Akın ÖZÇER
El Kaide terör örgütünün Somali’deki çocukları El Şabap’ın (Al-Shabaab) Büyükelçiliğimize karşı giriştiği intihar saldırısı bu ülkeyi yeniden siyasi gündemin ilk sıralarına taşıdı. Arapça “gençlik” anlamına gelen El Şabap Somali’de Şeriat’ın katı yorumunun geçerli olacağı İslami bir rejim kurmak için silahlı mücadele veriyor. Ülkenin güneyinde ve özellikle kırsal kesime hâkim olan terör örgütü “kukla” olarak nitelendirdiği mevcut hükümete siyasi ve askeri destek sağlanmasından son derece rahatsız.
El Şabap’ın “İslam düşmanı” ilan ettiği hükümet destekçilerinin başında BM tarafından Somali’de barışı korumakla görevlendirilmiş olan Afrika Birliği Misyonu AMİSOM (African Union Mission in Somalia) geliyor. Örgüt, Somalice Mukdişu (Muqdishu) denilen başkentin 2011 yılında kaybedilmesinden AMISOM’u sorumlu tutuyor. El Şabab aslında AMİSOM’un devreye girmesiyle sadece Mukdişu’da değil, ülkenin birçok yerinde geriliyor. Mesela geçen Eylülde ülkenin üçüncü büyük kenti olan güneydeki Kismayo’yu da yitiriyor.
El Şabap’ın bir başka düşmanı AMISOM’u da görevlendirmiş olan BM. Güvenlik Konseyi geçen Mayısta aldığı 2102 sayılı kararıyla hükümete ve AMİSOM’a siyasi danışma sağlamak üzere ayrıca bir Yardım Misyonu (UNSOM/United Nations Assistance Mission to Somalia) görevlendirmiş durumda. UNSOM’un görev süresi geçen 3 Hazirandan itibaren bir yıl olarak öngörülmüş ama uzatılması mümkün elbette.
Örgüt uğradığı askeri yenilgilere düzenlediği terör eylemleriyle karşılık verme alışkanlığına sahip. Büyükelçiliğimize yönelik saldırısından bir öncekinde Mukdişu’daki BM merkezini hedef alıyor. Saldırıda altı BM görevlisi ve üç sivil yaşamını yitiriyor. Bu, BM’yi hedef alan ilk saldırı da değil aslında. 2008’de kuzeydeki Hargesia kentinde düzenlenen BM’ye yönelik üç saldırıda 19, 2011’de Abuja’da düzenlenen saldırıda da 25 kişi yaşamını kaybetmişti.
Somali’deki 80’li yılların Türkiye’si
İki yılımı geçirdiğim Somali, görev yaptığım ilk ülke olduğundan benim için ayrı bir önem taşıyor. Büyükelçiliğimizin basına yanlış yansıdığı için son dönemde açıldığı sanılıyor ama öyle değil. Buradaki Büyükelçilik 70’li yılların sonunda açıldı, 80’lerin başında faaliyete geçti ve iç savaşa kadar da açık kaldı. Büyükelçilik, SSCB’nin müttefiki iken Etiyopya’ya savaş açan sözde bilimsel sosyalist Siyad Barre hükümetinin Moskova’nın tutum değiştirmesiyle yenilgiye uğramasının ardından açılmıştı. Barre kendini arkadan vurmakla suçladığı Moskova ile ipleri koparırken ABD ile ittifaka girmişti. Yumuşamaya karşın çift kutuplu dünyanın hâlâ geçerli olduğu o yıllarda Türkiye, tek başına Afrika’ya açılmaktan çok Batı İttifakı içinde tek Müslüman ülke olduğu için orada bulunmayı bir yerde zorunlu hissetmişti.
Mukdişu’ya ilk genç meslek memuru ataması yapılacağı zaman, ülkedeki zor yaşam koşulları nedeniyle kimse gitmek istemiyordu. Bakanlık Mukdişu’yu çekici kılmak için merkezde iki yerine bir yıl kalmış olanlardan birine bu görevi önermeyi kararlaştırdı. O yıllarda ev kirası kadar maaş alan meslek memurları için en kötü görev yeri bile merkezdekinden iyiydi. Hâlâ da biraz öyle ama bu ayrı bir tartışma konusu elbette.
