Ahmet TAŞGETİREN
9 yıllık Ergenekon davası Yargıtay’da bozuldu. Kararın ayrıntılarını haber sayfalarında okudunuz.
Ben bu davanın, Türkiye’de yargı - siyaset - medya - toplum ilişkileri açısından nasıl bir anlam taşıdığı üzerinde durmak istiyorum.
Ergenekon ve bağlantılı davaların açıldığı günleri düşünelim. İddialar peşpeşe geliyor ve fırtına gibi esiyordu. Akşam kimi ekranlar korkunç iddialarla çalkalanıyordu. Davalar, davalar geldi. Sapır sapır tutuklamalar oldu. Genelkurmay Başkanı’nın “Terör örgütünün lideri” olarak suçlandığı durumlar ortaya çıktı.
Ben o zaman, çıktığım TV programlarında delil değerlendirmesi yapmayacağımı, yargı sürecinin devam ettiğini, ancak Türkiye’de bir darbe geleneği bulunduğunu, o andaki davaların böyle bir darbe geleneği ile ilgisinin bulunup bulunmadığının anlaşılmasının önemli olduğunu söyledim.
Aslında benim bu tavrım bile problemliydi. Çünkü “yargı süreci devam ediyor” demek bile, kimi haksız tutuklamalara meşruiyyet sağlamak anlamına gelmekteydi. Ama işin öteki tarafında da darbe geleneğini gözden uzak tutmak ve varsa askeri bir hareketliliğe göz yummak tehlikesi vardı. Eğer süreç, bu darbe geleneğini ortadan kaldıracaksa önemli bir misyon ifa edebilirdi. Ama kimseye haksızlık da yapılmamalıydı. Zaman zaman
Ama birçoğumuzun şimdi Paralel Yapı diye nitelenen ve o gün bütün bu davaları projelendirdikleri anlaşılan yani “kumpas” kurdukları ifade edilen grupla birlikte “vur abalıya” psikolojisi içine girdiği muhakkaktı.
Yargıtay kararı yargılamada önemli bir safha.
Bu safhaya gelişte de siyasi iradenin “kumpas” yaklaşımının önemli bir rol oynadığı muhakkak. Siyasi irade 17-25’ten sonra Emniyet’teki ve Yargı’daki “Paralel yapı”nın farkına varmasaydı, onlara karşı operasyonlara girişmeseydi, dolayısıyla o yapının “TSK’ya kumpas kurduğu” kanaatinde olmasaydı, şu gelinen neticeye ulaşmak da kolay olmayabilirdi.
Olay, Türkiye’de hem Yargı’nın problemli yapısını hem de Yargı-Siyaset ilişkisindeki problemli durumu ortaya koyan tipik örnektir.
Şu anda varılan sonucun bile eğer Türkiye’de askeri alanda hiçbir darbe oluşumu bulunmadığı gibi bir anlama geliyorsa, tartışmaya açık olduğu kuşkusuzdur.
Bununla, nasıl dünlerde problem varsa, bugün de Yargı’nın bünyesinin sorunlardan arındırılmış olmadığını ifade etmek istiyorum.
İstiklal Mahkemeleri cinayet işledi, Yassıada Mahkemeleri cinayet işledi. 28 Şubat yargısı sayısız hak ihlaline imza attı.
O dönemin tipik hukuk ihlali örneği, bizzat Adalet Bakanı olarak görev yapan Prof. Dr. Hikmet Sami Türk’ün “28 Şubat döneminde 312’nci maddenin (halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek) boyutlarını aşacak ölçüde kullanıldığı bir gerçektir” şeklindeki ifadelerine yansımıştır.
Ben yargılandım o dönem o maddeden. Ve Malatya’da bir DGM, benim “Ankara’yı özgürlükler açısından yeniden inşa etmek lazım” lazım sözümü “Ankara’yı özgürlükler açısından imha etmek lazım” şeklinde değerlendirip, “İnşa da imhadan sonra yapılır” mantığıyla gerekçelendirebilmiştir.
Üstad Necip Fazıl’ın “Kanunlar bal arılarının yakalandığı, eşek arılarının ise delip geçtiği ağa benzer” sözü tam da böyle bir yargı yapısı için söylenmiştir.
Adalet mülkün temelidir.
Ak Parti’nin açılımı Adalet ve Kalkınma Partisi’dir.
Türkiye sisteminin ve bürokrasisinin oturmamış yapısı, hukuku da kendisine benzetiyor.
Ak Parti’nin bizatihi kendisinin, iktidara gelişinin 6’ncı yılında ve halktan yüzde 47 küsur oy aldığı bir dönemde kapatılma tehdidi ile karşı karşıya kalması ve deyim yerindeyse ipten dönmesi, Yargı bürokrasisinin de, hukuk sisteminin de çarpıklığının tipik göstergesidir.
Bugün her şey güllük gülistanlık mı?
Hayır.
Nasıl düzelir?
Adalet mülkün temelidir.
Yani, Üstad’ça söylersek, hukuk bal arılarıyla eşek arılarına eşit uygulanırsa... İlahi adaletle bağlantı kopmadan...
NOT: Yazarımızın dünkü yazısı sehven mükerrer yayınlanmıştır. Okuyucularımızdan ve yazarımızdan özür dileriz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025