Abdurrahman Dilipak
Her şey mümkün ve hiçbir şey olmayabilir.
Bugün yeni bir dünya savaşını başlatmak için, 1. ve 2. Dünya savaşının başlamasına sebeb olan olaylardan çok daha fazla sebebler var. Eğer bugün hâlâ bir savaş başlamamışsa, bu dehşet dengesinden kaynaklanıyor.
Eğer yeni bir dünya savaşı başlarsa, böyle bir savaşın galibi olmayabilir. Savaşı başlatanların gücü savaşı bitirmeye yetmeyebilir ve savaş sonrası bölgede yeni bir düzen kurmak, bugüne göre çok daha zor olabilir.
Yeni bir savaş çıkacaksa, bu savaş ABD ile İran arasında ve bu ülkelerle sınırlı olmayacak. En azından İsrail, Lübnan, Suriye; Irak, Suudi Arabistan, Yemen, BAE, Bahreyn, Kuveyt, Katar, Umman da bir şekilde bu savaşın içinde olacaktır. Hatta Afganistan da. Bir düzineden fazla ülkenin katıldığı bir savaş kısa sürede bölgeyi bir ateş çemberinin içine çekecek, bir düzine ülke sayısı çok kısa bir sürede birkaç katına çıkacaktır.
Rusya herhalde gelişmeleri eli böğründe izlemeyecektir. Bir NATO, D8, İİT ve Bölgesel İşbirliği Konferansı üyesi olarak Türkiye gelişmeler karşısında sessiz kalmayacaktır.
Esasen Irak, Suriye, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde garantör olan İngiltere ve Fransa gelişmeleri seyretmekle kalmayacaktır. Çin Fav adası ile ilgisini bahane ederek Körfez’de bayrak gösterecektir. BM, Avrupa Birliği, Arab Birliği, Afrika Birliği, NATO bir şekilde sürece müdahil olacaklardır.
Görünen o ki, bu süreç İran açısından kendi içinde iki büyük risk taşımaktadır. İran içeride baskısını artıracak, bu da içeride tartışma, çatışma ve bölünmeye sebeb olacaktır. Ayrıca Irak’taki Arap Şiası, Fars Şiası ile yollarını ayıracaktır. Huzistan bölgesi ile Arap Şiası arasında bir yakınlaşma olacaktır. Bu da Hizbullah, Suriye ve Yemen Şiası ile Bahreyn’de yeni ayrışmalara sebeb olacaktır.
Yani bölgede çatışma, büyük bir ihtimalle yayılacak ve derinleşecektir.
ABD ve İran içinde gerilim konusunda kaygılı ciddi bir muhalefet var. Mesela ABD’den, ABD’nin Irak ve Suriye’den geri çekilmesini isteyen geniş bir kesim var. İran’da da gerilim sebebi ile artan baskılar, toplumun farklı kesimlerinden farklı tepkiler almasına sebeb olabilir.
ABD de, İran da, bu gerilimin ardından sıcak bir çatışmaya girmeseler de, hedef noktalara yönelik dolaylı bir şekilde saldırılarda bulunabilirler. Burada diğer önemli bir konu, bu suikasttan sonra Hizbullah ve Hizbullah içinden çıkan Yemen’de faaliyet gösteren Husi’lerin nasıl bir yol izleyecekleri ile ilgili. Hepsinden önemlisi ise İsrail’in bundan sonraki yol haritası ile ilgili.
Süleymani’nin yerine gelecek kişi, Irak, Suriye, Ürdün ve Yemen’le ilgili Şii yapılanmasının rotasını yeniden belirleyecektir. Süleymani Türkiye’nin güneyinde bir Şii koridoru kurulmasının savunuyordu ve Türkiye’nin Arap yarımadası ile bağının kopartılması için PKK ve PYD’ye destek veriyordu. Süleymani’nin yerine gelecek kişi, bu anlamda Türkiye ve PKK-PYD ilişkilerini yeniden gözden geçirme gereği duyacaktır.
İran yönetimi Mehdi beklentisi içinde. ABD’li Evanjelikler ise Mesihi bekliyorlar. İsrail ise böyle bir zamanda Süleyman Mabenini yeniden inşa gayretinde. Bu çatışmanın teolojik bir arka planı var, bunu görelim.. Süleymani de böyle denklem için bir yol haritası çiziyordu.
İran ne İsrail’e, ne de ABD’ye ve bölgedeki batılı unsurlara karşı söylem dışında hiçbir ciddi tavır içinde olmadı. DAEŞ de, mesela İsrail, ABD ve İran konusunda ciddi bir cephe açmadı. Süleymani’nin yardımcısının geçmişte ABD ile ilişkileri olduğu iddiası, bu denklemde kafaları daha da karıştırıyor.
