Yıldıray OĞUR
“Olayların hepsi açığa çıksın. Bütün gerçekler açığa çıksın. Artık yeter. Buraya gerçek adımı da yazıyorum. Gerçek adım Mahmut Yıldırım. Buraya yazıyorum. Gerçekler açığa çıksın...”
İçimden Geçen Zaman kitabında Güldal Mumcu, 1996 Mayıs’ında Kurban Bayramı günü (28 Nisan 1996 olmalı) ellerinden tuttuğu iki çocukla kapılarına gelen adamın merdivenden inerken böyle bağırdığını anlatmıştı.
Adam, taziyeler için evin girişine konan deftere gerçekten dediklerini de yazmıştı. Ertesi sabah “Defteri saklamam gerek” diyerek aşağıya inen Mumcu’yu bir sürpriz bekliyordu. Yıllardır yerinde duran, doldukça değiştirdikleri defter ilk kez yerinde yoktu.
Uğur Mumcu cinayetinden 19 yıl sonra kitapla ortaya çıkan bu tuhaf olayın en dikkat çekici kısmı tarihi.
Mayıs 1996. Susurluk Kazası’na daha 7 ay var. Türkiye’de geniş bir kesimin Yeşil ve gerçek adı olan Mahmut Yıldırım’la tanışmasına da. Bir meczupluk ya da kötü bir şaka için bile vakit çok erken.
Ayrıca Yeşil’in (Mahmut Yıldırım) o sıralarda Ankara’da olma ihtimali çok yüksek. Mumcuların evinin kapısına gelecek kadar özgüven sahibi olması da…
Bunu, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 2014/163 esas sayılı, Mahmut Yıldırım’ın da sanıkları arasında olduğu 17 fail-i meçhul cinayeti soruşturan davanın ek dosyalarına girmiş, gözlerden kaçmış 37 sayfalık rapordan kestirmek zor değil.
Mahkemeye gönderilen rapor, 29-05-1998 tarihli MİT Müsteşarlığı Teftiş Kurulu’nun, raporun girişinde yazıldığı gibi “Mahmut Yıldırım (Yeşil) ile teşkilatımız arasındaki ilişki ve teşkilat mensuplarının adı geçen ile temasları'nın soruşturulması” raporu.
Rapordan anlaşılan, Yeşil’in bilindiği gibi Nisan 1996’da Mercedes Operasyonu (Şam’da Abdullah Öcalan’a yönelik suikast girişimi) ve Eylül 1996’da Yıldırım Operasyonu’nda (Yunanistan’da PKK’ya ve PKK’ya yardım edenlere yönelik bir operasyon) görev almış olduğu. İki operasyon da başarısızlıkla sonuçlanmış.
Ama bir operasyonun daha hikâyesi anlatılıyor raporda. Aslında eski Türkiye’nin hikâyesi bu.
Her şey 14 Eylül 1996’da, PKK’nın Beyrut Sorumlusu A.Ö.‘ün Türkiye’nin Beyrut Büyükelçiliği’ne gelip teslim olmasıyla başlamıştır. Türkiye’de sorgulanan PKK’lı, 27 Kasım 1996 günü Abdullah Öcalan’ın Şam’dan Beyrut’a gelerek, bir evden telsizle PKK’nın kuruluş yıldönümü nedeniyle bir konuşma yapacağını söyler. Mercedes Operasyonu’nda başarısız olan MİT’in eline bir fırsat daha geçmiştir.
Bir hafta 10 gün gibi kısa bir sürede hazırlanan operasyona Fırsat Operasyonu adı verilir.
Operasyona katılacaklardan biri de 'Hacı' diye bilinen Mahmut Yıldırım’dır. Metin Atmaca adına düzenlenmiş pasaportla, 23 Kasım 1996 günü beraberindeki kişiyle birlikte Beyrut Havalimanı’na iner. Ama havalimanında onu karşılaması gereken kişi gelmemiştir. Operasyonun diğer ekipleriyle irtibatlarını onun üzerinden sağlamaları planlanmıştır halbuki. Yeşil, Ankara’daki toplantıda kararlaştırıldığı gibi bir cep telefonu kiralar. İddiaya göre sadece Beyrut’ta çeken bir telefondur bu. Carlton Hotel’e yerleşip beklemeye başlarlar.
Türkiye, 21 gün önce 3 Kasım 1996’daki Susurluk Kazası’yla çalkalanmaktadır. Yeşil adı gazetelerde telaffuz edilmeye başlanmıştır Ama aranan Yeşil, MİT’in Öcalan’a yönelik suikast operasyonu için Beyrut’tadır.
Susurluk Kazası sonrası çıkışlarıyla derin yapılara, çetelere işaret eden ana muhalefet lideri Mesut Yılmaz da ne tesadüf aynı gün, 23 Kasım 1996’da yakın arkadaşı ve partideki yardımcısı Cavit Kavak ve yanlarında eşleriyle yurt dışına çıkar. Bir rivayete göre uçakları Budapeşte’de yakıt ikmali için durur. Ziyaretten Türkiye’nin Macaristan büyükelçiliğinin bile haberi yoktur. Neden yapıldığı, nereye gidildiği de. Budapeşte Hilton Otel’e yerleşirler.
