’dan kalkıp giden öğretmenler, doktorlar, işadamları, mühendisler mucizelere imza atmışlar. Çok sık rastlanan bir tablo: Bir Afrika ülkesinde bir Türk okulunda veli toplantısı yapılması, o ülkenin bakanlar kurulunun toplanması anlamına geliyormuş. Bu iş sevda işi. Ancak karşılık beklemeden gönlünü bu işlere verenler bu yüksek başarıyı yakalarlar. Erdoğan çok geç kalmış. Türk okullarının ne kendini kanıtlamaya, ne de iftiraya cevap vermeye ihtiyaçları var. Eser, hem de eğitim gibi en hassas alanda ortada dururken müellifi hakkında kimse şüphe beslemez. Erdoğan’ın kendi itibarını “he he yav” cinsinden bir alaya konu etmesi, Türkiye adına üzücü.
Sarf ettiği cümlelerin üzerinde tek tek titizlikle durulmuş olması neticeyi değiştirmiyor. Misafir olduğu ülkeye hizmet götürmüş kendi vatandaşlarını “tehlikeli yapılanma”, “ajan” “tehdit” diye jurnalleyen bir politikacıyı kim ciddiye alır? “He he yav” muhabbeti, kendi aralarında “ayağına fena basmışlar herhalde”, “bu kadar öfke duyduğuna göre açığı büyük” muhabbetiyle devam eder. Yeryüzünde hiçbir yerde hiçbir kimse, kendisine hizmet getiren ve yıllardır yakından tanıdığı insanları, etrafına kin, öfke ve kıskançlık saçan bir politikacının laflarıyla tartmaya kalkmaz. Ülkesindeki açığını, dışarıya taşıdığı paranoyalarla kapatmaya kalkanı dünyada kimse ciddiye almaz. Sadece biz, Afrika’nın bir ucunda dışa vurulan bu kin ve öfkenin sebebini kavrayabiliriz. Cumhurbaşkanı Afrikalı liderlere değil, bize mesaj veriyor. Bir türlü üstünü örtemediği yolsuzluk soruşturmaları ve gündemini dışarıya taşıdığı “paralel paranoyası” ile kapatmaya çalışıyor. Demek ki delik hâlâ çok büyük. Önüne gelen bilgiler pek iç açıcı olmasa gerek.
Paranoya aklı ve muhakemeyi iptal eder. Sorun başka yerde içinden çıkılmaz hale geliyor. Erdoğan Afrika’da Ortaklık Zirvesi’nde kendi sivil vatandaşlarını ispiyonlarken, TBMM bir başka Afrika ülkesi olan Mali’ye asker göndermeye izni veren tezkereyi kabul ediyor. Erdoğan’ın Fransa Devlet Başkanı Hollande’a verdiği sözün eseri olan sembolik anlamı yüksek bir diplomatik teşebbüsle karşı karşıyayız. Ne Hükümet’in, ne de TSK’nın bu konuda bir hazırlığı olmadığı anlaşılıyor.
“Paralel paranoya”, iki bin odada, sessiz sedasız paralel bir devlet yapılanması inşa ediyor. Herkes Ak-Saray’ın sadece maliyetine takılıyor; hâlbuki o kadar odada devletin hangi işinin görüleceğini sormamız lazım. “Paranoid şizofreni”ye teslim olmuş paralel devlet yapısının yol açacağı tehlike o odalarda büyüyecek.
Gücün, yönetme hırsının, kin ve kıskançlığın egemen olduğu “paranoid şizofreni”nin gerçek dışı dünyasını akıl ölçüleriyle tartamazsınız. Tedavi de mümkün değilse? “Paralel paranoya”, siyasi analizcilerin değil, eski ismiyle asabiyecilerin uzmanlık alanında tartışılmalı. Sakın “Bu kadar saçmalık olur mu?” demeyin. Daha fazlası bile mümkün. Tedavi şart.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Dört Tarz-ı Siyaset
31.07.2025 - Murat Çalık’tan halkın payına düşenler
21.07.2025 - Kim bu Ümmet?
19.07.2025 - Türkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları
16.07.2025 - Tanrı Janus’un Çözüm Süreci
10.07.2025 - Bahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu
4.07.2025 - CHP’nin sırtındaki demokrasi yükü
1.07.2025 - Dış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda?
24.06.2025 - Siyaset, hangi durumda mutlak butlanla batıl olur?
21.06.2025 - Sırada Türkiye mi var?
17.06.2025
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Selami Gürel
Yüz bine yakın sığınmacı arasında elbette direnişçiler olacak Haydar. Esad gibi bir diktatöre direnmek, ona karşı her yerde örgütlenmek haktır, meşrudur. Diktatörlüklere direnmek suçsa, BİZLER YILLARCA 12 EYLÜLÜ PROTESTO EDİP, ÖRGÜTLENİRKEN ALMANYADA SUÇMU İŞLİYORDUK. Bence hayır. Orada solcular bizi destekliyordu. Bizim solcular diktatörü destekliyor. Peki sence Suriyedeki direnişçilere bu öfke niye? Solcu değil müslüman olmaları mı? Müslümanlar kendi diktatörlerine direnemez mi?
ertuğ koruyan
Sevgili dostum Selami Gürel, Yazına tamamen katılıyorum ve bu duyarlı ve doğru yazın için seni içtenlikle kutluyorum. Bu arada belirtmeden geçmiyeyim dedim izninle: Yeni kitabını okuduğumu sana bildirmeyi unuttuğum için üzgünüm.. çok beğendim.. aynen adı gibi soluksuz okundu.. yeni kitaplarını özlemle bekliyoruz.. sevgim ve saygımla dostum.. (tanıtımını yapmaktan da geri duramıyorum; bağışla: soluksuz- Selami Gürel- Belge Yayınları-belgeyayı[email protected])
Haydar Ersöz
Yahu Selami o kamplarda islamci ordu yetistirildigini duymayan bir sen kalmissin. Basinin neresini okuyorsun merak ettim. Selamlar.