Mümtazer TÜRKÖNE
Uzun zamandır Cumhurbaşkanı'nın ağzından “millî irade” sözünü duymadık. Millî irade çoğunluktu, çoğunluk sandıktı ve sandıktan çıkan çoğunlukta her şeyin üstünde olan ve egemenliği tek başına kullanan iktidardı.
İstifa etmiş geçici bir hükümet, nasıl millî iradeyi temsil edebilir? Erdoğan'ın yıllardır gücünü dayandırdığı millî irade görünmez olunca, geriye kullanabilecek tek vasıta sarayda üretilen entrikalar kalıyor. Saray olmasaydı bu kadar entrika nerede üretilecekti?
Önümüzü görebilmek için bu entrikaları çözmek, onun için de entrikaları oluşturan parçaları bir araya getirmek gerekiyor. Bu yapıçözümünü en sade şekilde Devlet Bahçeli yapıyor. Entrikayı şu şekilde özetliyor: Hedeflediği başkanlığı elde edemedi, iktidarı da kaybetti. 17/25 Aralık dosyasının açılmasından korkuyor; kendini güvence altına alabilecek bir koalisyon hükümeti veya yenilenen seçimle partisini tekrar iktidara getirmek istiyor.
Bahçeli'nin bu çözümlemesi sarayda üretilen entrikanın temel mantığını bütün berraklığı ile yansıtıyor. MHP liderinin koalisyon gündemine yaklaşımını, bu temel mantığın üzerine yerleştirdiğiniz zaman aradaki insicam eksikliği gideriliyor. MHP bir yandan yenilenecek seçimleri kolluyor, bir yandan da AK Parti-CHP koalisyonunu zorluyor. MHP'den geldiği anlaşılan AK Parti azınlık hükümeti formülü, 17/25 konusunda serbest bir Meclis oluşturmayı hedefliyor olsa gerek ki, hemen Erdoğan tarafından reddediliyor. 17/25, AK Parti'nin kuracağı koalisyonun iki taraf için de kırmızı çizgisi değil. Çünkü bu konunun Hükümet ile bir ilgisi yok, daha çok yasama organının işi. Bir koalisyon kurulsa ve pazarlıklarda bu konu hiç gündeme gelmese bile yolsuzlukların soruşturulması doğal mecrasında gerçekleşecek. Engellemek için gizli bir mutabakat imzalanması lâzım. “Gizli” olmalı, çünkü partilerin grup kararı alamayacağı bir konuda icra organı kendisini bağlamış olacak. Demek ki bir koalisyon hükümeti kurulursa eninde sonunda yolsuzluk dosyalarının kapağı, adalet tecelli edene kadar açık kalacak. Erdoğan, işte bundan korkuyor ve bu korkuyu deşifre ederken Bahçeli entrikaların örtüsünü aralamış oluyor. Erdoğan'ın kararı olarak çıkacak seçim konusunda kimsenin tereddüdü olmamalı. Bahçeli'nin söylediği gibi Türkiye seçime gidecek; tabii saray entrikalarıyla millî iradeyi arzu edilen istikamette şekillendirmek kaydıyla. Millî iradeyi arzu edilen kalıba dökmek için dikeni tam battığı yerden çıkartmak, yani HDP oylarını geriletmek gerekiyor. CHP veya MHP'deki muhtemel oy değişimi, iktidar denklemini değiştirip AK Parti'ye tek parti iktidarı getiremiyor. Millî irade mutlaka HDP'yi cezalandırmalı, bunun için de entrika üretilmeli.
Bahçeli'nin çözümlemesi doğru, ancak bu çözümleme üzerine inşa ettiği bir politikası yok veya üreteceği çareleri başka bir yere ipotek veriyor. MHP, hemen iktidar denklemini değiştirecek her tartışmada tavizsiz bir şekilde HDP'nin tam karşısında yer alıyor. HDP, adeta MHP politikalarını bir ters kutup oluşturarak belirliyor. Meclis'in bugün kapalı olması ve saray entrikalarının bir engelle karşılaşmadan hayat bulması MHP'nin “anti” politikasının en çarpıcı örneği.
AK Parti, CHP ile “istikşafî” düzeyde yürüttüğü koalisyon görüşmeleri ile, saray entrikalarının ihtiyaç duyduğu zamanı kazanıyor. Görüşmeleri yürüten Ömer Çelik “oyalama taktiği”ni “müzakere” değil “istişare” yaptığını vurgulayarak, genel başkan görüşmelerine YAŞ sonrası tarih vererek yeteri kadar açık ediyor.
Erdoğan Çin'den ayrılırken uçakta Çözüm Süreci için “seçimde çok ağır bedel ödedik” diye partisinin kaybını dile getirirken, yaptıracağı erken seçimde partisi adına belirlediği politikayı da ifşa ediyor. Millî irade, yaptığı hatayı sandıkta düzeltecek. Yanlışlıkla HDP'ye giden oylar tekrar yuvaya dönecek. HDP ile kendisini ve partisini kutuplaştırırken, sarayda hazırlanan millî iradeye darbe planı uygulanacak. Tırmanan şiddetin seyrini ve kapsamını da işte bu entrikalar belirleyecek.
Türkiye'nin doğusunun ve batısının vahşi bir hayvanı zapteder gibi 7 Haziran'da iki taraftan gemlediği terör belası, bu entrikalar yüzünden azıyor. Öyleyse millî iradeye, yani 7 Haziran'a sahip çıkmak ve hükmünü yerine getirmesine destek olmak lâzım. Yoksa bu entrikalar yüzünden bu sefer millî iradenin kendisi çok ağır bedeller ödeyecek.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025