Gerisini, o ünlü olaydan sonra zanlı Veysel Özerdem’in polise verdiği ifadeden okuyalım:
"24 Kasım 1996'da evimde dinleniyordum. Öğleden sonra bilardo salonuna gittim. Salona, bodyguard Drabik Jolti girdi. Sabah, İsmail Koçkaya'yla birlikteyken Yılmaz'ı otelde gördüğünü söyledi. Bu sırada telefon eden Koçkaya'ya, Yılmaz'ı görüp görmediğini sordum. Yılmaz'a arkadan küfür ettiğini söyleyip 'Ama duyup duymadığını bilmiyorum. Müsaitsen Hilton'a git, Yılmaz'ı görürsen en azından bir yumruk at' dedi. Ben de `Bu bizim namus meselemiz' dedim. Hilton'a hareket ettik. Burada otururken görmemle bulunduğu yere doğru hareket edip ani hareketle sağ yumruğumla yüzüne yumruk attım. Bu sırada Yılmaz yere düştü. Ardından Yılmaz'ın koruması olan şahıslarla aramızda boğuşma geçti. Onlardan kurtularak Ziya Korkut ve Drabik Jolti'nin bulunduğu otoya binip uzaklaştım. Bir jeep bizi takip etti. Ancak izimizi kaybettirip bilardo salonuna geldik. Bilardo salonundaki Koçkaya'ya 'senin talimatını yerine getirip Mesut Yılmaz'ı yumrukladım' dedim. Gülümseyerek 'iyi yapmışsın' dedi. Olaydan sonra kendi evimden ayrılıp Budapeşte'de bir ev tuttum.”
19 yıl sonra o yumruğun düğümünün çözülmesi için Mahmut Yıldırım’ın Ankara’da aynı apartmanda yaşadığı kardeşi Bahattin Yıldırım’ın MİT raporunda yer alan ifadesini okumalıyız:
“Macar İsmail (Koçkaya) bir akşam telefonla beni aradı, ağabeyimi sordu. Çok önemli, çok acil bulmam lazım, ona ulaş beni arasın dedi. Ben o sırada ağabeyimin yurt dışında olduğunu biliyordum. Ancak hangi ülkede olduğunu bilmiyorum. İsmail’e, benim ona ulaşacağım bir telefon yok, ancak o beni ararsa senin aradığını söylerim dedim. Ertesi sabah gazetelerden Mesut Yılmaz’ın Macaristan’da yumruklandığını, daha sonraki gün ise yumruklayan ve azmettiren isimler açıklandığında, bu olayda yer alan İsmail’in beni bu konu ile ilgili olarak aradığını anladım. Ağabeyim, 28 Kasım 1996 günü akşamı yurt dışından geldikten sonra İsmail’in aradığını söyledim. Tamam, ben görüştüm dedi. Yorgundu, daha fazla konuşma imkanımız olmadı.”
Yorgundu. Çünkü Fırsat Operasyonu da başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Öcalan’ın geleceği söylenen ev inşaat halindeydi ya da Öcalan haber alıp o eve gelmemişti.
Ama MİT’in Öcalan operasyonu için Beyrut’a giden Yeşil, taa oradan Macaristan’daki eski Başbakan’a, ana muhalafet liderinin burnuna yumruk attırmayı “başarmıştı.”
MİT teftiş kurulu da aynı fikirde: “Mahmut Yıldırım’ın Budapeşte’de Sayın Mesut Yılmaz’a yapılan saldırı olayının organizesinden haberdar olduğu ihtimalini akla getirmektedir.”
Yeşil, başarısız olan Beyrut operasyonunun ardından 1 Aralık 1996 günü MİT’te yapılacak toplantıya gelmedi. Çağrı cihazına bırakılan çağrılara da cevap vermedi. Evine gidildi, bir gün önce evden çıktığı öğrenildi. 2 Aralık günü Ankara’da bir kebapçıdan telefonla görüştüğü tespit edildi. Daha sonra da kendisinden bir daha haber alınamadı. Hatta 28 Şubat’ın ardından Başbakan olan Mesut Yılmaz, MİT’ten kendisine verilen bilgiler çerçevesinde Yeşil’in öldürülmüş olabileceğini açıkladı.
19 yıl sonra bir Başbakan’a yumruğun hikâyesini okudunuz.
Üzerinden çok zaman geçti. Çağrı cihazı artık yok. Cep telefonu kiralayan kimse de kalmadı. Sadece Beyrut’ta çeken cep telefonu şebekesinin batmış olma ihtimali de çok yüksek.
Öcalan’a suikast için başarısız operasyonlar düzenleyen MİT, İmralı hapishanesindeki Öcalan’la müzakere yürütüyor. Mesut Yılmaz ve ANAP Twitter’da çok gülünen bir espri malzemesi.
Yeşil’in yaşayıp yaşamadığı ise mahkemelerde yakınlarının hesabını soran bir avuç insan dışında artık kimsenin pek de umurunda değil.
Bilinen, Metin Atmaca adına düzenlenmiş pasaportunu hiçbir zaman iade etmediği…
Bilinen, eski Türkiye’nin, yenisinde ne olursa olsun hiç de özlenecek bir yer olmadığı…
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBüyük Buhran… 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEİslâmcıların iki yüzü, Türkçülerin devleti ve Kürt sorununun çözümü 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBeslenmenin farklı yollarından kaçış yok 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025