Yıldıray OĞUR
Güney Kore’nin Incheon şehrinden 476 yolcu ve mürettebatıyla kalkan Sewol feribotu, ülkenin tatil cenneti Jeju adasına doğru hareket etmektedir. Yolculardan 325’i okul gezisine çıkmış Danwon Lisesi’nin öğrencileridir.
16 Nisan 2014 sabahı saat: 08.45’de feribot büyük bir gürültüyle sarsılarak durur.
Yolcular geminin bir tarafına savrulurlar, bütün tabaklar, bardaklar kırılır, feribotun merdivenlerden çıkmak mümkün değildir.
Dümeni, sadece altı ay tecrübesi olan üçüncü zabite bırakıp dinlenmeye ve iddialara göre bir kaç bira içmeye çekilmiş feribotun 69 yaşındaki tecrübeli kaptanı ne olduğunu anlamak için güverteye çıkar.
Feribot iskele tarafına doğru yatmıştır ve su almaktadır.
Kazanın sebebi dümenin keskin bir dönüş manevrası yapması ve daha sonraki incelemelerde ortaya çıkacak olan feribotun garajındaki araçlar ve güvertesindeki konteynerlerin taşıma kapasitesini zorlayan ağır yüküdür.
Kaptan bir anons yaparak, feribotun dengesinin daha da bozulmaması için herkesin can yeleklerini giyerek bulunduğu yerde sabit kalmasını, hareket etmemesini ister.
Acil yardım çağırır. Ama gemi yavaş yaş su almaya başlamıştır. Sahil güvenliğin ancak 40 dakika sonra ulaşacağı geminin yardımına çevredeki balıkçı tekneleri ve özel yatlar yetişir.
Dışarı çıkabilenler tahliye edilmeye başlanır.
Tahliye edilenler arasında geminin kaptanı ve mürettebatı da vardır.
Kaptan ve mürettebat batmakta olan gemiyi terk etmiştir.
Ama kaptanın talimatıyla çoğunluğu lise öğrencilerinden oluşan yolcular, sıkışıp kaldıkları geminin henüz su almayan yerlerinde ne olduğundan habersiz kurtarılmayı beklemeye devam etmektedir.
Bu arada öğrenciler, aileleriyle mesajlaşmakta, durumu anlatmakta, hatta sonradan ortaya çıkan fotoğraflarda göründüğü gibi olan bitenle dalga geçmektedir.
Kore Sahil Güvenlik botları ancak acil çağrıdan 40 dakika sonra batan geminin yanına gelebilir. Hala batmaya devam eden gemiden 172 yolcu ve mürettebat sağ çıkarılır.
Televizyonlar batmakta olan feribotu canlı olarak göstermektedir. Hükümet yetkilileri ve sınırlı sayıdaki kurtarma ekipleri bütün yolcuların tahliye edildiğini açıklamıştır. Televizyonlar da yolcuların hepsinin kurtarıldığı haberini geçmektedir.
Herkesin gözleri önünde, televizyonların canlı yayınında feribot iki buçuk saatte yavaş yavaş sulara gömülür.
Bu arada telefon görüşmeleri kesilen, çocuklarından haber alamayan aileler merakla sahilde toplanmaya başlamıştır.
Kurtarılıp kıyıya çıkarılan yolcular arasında çocuklarını ararlar. Ama bulamazlar.
Acı gerçek kısa sürede ortaya çıkar. Feribot içerisinde kurtarılmayı bekleyen 304 yolcusuyla birlikte batmıştır.
304 yolcunun 250’si lise öğrencileridir.
Devletin ve ailelerinin gözleri önünde canlı yayında 304 kişi sulara gömülmüştür.
Kıyıda toplanan aileler çocuklarından aldıkları son mesajlarda kapalı bir yerde olduklarını öğrenmişlerdir. Hala ümitlidirler ama hava muhalefeti gerekçesiyle dalgıçlar gemi enkazına dalamaz. Kurtarma ekipleri çok yetersizdir. Koreli yetkililer, Japonya ve ABD’den gelen kurtarma yardım tekliflerini de “gerek yok” diyerek reddetmişlerdir.
Ülke tarihinin en büyük trajedisi yaşanmaktadır. Devlet kurumları ve medyasıyla iflas etmiştir.