ABD İran tehdidi bahanesi ile Irak’a girdi. Rusya tehdidini bahane ederek, Afganistan’a girdi. Suriye’ye girdi, Husi’leri bahane ederek Yemen’e girdi, Suudi Arabistan’a yerleşmeye çalışıyor. Sanki İran nereye girerse arkasından ABD gidiyor. Onun için de ABD girmek istediği yere İran’ı çekiyor, daha sonra onu bahane ederek kendisi geliyor. Mesela El Kaide’yi bahane ederken ve 11 Eylül’de ikiz kulelerin vurulmasında Suudileri sorumlu tutarken Suudilerle askeri anlamda bir restleşme içine girmiyor. Hatta İran tehdidine karşı Suudilerin yanında duruyormuş gibi davranıyor.
Tam da böyle bir zamanda, İran’ın Irak politikası kadar, bu süreçte Türkiye politikası da dikkat çekici olacaktır. İran’ın Türkiye konusunda samimi davranmadığına ilişkin Türk kamuoyunda yaygın bir kanaat sözkonusu.
Bu arada şunu da görelim. Ne tek bir ABD var ve ne de tek bir İran. Artık tek bir Irak da yok. Bu anlamda bundan sonrası için “şöyle olacak ya da böyle olacak” anlamında kesin bir yargıda bulunmak mümkün değil. Her zaman “x faktör”ler devreye girebilir. Olacakken olmayabilir ve olmayacak işler olabilir. Sonuçta herkesin bir planı var, Allah’ın da bir hükmü var.
Dün Cübbelinin yorumunu yazmıştım. Bugün Hatemi’nin yorumunu okuyun, Cübbelinin sözlerini tersinden okuyunca nasıl bir yorum çıkarsa öyle.
Şunu görelim, bu olay Sünnilerle Şiiler arasında derin bir öfke ve güvensizlik olduğunu gösteriyor. Özgür Suriye ordusunda Şiilere zulmeden DAEŞ kafalılar varsa ona da karşı çıkalım, Sünni kasabı Şiilere de.. ABD’nin bu saldırısını meşrulaştırmaya da kalkmasın kimse..
DAEŞ’e kapı aralayan ABD, Şii fanatiklere kapı aralamadı mı? Hem Türkiye ile müttefik oldu hem PYD yanlısı.. Herkesi herkese karşı kullanan bir ahlaksızlıkla karşı karşıyayız.. DAEŞ İsrail’e hiç saldırdı mı? Adnan Hocanın Mason karşıtlığı gibi kimi Şii milisler İsrail’e meydan okurken Sünnilere karşı acımasız operasyonlar düzenlediler. Tıpkı kelle avcısı diye kendilerini afişe eden DAEŞ milisleri gibi. Süleymani ABD’nin yeni tanıdığı bir isim değil. 2013 yılında Dexter Filkins’in New Yorker dergisinde yayınladığı makalede bu isimden söz edilir.. ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgal etmesi ve Saddam Hüseyin’in devrilmesi ile ilgili olarak İran, o dönemde ABD ile işbirliğinin yollarını arıyordu. Bu dönemde Kasım Süleymani hakkında CIA yetkilisi John Maguire, 2013 yılında New Yorker’ın makalesinde Süleymani için “O, bugün Ortadoğu’da görev yapan en büyük operasyonel güç ve onu kimse tanımıyor” diyordu.
Siyaset pragmatik bir iş oldu. Çıkar sözkonusu olunca dost-düşman karışıyor. Herkes birbirini kullanıyor. Gelinen noktada şunu söyleyebiliriz, bugün bölgede şartlar düne göre daha iyi değil. Bundan sonrası için istikrar unsurlarının elleri daha güçlü olmayacak. Gerilim artıyor. Bölge bir barut fıçısı gibi. Bu gelinen nokta bile, bu seviyede kalsa bile bunun bölge devletleri üzerinde ekonomik, sosyal, siyasal anlamda olumsuz yan etkileri olacaktır.
Böyle bir durumda ne olur düşünelim. Altın yükselir. Yatırımlar ve kararlar ertelenir. Mesela bakanlıklarda bir değişiklik bekleniyordu ya da yeni siyasi oluşumlar gündemdeydi onlar ertelenecektir. Bölgeden kaçış hızlanacaktır. Bulanık suda balık avlamak isteyenler bu fırsatı değerlendirmek isteyeceklerdir. Diplomasi hız kazanacaktır. Bunları öngörmek için kahin olmaya gerek yok. Komplolar ve kehanetlerde patlama yaşanacaktır. Selâm ve dua.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.08.2025
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022