Mukdişu kafalarda canlandırılan tropikal ormanlarla kaplı tipik bir Afrika ülkesinden, mesela Kenya’dan, iklim ve bitki örtüsüyle farklı. Kocaman bir “7” şeklindeki ülkenin büyük bölümü yarı çölümsü bir araziye sahip. 1892’de İtalyan sömürgesinin merkezi olan başkent Mukdişu aslında Araplar tarafından X. yüzyılda kurulmuş tarihi bir kent. İkinci Dünya Savaşı sırasında bir ara İngiliz işgalini de yaşamış. O yıllarda halk Somalicenin yanı sıra başta İtalyanca olmak üzere bu üç dilden birkaçını konuşuyordu.
Somali halkının en büyük özelliği çok dilli olmasının yanı sıra dine olan düşkünlüğüydü. Din ortaklığı Türklere duydukları sevginin temelinde yatıyordu kuşkusuz ama bunu sadece dine bağlamak da pek doğru olmazdı. Somalililer daha o yıllarda olmadığı kadar Türkiye’yi büyük bir devlet olarak görüyorlardı. Kendilerini yaşadıkları açlık ve yoksulluktan çekip çıkaracak dost bir ülke düşlüyorlar, bu ülkeye de Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı olarak gördükleri Türkiye diyorlardı belki de. Bunları sadece Mukdişu’daki sokaktaki adamdan değil, 25-30 kilometre güneyinde o zamanlar mango suyu fabrikasının bulunduğu Afgooye kırsalındaki bir köylüden duymak şaşırtıcıydı. Belli ki oradaki ders kitaplarında öğretilen şeylerdi. Ne var ki 80’li yıllardaki darbe Türkiyesi’nin Somalilerin kafasındaki Türkiye ile yakından uzaktan ilgisi yoktu. Ne Somali’ye yardımda bulunacak ekonomik olanakları, ne de Afrika’ya öncelik veren politikaları bulunuyordu.
Kendini şark hizmetine sürülmüş hissetmek
Yukarıda belirttiğim gibi, Mogadişu’ya atanmak sadece bayrak gösterilen bir ülkedeki zor yaşam koşullarına iki yıl gibi bir süre katlanmak anlamına geliyordu. Hal böyle olunca da bir zamanlar şark hizmetine atananlar veya askerlik yapanlar gibi “bitse de gitsek” hissi uyanıyor insanda. Belki genç memurlar açısından değil ama mesleğinin sonuna yaklaşmış Büyükelçiler için bu böyle kuşkusuz.
O dönemde Büyükelçi olarak atanan Zat-ı muhterem 60 yaşına yaklaştığı bir dönemde ne diye orada olduğunu kendi kendine sorguluyordu. Bir sonraki son görev yerinin neresi olacağını düşünürken, elektrik kesintilerinden sıcağa kadar yaşadığı tüm sıkıntıları dışarıya yansıtıyor ve Somali ile ilişkileri geliştirmek için yapacak hiçbir şey bulamıyordu. Misyon şeflerinin görev yerlerinde hep yaptıkları gibi, kaprisleriyle mesai arkadaşlarının canını sıkmaktan ve onlar için hayatı daha da zorlaştırmaktan başka elbette.
Yapılan bir yanlışlıktan ötürü banka transferlerinin altı ayda gerçekleşmesi nedeniyle bir dönem parasız kalmak da dâhil pek çok sıkıntı yaşamıştım belki ama halkının bizleri sevdiği bir ülkede görev yapmanın ayrı bir zevki olduğunu kabul etmem gerekir. Mukdişu yaşadığım tüm güçlüklerine karşın unutamadığım birçok anıyla kaldı belleğimde.
Bunlardan biri, kentin en canlı köşesi olan limanın yakınındaki Uruba Oteli idi. İç savaşta bombalanmış halini üzüntüyle internetten gördüğüm otelin bu dönemde onarıldığı anlaşılıyor. Ekvatorun bir-iki derece kuzeyinde yer aldığı için yaz-kış pek uzun sürmeyen gün batımlarını uçsuz bucaksız Hint Okyanusu’na bakarak izlemek Mukdishu’nun aklımda kalan en güzel görüntülerindendi. Sonra hızla çöken karanlık uçsuz bucaksız Hint Okyanusu’nu titrek ışıkları arızalarla sık, sık sönen kenti yutmaya hazırlanan bir canavara dönüştürürdü.