Ama bütün Güney Kore bu trajediye kilitlenmişken ülkenin Cumhurbaşkanı ortalıklarda yoktur.
1963 ile 1979 yılları arasında ülkeyi demir yumrukla yönetmiş darbeci diktatör Park Chung-hee’nin kızı olan, Güney Kore’nin ilk kadın Cumhurbaşkanı Park Geun-hye ancak faciadan yedi saat sonra ortaya çıkar. Çocuklarını kurtarılmasını bekleyen acılı ailelerin toplandığı yere geldiğinde protesto edilir.
Aileler günlerce beklerler. Sonra ümitler tükenir En azından çocuklarının cesetlerini almak isterler ama arama kurtarma çalışmaları durmuştur. Aileler kurtarma ekibi beklerken, devlet ajansı Yonhap 640 kişilik kurtarma ekibinin çalışmalara devam ettiği gibi yalan haberler geçmektedir.
Tepkiler hükümete yönelince medya trajediyle ilgili haberleri görmemeye başlamıştır, ailelerin sesini bir kaç bağımsız gazeteci duyurma çalışmaktadır.
Trajedideki ihmaller yüzünden Başkent Seul’de Cumhurbaşkanlığı önünde protestolar düzenlenir. Protestoların sembolü “Sarı kurdele” olmuştur.
Hyundai’nin kurucusunun oğlu bir iktidar partisi yöneticisi, yerden yere vurulan Cumhurbaşkanı’nı savunayım derken, çoğunluğu acılı ailelerden oluşan protestoculara “barbarlar” deyince öfke iyice artar. Devlet televizyonu da kazada ölen insan sayısının trafik kazalarında ölenden az olduğu hakkında bir haberi yapmıştır.
Daha sonra Kore İstihbaratı’nın Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla, medyadan bunun sadece kaza olduğunun altının çizileceği yayınlar yapılmasını istediği, protestoların kontrol altına alınması için çalıştığı ortaya çıkacaktır.
Sewol faciası, popülerlik oranı yüzde 70’lere çıkmış olan Cumhurbaşkanı Park Geun-hye’in popülaritesini bir anda yüzde 30’lara düşürmüştür.
Kazanın birinci yıldönümünde uluslararası prestiji olan Busan Film Festivali’nde kazada devletin beceriksizliğini anlatan ve Cumhurbaşkanı’nın eleştiren “Hakikat Sewol ile Batmaz” adlı bir belgesel programa alınır.
Festivali finanse eden, Cumhurbaşkanı’na çok yakın Busan Belediye Başkanı, belgeselin gösterilmemesi için baskı yapar.
Koreli sinemacılar, festivali boykot ederler, büyük tartışmalar çıkar. Belgesel gösterilir ama ertesi yıl Busan Belediyesi, ülkenin dünya çapında itibarlı festivalinden desteğini çeker.
Bu arada belgeselin yönetmeni hakkında zimmetine para geçirmekten dava açılıp, hapis cezası verilmiştir.
Bu siyasi baskılar, sansür girişimi Kore sinemasının ünlü isimlerini ayağa kaldırır, bildiler yayınlanır.
Festivale yönelik siyasi baskıları protesto eden isimlerden biri de Sewol faciasında en başından itibaren hükümete yönelik protestolara katılmış Kore Yönetmenler Birliği başkanıdır:
Bong Joon-Ho.
Bir kaç gün önce, 92 yıllık Oscar tarihinde bir ilke imza atarak İngilizce dışındaki bir dilde çekilmiş filmiyle en iyi film ödülünü havaya kaldıran yönetmen.
2016 yılının son günlerinde Kore, Cumhurbaşkanı Park Geun-hye hakkında patlak veren korkutucu bir skandalla çalkalanır.
Skandal, 60 yaşında Cumhurbaşkanı’na yakın Choi Soon-sil adlı bir kadının tabletini Almanya’da bir araba kiralama şirketinin aracından unutmasıyla ortaya çıkmıştır.
Tablette Cumhurbaşkanı Park Geun-hye’in konuşmalarının editlenmiş versiyonları bulunur.
60 yaşındaki kadın, Cumhurbaşkanı Park Geun-hye’in, Cumhurbaşkanı babası Park Chung-hee’ye özel danışmanlık yapmış, “Kore’nin Rasputin”i olarak anılan, pagan-hristiyan tarikatı lideri Choi Tae-min’in kızıdır.
