Yıldıray OĞUR
Apartheid rejiminin öncülerinden olan politik bir ailede doğdu. Ailesinden pek çok kişi ırkçı Ulusal Parti’nin yöneticiliğini, bakanlıklarını yapmıştı. Kendisi de aynı yoldan gitti. Milli Eğitim bakanlığı sırasında siyahların üniversitelere de girmemesine öncülük etti. Bir gün gelip ülkesindeki apartheid rejimine son vereceğini, beyazlarla aynı üniversitelere girmelerine izin vermediği siyahların lideri Mandela’yla el sıkışacağına kim inanırdı? Ama zamanın ruhu, dış baskılar, zorunluluklar ırkçı De Clerk’ten 1993’te Nobel Barış Ödülü alan bir De Clerk yarattı.
Ama o ülkesine barış getiren ilk kötü adam değildi.
Annesi yüzlerce Filistin köyünü yok eden en kanlı Yahudi terör örgütü Haganah’ın üyesiydi. Biraz büyüyünce kendisi de aynı örgütün silahlı birliği Palmach’a katıldı. İngilizlere, Filistinlilere yönelik saldırılarda ün yaptı, örgütün operasyon şefliğine kadar yükseldi. 1948 savaşı sırasında Kudüs operasyonlarını yönetti, onbinlerce Filistinliyi evlerinden etti. Gazze’nin işgalinde önemli rol oynadı. Siyasete girdi, başbakan oldu, taş atan Filistinli gençlerin üzerine kurşun attırdı, o ünlü Filistinli çocuğun kol kırma görüntüleri yüzünden adı “kemik kıran”a çıktı. Kimse bu kötü adamın Filistinlilerle yapılmış en ileri barış anlaşmasının altına imza atacağına ihtimal vermezdi ama bunu yaptı. Ömrü adam öldürmeyle geçmiş bu sert adam, 1993’te Oslo Anlaşması’nda el sıkıştığı Arafat’la 1994’te Nobel Barış Ödülü’nü paylaştı. Bir yıl sonra da bunun bedelini radikal bir hukuk öğrencisinin kurşunlarıyla ödedi.
Barışı yapan en eli kanlı lider ama o değildi.
1989’da tuğgeneralken kansız bir darbeyle ülkesinde yönetimi ele geçirdi. Demir yumruğundan herkes nasibini aldı. Darfur’da 300 bin insanın ölümünün baş sorumlusu olarak yargılandığı Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, insanlığa karşı suç işlemekten tutuklanmasına karar verdi. Dünyada hakkında arama kararı çıktığı günlerde o ülkesindeki etnik çatışmayı bitiren anlaşmayı imzaladı. Önce Darfur’daki en büyük silahlı grup olan Adalet ve Eşitlik Hareketiyle (JEM) masaya oturdu. Ardından 2005’te imzaladığı barış anlaşmasının gereği olarak Güney Sudan’da 2010 yılında yapılması gereken bağımsızlık referandumuna engel olmadı. Hatta Güney Sudan’ın liderini devlet başkan yardımcısı yaparak açılımlara imza attı. Referandum yapıldı ve Güney Sudan bağımsızlığını kazandı. Eli kanlı El Beşir, ülkesindeki etnik çatışmayı sulh ile çözdü, ülkesinin güneyinin bağımsızlığına kavuşmasına destek verdi.
Ondan daha da kötülerin yaptığı gibi.
Uluslararası mahkemede yargılanıp, hakkında tutuklama kararı çıkarılmadı ama onun eli de en az El Beşir kadar kanlıydı. Tony Blair, kimilerine göre Bush’un akıl hocalarından biriydi. Önce Afganistan ardından sahte hikâyelerle Irak’ın işgaline ve onbinlerce insanın ölümüne sebep oldu. Ama Tony Blair aynı zamanda ülkesindeki etnik çatışmayı bitiren, barışı getiren lider olarak tarihe geçti. Cesaretle IRA ile masaya oturdu ve 1998’de Good Friday Anlaşması’nın mimarı oldu.
Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Doğu Timor meselesini çözerken Endonezya demokrat değildi, Bangladeş’e bağımsızlık verirken Pakistan da. Belki de ülkesindeki etnik sorunu çözen tek demokrat ve iyi adam lider Çekoslovakya’yı sulh ile bölen Vaclav Havel oldu.
Yani bir ülkeye barış getirmek için ille de demokrat, liberal ve çok iyi bir insan olmak gerekmiyor.
O yüzden İzmir’de polisin vurduğu vatandaştan başlayıp, Alevilerle ilgili açıklamalarına, basına karşı tahammülsüzlüğüne, İdris Naim Şahin gibi bir bakanda ısrarına kadar uzatılan bir listeyle “Erdoğan demokrat değil, demek ki Kürt sorununu çözmek istemiyor” analizi yapmak Türkiye’nin kötümser havasına epeyce kapılmak demek.
Erdoğan, Afganistan’daki, Irak’taki sicilinde onlarca hiç özür dilenmemiş Uludere olan Blair’den, terörist İzak Rabin’den, insanlığa karşı suç işlemiş El Beşir’den, ırkçı De Clerk’ten daha az demokrat ve daha kötü bir adam değil.
PKK’yla masaya ilk oturan, İmralı’ya barış anlaşması imzalayan, Cumhuriyet tarihini asimilasyon olarak ilan edip Kürt açılımını başlatan, Dersim Katliamı için özür dileyen, Kürtçeyi okullarda seçmeli ders yapan, Leyla Zana’nın sorunu o çözer dediği bir başbakanın adı bu isimlerle yan yana bile getirilemez.
Ayrıca Erdoğan’ın az demokratlığı, çok milliyetçiliği PKK’nın şiddetini hiçbir şekilde meşrulaştıramaz. Bırakın Erdoğan’ı, Evren yatağından kalkıp darbe yaparak iktidara gelse, Meclis’i feshedip, olağanüstü hâli yeniden başlatsa bile Antep Katliamı anlaşılamaz.
Böyle bir katliamdan sonra barış isteyenlerin ilk aklına gelen de hükümete Kürt sorununu çöz demek olmaz. Katliamın ardından hükümete “sorunu çöz” diye baskı yapmak, katliamı bir siyasi baskı aracı olarak kabul etmek anlamına gelir. Daha da kötüsü, bu yolları deneyenlerin elini güçlendirmek, yeni katliamların önünü açmak anlamına da gelir. Böyle bir katliamı “Güvenlik politikalarına teslim olursanız böyle olur” ile açıklamak yanlış bir analiz olarak kalmaz, siyasi ahlaksızlığa da girer.
İrlanda barış sürecinin ateşleyicisi, bombaları önceden haber vermeyi bırakıp, sivilleri öldüren katliamlara imza atmaya başlayan IRA’ya karşı Katolik Kilisesi’nin sesini yükseltmesi olmuştu.
Bugün Kürt sorununun gerçekten çözülmesini isteyen, PKK’yla yakın siyasi, ideolojik ilişkileri olan, en azından sesini o dağlara duyurabilen, siyasi partisine oy veren kesimlere düşen en öncelikli görev de PKK’nın devrimci halk savaşı adına yükselttiği şiddete karşı ses çıkarmaktır.
Kürtler bu devlete karşı güçlerini çekicilerle taşınan bomba yüklü arabalardan, savaş artığı silahlardan, fedai gerillalardan değil, haklılıklarından alıyor. Kürtler, silahlarla, katliamlarla yüzde yüz haklı oldukları devlete karşı haksız duruma düşüyor.
PKK, “Beni dinlemezseniz, hepinizi öldürürüm” diyerek muhtemel bir ÖDP iktidarını bile çözüm için masaya oturtamaz. Hiçbir Türk’ü adil bir çözüme ikna edemez. Hiçbir Kürdü de çocukları öldürerek gelmiş bir özgürlük mutlu etmez.
[email protected]
Yazarlar
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025