Mümtazer TÜRKÖNE
Türkiye’de ihtişam ve debdebenin sembolü haline gelen Ak-Saray’ın hemen dibinde eskiden Hayvanat Bahçesi ve orada teşhir edilen kadrolu filler vardı.
Ayaklarından zincire bağlı, kaderlerine boyun eğmiş görünen sessiz-sakin fillerdi bunlar. Devasa boyutlarına, yelpaze gibi sallanan kocaman kulaklarına ve uzun hortumlarına rağmen pek sünepe görünürlerdi. Bir kere gördükten sonra artık pek ilginizi çekmiyor. Çocukları ilk götürdüğümde hayran kalacaklarını zannetmiştim; halbuki onlar daha ilginç bir şey bulmuşlar, fil yerine ayaklarının dibindeki karınca yuvasını uzun uzun seyre dalmışlardı. Filler ilgi çekmemişti, ama tembel tembel yatan bir erkek aslanı, kafesinin demirleri arasından tam burnunun üzerine denk getirdiğim bir çakıl taşı ile kızdırmış, kükremesi çocukları hem korkutmuş hem de ilgilerini çekmişti.
Hannibal’in Alp Dağları’nda zorlu bir yolculuğa çıkardığı 37 fil ile, Timur’un Anadolu’daki zulmünün sembolü olarak hatırlanan filleri savaş alanlarında ürkütücü bir etki bırakmış olmalı. Savaşan bir fil ordusu ile baş etmek çok zor; ancak bu hayvanların dev cüsseleri ile zekâları ve yeni şartlara intikal yetenekleri arasında korkunç bir uçurum var. Eğitimli filleri savaş alanına sürdüğünüz zaman ilk bakışta karşı tarafa bir üstünlük sağlarsınız; ancak sadece bir defa. Biz bu topraklarda ne filler gördük. Koskoca Hannibal’in, fillerden geriye kalan hatıralarının izleri Gebze’deki mezarında saklanıyor.
İki hakimin tutuklanması, fil sürülerinin bütün adliye binalarına, duruşma salonlarına dolması anlamına geliyor. Mesele ürkütücü görünmek ve göz korkutmaktan ibaret. Saray’ın onaylamayacağı bir karar veren yargıç, hatta Saray’dan gelen talimatları geciktiren bir yargı mensubu artık kesinlikle paralel yapının mensubu sayılacak ve hayatı karartılacak. Havuz medyasının ortak haberine göre toplam 12 bin olan yargı mensubunun yarıya yakını paralel yapı mensubu imiş. Güya MİT listeleri hazırlamış, yakında tasfiye gerçekleşecekmiş. Bu bilgi yargıçları değil, hepimizi ilgilendiriyor; çünkü her vatandaş için hayatî bir karşılığı var. Basit bir alacak verecek davasından yargıç önüne çıkarsanız ve iktidara yakınlığınızı kanıtlayacak bir delile sahip değilseniz, “paralel yaftası” yememek için yargıç peşinen sizin aleyhinizde karar vermek zorunda. Aman siz siz olun, yüzünde iktidar mensubu ifadesi veya havası olanlar aleyhine dava açmaya kalkmayın. Yargıca da suç bulmayın; çaresi var mı, ne yapabilir? Koca bir fil ordusu vicdanlarının üzerine bütün cüsseleri ile çöreklenmiş vaziyette, yerlerinden kıpırdayamazlar. Her duruşma salonunda siz de yargıçla birlikte bir filin ayakları altında ezilebilirsiniz.
Çözüm, fillerin koca cüsseleri ile zekâ ve hareket kabiliyetleri arasındaki derin uçurumda saklı. Bürokrasi ağır, hantal ve dev görünüşü ile ürkütücü görünür. Bürokrasiyi kontrol etmeden devlet üzerindeki hakimiyetinizi sürdüremezsiniz. Patron kontrolü kaybederse, sarayı ayakta tutan sütunlar kendi can derdine düşen fillerin sağa-sola çarpması ile devrilir ve koca saray bir anda yerle bir olur. Yargıya yönelik o kadar tehdit ve yıldırma operasyonu bu yüzden. Sadece iki hakim tutuklanmıyor; bütün hakimlere, “benim iradem yerine kanun ve hukuku koymaya kalkanın başına aynı şey gelir” tehdidi savruluyor. Evinize giren hırsız duruşmada, “çaldıklarımı iktidar yanlısı bir vakfa bağışlayacaktım” derse yargıç ceza verebilir mi?
Ne var ki, filler sandığa da, trafoya da giremiyor. Bürokrasiyi kontrol altında tutmak için etrafa gözdağı verdiğiniz zaman oylarınız azalıyor; oylarınızı artırmak için sevimli bir yüzle suret-i haktan göründüğünüz zaman filler sağa sola kaçışmaya başlıyor. Bürokrasiyi, herkese gözdağı verip kontrol altında tutmak mı, yoksa fillerin ayakları altında ezilen karıncaları ikna etmek mi?
Seçime bir ay var ve filler ile karıncalar karşı karşıya geliyor; sarayın ana sütunlarını sabit tutmak için patron tercihini fillerden yana yapıyor. Karıncaların fillerden kurtulmak için geriye tek çaresi kalıyor.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025