Aslında Okyanus’un gün ışığındaki huzur veren mavisinin ve kumsallarda kırılan dalgalarının beyazlığının aldatıcı olduğunu unutmamak gerekir. Köpekbalıklarının Mukdişu sahillerinde sığı sulara kadar sokulup can aldığı çok olur çünkü. Limanda zaman, zaman köpekbalıkları yüzeye yakın görünürler. Bunun yüz yıllar boyu Mukdişu’dan Arap Yarımadası’na doğru yapılan canlı hayvan sevkiyatından kaynaklandığı söyleniyordu o zamanlar. Gemilerde telef olan hayvanların denize atılması sonucu Somali sahilleri ve Mukdişu köpekbalığı kaynıyor ne yazık ki.
Somali’yi uzun yıllar boyu ihracatının yüzde 90’ını oluşturan muz temsil ediyor belki ama Mukdişu da köpekbalıklarıyla tanınıyor. Feisal Omar’ın yıkılmış kentin sokaklarında sırtında köpekbalığıyla dolaşan bir balıkçıyı görüntüleyen ve 2011’de World Press “günlük yaşam” dalında birinciliğe lâyık fotoğrafının ortaya koyduğu gibi. Okyanus canavarını bile yenebilen insanoğluna en büyük zararı yine kendisi veriyor belli ki.
Yeniden yapılanan Somali’deki 2000’li yılların Türkiye’si
Büyük Somali hayaliyle iki kutuplu dünyada at oynatan Barre rejiminin 1991’de düşmesiyle başlayan ve yirmi yıl süren iç savaşın trajik öyküsünü bir köşe yazısına sığdırmak kolay değil elbette. İç savaş, yıllardır açlık sınırında gezinen insanların her şeylerini bırakıp binlerce gemiyle Yemen’e kaçmasına yol açıyor. Uluslararası toplum ülkede kalanların güvenliğini ve insani yardım almalarını sağlamak için örgütleniyor örgütlenmesine ama BM’nin düzenlediği, Türkiye’nin de katıldığı operasyonlar (ONUSOM) başarısızlıkla sonuçlanıyor. 150’den fazla kayıp veren BM güçleri 1995’te Somali’yi terk ederken, ülkeye bu kez de Etiyopya askeri müdahalede bulunuyor. Ardından Somali dört yıl içinde Puntland, Jubaland, Hiranland gibi parçalara bölünüyor.
1999’dan itibaren Somali’de Etiyopya ile Arap Ligi ülkelerinin çatışan çıkarlarını görüyoruz. Addis Abeba federal bir devlet kurulmasını isterken, Mısır’ın başını çektiği Arap Ligi İslamcı Somalililerle birlikte ülkenin birleştirilmesini savunuyor. Nihayet 2000’de Cibuti’deki Somali Ulusal Barış Konferansı’nda uluslararası alanda tanınacak, BM’deki koltuğu dolduracak bir ulusal geçiş hükümeti kararı alınıyor. Ancak bu karara çeşitli bölgelerde çatışan taraflardan oluşan Somali Barışma ve Restorasyon Konseyi karşı çıkıyor. Bundan sonraki dönemde bu iki grubun barıştırılması için bir dizi konferans düzenleniyor ve 2003 Nairobi Konferansı ile bu hedefe ulaşılıyor. İki grubun birleşmesiyle bu kez geçici federal hükümet (GFH) kuruluyor.
Ne var ki Somali iç savaşının öyküsü burada bitmiyor. Somali’nin Şeriat’la yönetilen bir devlet olmasını arzu eden 15 İslami Mahkeme 2006’da bir birlik (IMB) kuruyor. El Kaide destekli El Şabap’ın askeri kolunu oluşturduğu bu birliğin içinde o zaman, 2009’da GFH’in Devlet Başkanı seçilecek olan Şerif Ahmed gibi ılımlılar da yer alıyor. 2006 itibariyle ülke topraklarının büyük bölümünü başkent Mukdişu dâhil elinde tutan IMB’ye BM ambargosunu delen Eritre, Suudi Arabistan, Libya, İran ve Suriye silah sevk ediyor. Suudlar ayrıca diğer Körfez ülkeleriyle birlikte bu harekete parasal destek sağlıyor.