Cumhurbaşkanı Park Geun-hye’in anne ve babası 1979’da bir suikast sonucu öldükten sonra, bu ‘Koreli Rasputin’, ailesini kaybetmiş genç Park Geun-hye’e yaklaşmış, rüyasında annesini gördüğünü ve kendisi üzerinden onunla konuşmak istediğini söylemiştir.
Annesine çok düşkün olan Park Geun-hye de genç yaşlarından itibaren bu tarikat liderinin etkisi altına girer. Adam ölünce de yerine kızı geçer.
Artık kızı üzerinden annesinin ruhuyla konuşmaya devam ettiğini düşünmektedir.
Bu karanlık, gizemli kadın, Cumhurbaşkanı’nın bütün konuları danıştığı, konuşmalarına son şeklini veren, devlet sırlarını paylaştığı akıl hocası olmuştur. Tabii Cumhurbaşkanı’na ulaşmaya çalışan, işlerini halletmek isteyenlerin de bağlantı noktasıdır. Samsung’un ona rüşvet vererek Cumhurbaşkanı’yla işlerini hallettiği ortaya çıkınca gözaltına alınır.
Sewol feribotunun batmasından sonra Cumhurbaşkanı’nın o kayıp yedi saati nerede geçirdiği de artık netleşmiştir.
2014 yılında bunu iddia ettiğinde hakkında dava açılan ve sınır dışı edilen Japon gazetecinin dediği gibi, Cumhurbaşkanı, faciadan sonraki yedi saat boyunca tarikat lideri Choi Soon- sil’in yanındadır.
Bu tuhaf ilişki, feribot kazasındaki devletin büyük ihmalini komplo teorilerine çevirir. Cumhurbaşkanı ve gizemli kadının o sırada gizli bir ayin yaptıkları, bu gemi kazasının da o ayinde çocukların kurban edilmesi yüzünden yaşandığına çok kişi inanmaya başlar.
Park Geun-hye’in artık destek oranı yüzde beşlere düşmüştür. Yolsuzluk soruşturmasıyla görevden azledilir.
Gözaltına alınır. Hakkında soruşturmalar başlar. İddiaları araştırmak için bir hakikat komisyonu kurulur. Ortaya yeni belgeler ve iddialar çıkmaktadır.
Onlardan en tepki çekeni 60 sayfalık, içinde 9473 ismin bulunduğu bir kara listedir.
Liste Sewol faciası sonrasında, Cumhurbaşkanı’nın isteğiyle Kültür Bakanlığı tarafından hazırlanmıştır. Kara listede feribot kazası başta olmak üzere, iktidara muhalif olan Koreli sanatçılar, sinemacılar, yazarlar, oyuncuların adları vardır.
“Vejetaryen” kitabıyla ünlenen Man Booker ödüllü Koreli yazar Han Kang, “İhtiyar Delikanlı” ve “Hizmetçi” filmleriyle tanınan yönetmen Park Chan-wook ve en son Parazit filmindeki baba rolünde izlediğimiz oyuncu Song Kang-ho ve tabii filmin yönetmeni, Yönetmenler Birliği başkanı Bong Joon-Ho...
Kara listedeki isimlere devlet destekleri kesilmiş, şirketlerine zorluklar çıkarılmıştır.
Kara listenin ortaya çıkması üzerine Bong Joon-Ho ve listedeki diğer isimler Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde protesto gösterisi düzenleyerek sorumluların yargılanmasını isterler. Dönemin kültür bakanı ve yedi görevli bu kara liste soruşturmasında tutuklanır.
Ama soruşturma ilerledikçe bunun ilk kara liste olmadığı ortaya çıkar.
Park Geun-hye’den önceki, yine muhafazakar partiden ve yine eski Hyundai yöneticisi olan Cumhurbaşkanı Li Myong-bak döneminde de 82 film yapımcısı, yönetmen ve oyuncunun içinde olduğu bir kara liste hazırlanmıştır.
Ama bu sadece bir kara liste değil “Kültürel İktidarı Dengelemek için Temel Strateji” adlı bir plandır.
Kore film endüstrisinin daha çok muhalif ve solcuların elinde olmasına karşı muhafazakar Cumhurbaşkanı, kültürel iktidarı ele geçirme planı hazırlatmıştır.
