Yıldıray OĞUR
Bir önceki sahibi, 1994’te Fenerbahçe Orduevi’nin önünden iki arabayla alınıp Sapanca’da devlet tarafından infaz edilen Liceli Kürt işadamı Behçet Cantürk’ün olduğu Diyarbakır’ın en eski otellerinden Liluz Oteli’nin (1950’lerde açılmış otelin bilinen adı Demir, bu arada liluz lale demek) balo salonu.
Karşımızda az önce konuşmasında “Devletten çok devletçi, örgütten çok örgütçü olarak çözüm sürecini yönetemeyiz” diyen Başbakan Yardımcısı oturuyor. Hemen yanında oturan İçişleri Bakanı valilik yaptığı şehirden Ankara’nın deforme ettiği orijinal adıyla bahsediyor: Diyarbekir. İsmet Özel’den bile barış için mısralar bulabilen Tarım Bakanı, zaten buralı. Karşılarında çalıştay sıralarında oturan İMC TV’den Ayşegül Doğan, 1994’te Meclis’in önünden başının tutulup polis arabasına sokuluşundan hatırladığımız eski DEP’li Orhan Doğan’ın kızı. Barış anneleri eylemine devlet gibi cevap veren HDP’li vekillere bütün hafta boyunca yöneltiren “tabii onların çocukları yurtdışında okuyor” taarruzlarına karşı kendi zorunlu yurtdışı macerasını anlatarak cevap veriyor. Karşısında oturan DTK yöneticisi Seydi Fırat, 1999’da devlet-Öcalan anlaşması sonucunda Öcalan’ın çağrısı üzerine gelip teslim olan barış grubunun üyesi eski bir PKK militanı. Barış için bu iyi niyet adımını devlet 5.5 yıl hapisle karşılamıştı.
Masanın başında oturan İhsan Arslan ise eski Mazlumder başkanı. İslami camianın en önemli isimlerinden biri. 25 yıl önce Kürdistan dediği için İslami kesimde nasıl linç edildiğini anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Ona bu sözleri söyleten hemen yanında oturan Hakkarili yazar Halit Yalçın’ın salondaki herkese kahkaha attıran hoş üslubuyla İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı’na söylediği “Abdülkadir de güzel bir isim ama Benim adım Halit, Abdülkadir değil. Buranın adı da Güney Doğu Anadolu değil, Kürdistan” sözleriydi.
İşte o yüzden siyasi mazisini 27 Mayıs öncesi öğrenci olaylarıyla başlatan Gencay Gürsoy’un “Son 50 yılın en kötü Türkiyesi bu” tespiti “insaf” sesleri arasında salonun tepesindeki altın varaklı avizelerden bile daha yukarılarda bir yerde havada kaldı.
Tabii bir de yine salonun ondan sonraki en yaşlı ismi AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem’in çözüm sürecine desteğini epey eski bir kanlı terör örgütü terminolojisiyle ifade ettiği konuşması.
Çalıştay’da bunun dışında her şey konuşuldu. Somut öneriler ortaya kondu.
Herkesin neredeyse üzerinde hem fikir olduğu konulardan biri de Kalekol inşaatlarının kötü zamanlaması, neden yapıldığının anlatılamaması, aslında daha genel olarak çözüm sürecinin iletişiminin kötü yönetilmesiydi.
Bu eleştirilerin pek çoğunu dinleyen, not olan zaman zaman sessizce başlarıyla onaylayan AK Partili bakanlar daha sonra neredeyse tamamı BDP’li ailelerden gelen ama BDP’li belediyenin iki yolun ortasındaki bir refüje kadar iteklediği anneleri ziyaret ettiler. Çocuklarını PKK’dan geri isteyen annelere Beşir Atalay’ın “Sadece sizinkileri değil, bütün çocukları geri getirmeye çalışıyoruz” sözleri bu çalıştayla başlayacak ikinci aşamanın da özetiydi. Sonra bakanlar Diyarbakır Belediyesi’ni ziyaret ettiler…
İşte böyle bir günün ertesinde yaralarını sarmaya çalışan, moral depolayan Diyarbekir, 90’lardan, eski Diyarbakır günlerinden kalma bir gün yaşadı.
Lice’de 15 gündür süren Kalekol protestosu ve yol kesme eylemine müdahale eden askerlerin ateşiyle 26 yaşındaki Ramazan Bayram ve 50 yaşındaki Baki Akdemir hayatını kaybetti. Olaylarda askerler ve protestoya katılan başka sivil vatandaşlar yaralandı.
Hayatını kaybeden Baki Akdemir’in soyadı herkesin aklına dün ölüm yıldönümü olan, 8 Haziran 1992’de 27 yaşındayken sokak ortasında öldürülen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Liceli Hafız Akdemir’i getirmiş olmalı. Ve onun 1981’de gözaltına alınıp kaybolan sonra bir daha haber alınmayan kardeşi Baki Akdemir’i…
43 yıl sonra 1988’de evi yakılmış, KCK’dan 5 yıl hapis yatmış başka bir Baki Akdemir, barış sürecinde Kalekol inşaatını protesto ederken hayatını kaybetti.
Kötü hatıralar ve rastlantılar şehri burası. Sokaklarında birlikte yürüdüğümüz Orhan Miroğlu’nun yanına gelen bir adamın, Musa Anter’in ve onun ağır yaralandığı saldırı sırasında o sokakta her şeyi gören çocuklardan biri çıkması gibi günlük rutin hayatın bir parçası olan rastlantılar bunlar…
Bu şehir o çalıştay gününe, her günü o Lice’deki gibi yaşayarak geldi. Bundan sadece iki yıl önce devrimci halk savaşında hayatını kaybeden 1200 gencin yaşları da bugün evlatlarını Batı’daki şehit cenazelerindeki gibi vatan sağ olsun demeyeceğim sözlerini Kürtçe söyleyen, iki yıl önce PKK’nın meşhur kampanyasındaki gibi Edi Bese diye annelerin yollarını beklediği çocukları yaşlarındaydı.
O yüzden Lice’de devletin öldürdüğü insanlara da, çocuklarını geri isteyen annelere de Başbakan Yardımcısı Atalay’ın çalıştay açılışındaki o sözleri üzerinden bakmak gerekir: Devletten daha çok devletçi, örgütten daha çok örgütçü olmadan…
Barışı korumak istiyorsak ihtiyacımız olan bu…
“Barış için son nesil biziz” diye bir söz vardı bir zamanlar. Hayır, savaş için son nesildi bu.
Q, w, x, y, z jenerasyonunun barıştan başka seçeneği yok. Olmamalı…
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025