Mümtazer TÜRKÖNE
Ali Bulaç’ın Nahda’daki son köklü değişimi Türkiye İslâmcılığı üzerinden yorumladığı dünkü yazısı, çok kullanışlı bir tasnifi temel alıyor. İslâm’ı referans alan varoluş biçimlerini, ‘fikri/kültürel’, ‘sosyal’ ve ‘siyasal’ olarak üç farklı alanda toplayan bu tasnif, sadece Türkiye’de değil bütün dünyada, bilhassa modern çağdaki İslâmî gelenekleri içine alıp açıklıyor. İç içe geçmeler veya ayrışmalar bu geleneklerdeki kırılmaları ve dönüşümleri ifade ediyor. Nitekim Nahda’nın Gannuşî’nin fikrî/politik liderliğinde geçirdiği köklü dönüşüm İhvan geleneği içinde iç içe geçen sosyal alan ile siyasî alanı açık bir şekilde ayırma kararına dayanıyor. Siyasal alanda faaliyet gösterenler, böylelikle toplumu irşad edecek ve sosyal sorumluluklar üstlenecek gruplardan farklılaşıyor. Ali Bulaç, bu ayrışmanın bir iş bölümü olduğunu söylüyor ve iddiasını ortak referansın İslâm olmasına dayandırıyor. Halbuki işbölümü, işin daha verimli olması için yapılır; Gannuşî ise düpedüz birbirinden bağımsız kompartımanlar oluşturuyor.
İslâmî referanslar iktidar mücadelesinin meşruiyet kaynağı haline gelince hiçbir şeyi birbirinden ayıramazsınız. Doğru: Nahda din ile siyaseti birbirinden, laiklerin yaptığı gibi ayırmıyor, ama yine de siyaseti İslâmî referanslar karşısında özerkleştiriyor. Tıpkı eski fakihlerin yaptığı gibi aradaki bağı maslahata, yani ‘mesâlih-i mürsele’ye indirgiyor.
Hangisi öncelikli? Siyaset ehlinin verdiği karar İslâmî esaslara (edille-i erbaa’ya) uygun mudur; yoksa ahval ve şeraite, tabii Müslümanların yararına muvafık mıdır? Birinci öncelik tam siyasal İslâm’ın ana tezini yansıtıyor. Tabii bu öncelik, kâğıt üzerinde durduğu gibi durmuyor, bu kapıdan girince İslâmî referanslar iktidar mücadelesinin aşırı derecede dünyevileşmiş cephaneliğine dönüşüyor. Birbiriyle kanlı bıçaklı İslâmcı örgütler, siyasetin İslamî referansları konusundaki ihtilaflardan yola çıkıyor. Siyaset istisnasız Müslümanları bölüyor.
Gannuşî’nin söylediği şey bölen, ayrıştıran siyasetin bu tartışmalı referanslarla bağını koparmak ve maslahata indirgemek. Aslında yaptığı şey tam olarak bu: Nahda, tartışmalı keskin referansların uygulayıcısı olsaydı Tunus devrimi başarıya ulaşabilir miydi? Durumu temellendirmek ve anlamak için başka pencerelere ihtiyacımız var. Din ile dünyayı ayıran laiklik değil, bu pencere. Laiklik din ile dünyayı ayırmanın sebebi değil, ayırıma duyulan ihtiyacın ve tecrübenin sonucudur. Müslümanların sorunu dünyevileşme, dinî referanslardan vazgeçme; daha doğrusu kutsaldan uzaklaşıp profanlaşma sorunu değil; doğrudan doğruya politikayı sınırlama, alanını daraltma sorunu. Siyaset ne kadar hayatımızın içindeyse, İslâmiyet’in kavga konusu olan siyasî referansları da bizi o kadar bölmeye ve kavga ettirmeye elverişli durumda. Siyasetin alanı genişledikçe, İslâmî referansları cephane olarak kullanan savaşlar da o kadar yayılıyor. Siyasal ve sosyal sorunlar büyüdükçe referansların yükü artıyor, berraklığı kayboluyor, din kavga konusuna dönüşüyor.
Gannuşî’nin önerisi, siyasetin alanının daraltılması, her şeye burnunu sokmasının engellenmesi. Partilerde tebliğ, irşad ve davet yapılmadığına, sosyal yardımlaşma ağları oluşturulmadığına göre, Nahda’nın programı sadece partiyi camiden çıkarmayı ve kendi alanıyla sınırlamayı hedefliyor. Bu hedef gerçekleşirse ne olur? Kim kazanır? Maslahata uygun cevap çok açık değil mi?
Gelelim bize… Türkiye siyasal İslâm’ın sivil-sosyal İslâm’ı tam anlamıyla zulüm altında inlettiği bir tecrübeyi yaşıyor. Sadece Hizmet Hareketi değil, topluma yayılmış bütün sivil-sosyal İslâmî gruplar tehdit altında. Sebebi 17/25 Aralık gibi arızî olaylarda değil, siyasal İslam’ın orta ve uzun vadeli iktidar stratejisinde ve toplumu siyasetle kuşatıp esir alma çabalarında aramalısınız. Ali Bulaç’ın tarif ettiği siyasî gelenek, kendisi yeni bir düzen getirmek yerine, sahip olduğu bütün araçları kullanarak topluma devlet İslâm’ını dayattı.
Yarın devam edelim.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025