Mümtazer TÜRKÖNE
Siyaset önce yaşadığımız çevreyi, sonra ilişkilerimizi, en nihayetinde bayramlarımızı tahrip etti. Kıran-döken, kutuplaştıran, hasımlaştıran, özel hayatımızda bile tahakküm kuran siyaset olmasaydı, mübarek bayram böyle boynu bükük geçer miydi
İstanbul'da doğdum ve hayatımı hep büyük şehirlerde geçirdim. Yaş kemâle erince Yalova'da yeşillikler içinde küçük bir Çerkes köyüne yerleştim. Üç yıldır bayramları yaşlı annem ve babamla birlikte bu güzel köyde geçiriyorum. İnsanları zarif ve asil, gelenekleri ve örfleri sağlam. Yüzyıllardır bu topraklara biçim veren âdetlerin aslını yaşatıyorlar. Bayram namazı tanıdık yüzler arasında huşû içinde kılınıyor. Yaşlılar başta, hemen camiinin önünde uzun bir kuyruk oluşuyor, birbirinin elini sıkmayan, hayırlı bayramlar dilemeyen kimse kalmıyor. Sonra toplu halde mezarlığa gidiliyor ve göçüp gidenlerle hasbihal ediliyor. Gündelik koşuşturmanın, telaşın dışında birkaç gün adeta varoluş sebebi üzerine, kader ortağı olduğunuz insanlarla aynı duyguları ve yakınlığı paylaşarak yaşıyorsunuz.
Bireyden çok toplum yaşayan bir organizmaya benzer. Hem insan hayatından daha uzun ömürlü hem de yaşama gücü daha fazladır. Toplum, bireylere bile ancak ve ancak birlikte iken varolabileceğimiz duygusu verir. Bizde çok daha güçlü: Binlere uzanan yıllar içinde örsle çekiç arasında dövüle dövüle şekillenmiş tecrübelerle, hatıralarla hayatımızı biçimlendirdi. Toplum örgütleniyor, yeni yetişenlere bir kimlik ve karakter kazandırıyor. İmkânları, fırsatları bir araya getiriyor. Kimsesize sahip çıkıyor, yoldan çıkanı hizaya çekiyor, yolun izin belli olmadığı bu modern hayat içinde önümüze bir pusula koyuyor. O sıcak dünya içinde sürekli daha iyiyi ve güzeli arayan bir rekabet gelişiyor. Yeni değerler üretiyor, yeni dayanışma ağları kuruyor ve günün ihtiyaçlarına en etkili şekilde cevap veriyor. İşte buna “hizmet” adı veriliyor.
Siyaset işte bu yaşayan organizmanın sırtında hayat buluyor. O gövdeden aldığı güçle semiriyor, palazlanıyor; hiçbir değer ve fazlalık üretmeden. Denetlenmediği zaman aslî işinden uzaklaşıyor, yoldan çıkıyor. Zamanla bir asalağa, taşınmaz bir yüke dönüşüyor.
Sizi yönetenlerin ne türden bir yüke dönüştüğünü işte tam da böyle günlerde Kurban Bayramı'nda bütün fazlalıklarıyla hissediyorsunuz. Arada ne fark bulacaksınız, kestiğiniz kurbanın derisini dün ile bugün aynı yere vermeye mecbur bırakanlar arasında? Cenab-ı Allah ile ve sadakanızla yardıma gideceğiniz insanlarla aranıza arsız bir yüz giriyor ve sizden aldığı gücü size zulüm halinde iade ediyor. Siyaset, omuzlarınızdaki bütün ağırlığının üzerine bir de ucu kurşunlu kırbaçla sırtınızı yara bere içinde bırakıyor.
Toplum bir organizma halinde yaşarken tevazuu, diğerkamlığı, teavünü ve insanı insan yapan bütün ulvî değerleri bir araya getiriyor ve geçmişten geleceğe geniş yollar açıyor. Siyaset hırsla, iktidar sarhoşluğu ile, bencillikle ve her türlü suiistimale açık tilkiliğiyle bizi iliklerimize kadar sömürüp, önümüze tuzaklar kuruyor. Ne için? İktidarda kalmak, iktidarı paylaşmamak, daha fazla güç sahibi olmak için. Etrafında çıkar dağıttığı şebeke ile birlikte her şeyi yutup tüketen bir anafora dönüşüyor.
Bayram günü içimizi dolduran sevinç ve hüzün, mukayeseyi kolaylaştırmalı. Bırakın binaları, taşla, demirle, çimentoyla yükselenleri. Bu ülke kimin emeğiyle, fedakârlığıyla, geniş görüşlülüğü ile yükseldi. Kenarda köşede atıl kalan madenleri kim bulup işletti? Kömürlerin içinde kaybolmuş elmasları-yakutları kim buldu, sabırla ve ustalıkla yontup paha biçilmez mücevherlere dönüştürdü? Bin yılın tecrübesi nasıl modern dünyada iddialı bir kalıba döküldü?
İhtirasın, bencilliğin ve tahakküm sarhoşluğunun yoldan çıkardıklarından kalıcı ne bekleyebilirsiniz? Bugün varlar, yarın yoklar. Veyl ki, iktidarı kaybettikleri an geride hiç iz bırakmayacak olanlara. Geriye şu sorular kalacaksa? Yerlerde sürünen ahlâk, nereden aşağılara yuvarlandı. Aydını nasıl bu kadar sığ ve bön oldu? Düzgün insanlar nasıl yoldan çıktı?
Bayram olanca saflığı ve sıcaklığı ile bu tahribattan kurtarabildiklerimiz kadarıyla hâlâ bayramsa?
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025