Planın bir boyutu istihbarat örgütü tarafından hazırlanmış bir psikolojik hareket planıdır. Kara listedeki ünlülerin ajanslarına vergi incelemeleri başlatma, medyaya bu isimlerin görünürlüğünü azaltmak için baskı yapma, kamu kaynaklarını kesme, haklarında kara propaganda bilgileri yayma gibi kirli yöntemlere başvurulur.
Bu psikolojik operasyonlardan biri muhalif iki aktörü bir cafede çıplak halde yerde yatarken gösteren photoshoplu bir fotoğrafın ülkenin istihbarat örgütü tarafından sosyal medyada dolaşıma sokulması olur.
82 kişilik kara listedeki isimlerden biri de yine Bong Joon-Ho’ydu.
2003 yapımı Cinayet Günlüğü’nde beceriksiz Kore devleti, 2006 yapımı Yaratık’ta ABD ordusu, 2013 yapımı Kar Küreyici’de küresel iklim değişikliği hedefindeydi.
Filmlerindeki bu muhalif temalar yüzünden fişlenmiş, çalışmalarına engel olunmaya çalışılmıştı.
Halbuki Kore’nin bütün dünyada ilgi çeken sineması, 1988’de ülkenin diktatörlükten demokrasiye geçmesiyle ortaya çıkan özgürlük atmosferinin meyvelerinden biriydi.
Sinema sektörünü önünü açan ise yıllarca diktatörlük rejimine karşı mücadele ettikten sonra, 1998 yılında Cumhurbaşkanı seçilen ‘Asya’nın Mandelası’ lakaplı, Nobel Barış Ödülü sahibi Kim Dae-Jung’un “destekle ama karışma” politikası olmuştu.
Bu dönemde kültürel çalışmalar için ülke bütçesinden yüzde 1’lik bir destek ayrılmıştı.
Ondan sonra gelen iki muhafazakar cumhurbaşkanı ise artık dünyayı kasıp kavuran “Yeni Dalga” Kore sineması yerine, Kuzey Kore ile savaş yıllarının kahramanlık hikayelerini anlatan milliyetçi, vatansever filmler yapılması için çaba göstermişlerdi.
Ama devlet eliyle, kara listelerle yürütülen bu zorla “kültürel iktidar” projeleri başarısız oldu.
Kendi ülkesinde sistem karşıtı, solcu, anti-Amerikancı diye kara listelere alınan Bong Joon-Ho, dünya film endüstrisinin en önemli ödüllerini tek tek topladı. Önce Cannes’da Altın Palmiye’yi, ardından 92 yıl sonra bir ilki gerçekleştirerek, en iyi film dalında Amerikan kültür dünyasının en büyük ödülü Oscar’ı Korece bir filmle aldı.
Kürsüye çıkıp, tercümanı eşliğinde Korece konuştu. Filmi başta ABD olmak üzere bütün dünya gişelerde de büyük başarı elde etti.
Muhafazalar-sağcı cumhurbaşkanlarının desteklediği hamasi, milliyetçi filmlerinin yapamayacağı kadar Kore milletinin gururunu okşadı.
Bong Joon-Ho, Parazit’le dört Oscar’ı kucaklarken filmin sınıf çatışması, yoksulluk, eşitsizlik üzerine olan siyasi mesajı gündeme geldi.
Halbuki Bong Joon-Ho’nun kendi hikayesi, filmin hikayesinden daha siyasi ve bize çok daha tanıdık.
Herkes kendi cesareti, becerisi, yaratıcılığı ve tercihleriyle kendi hikayesini yazar. Bir ülkenin insan kaynağı, potansiyeli, yaratıcılığı siyaseten ezilmezse, önü kapanmazsa, bizden-sizden diye ayrımcılığa uğratılmazsa o ülkenin zenginliğine dönüşür.
Kendi ülkesinde parazit olarak görünen, çoğunluğu çocuk yaşta 304 insanın hayatını kaybettiği bir facia için sesini yükselten ve bunun bedelini kara listelere girerek ödeyen bir yönetmen, adını dünya sinema tarihinin daha önce kimsenin yer almadığı beyaz sayfalarına işte böyle yazdırdı. Hem de Korece...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025