Karşı cephede Somali’nin ezeli düşmanı Etiyopya ve onun desteğine sahip GFH yer alıyor. Bu savaşta ABD’nin desteğine sahip bazı kabileler de İslamcılara karşı mücadele veriyor. 2006 sonu itibariyle Etiyopya kendisine cihat ilan etmiş olan IMB’yi büyük bir bozguna uğratıyor. IMB önce Mukdişu’yu, ardından Kismayo’yu yitiriyor. Çok daha önemlisi, ikinci adamları Şerif Ahmed Kenya’da resmi makamlara teslim oluyor; daha sonra da serbest bırakılıyor.
2008’de Etiyopya AMİSOM’un Burundi ve Ugandalılardan oluşan 3400 kişilik kuvvetini arkada bırakarak Somali’den geri çekilince, ülkenin güneyi yeniden El Şabap’ın kontrolüne giriyor. Hatta radikal İslamcı terör örgütü Mayıs 2009’da Mukdişu’nun bazı mahallelerini bile ele geçiriyor. GFH başkentte kontrolü ancak Ağustos 2011’de sağlayabiliyor.
Ülkenin güney kesiminde yani Eski İtalyan Somalisi’nde bunlar olurken, kuzeyde iç savaşın patlak verdiği 1991’den bu yana bağımsızlığını ilan etmiş Somaliland’ın varlığı, uluslararası alanda sadece Somali’nin özerk bölgesi sayılsa da, ülkenin toprak bütünlüğünü bozuyor. Kendini eski İngiliz Somalisi’nin devamı sayan Somaliland ile eski sömürge topraklarının bir bölümü üzerinde 2007’de bağımsızlık ilan etmiş olan Putland arasında da ayrı bir sürtüşme yaşanıyor.
Türkiye’nin iç savaş nedeniyle kapattığı Büyükelçiliği’ni 2011’de yeniden açtığı Somali’de acı iç savaş dönemi özetle böyle. Toprak bütünlüğünü hâlâ sağlayamamış, iç çekişmelerini tümüyle giderememiş, devletini yeniden yapılandırmak, yıkılmış ülkeyi ayağa kaldırmak için yardıma muhtaç bir ülkeden söz ediyoruz.
Görünen o ki Türkiye artık 80’li yıllardaki o Afgooye köylüsünden Mukdişu sokaklarındaki adama kadar Somalililerin düşlediği ölçüde bu ülkeye sahip çıkabiliyor. Siyad Barre Doğu ile Batı blokları arasında dans ederken böyle bir Türkiye, ne kadar istesek de olamazdı. Şimdi bunu yapabilecek olanaklara da ve kuşkusuz daha da önemlisi siyasi iradeye de sahip bir ülke olduk.
Türkiye bugün sadece Somalilerin refah düzeyine katkıda bulunmuyor; ülkenin toprak bütünlüğünün yeniden sağlaması için de başı da çekiyor. Somali ile Somaliland’ın yeniden birleşmelerine ön ayak oluyor. Bu konudaki görüşmelere ev sahipliği yapıyor.
El Şebap’ın Büyükelçiliğimize karşı giriştiği son saldırıyı abartılı şekilde yorumlayanlar var. Saldırıyı Türkiye’nin Kara Kıta’ya açılım politikasından duyulan rahatsızlığa bağlayanlar ya da El Kaide’nin Suriye politikamızdaki değişikliğe karşı mesajı olarak niteleyenler görülüyor. Nedenleri öncelikle Somali’nin kendi karmaşık iç durumunda aramakta yarar var aslında.
Somali’yi 80’li yıllarda yaşamış olanlar için bu ülkenin halkına ne olursa olsun sahip çıkmayı sürdürmek önemli. Yirmi yıllık iç savaşa dayanıp dayanamadıklarını, yaşayıp yaşamadıklarını bilemediğim sokaktaki Somalililer o zaman böyle bir Türkiye bekliyorlardı çünkü. Büyük bir hayaldi kuşkusuz ama hayaller bazen böyle gerçek oluyor işte.
Köpekbalıkları mı? Onlar yine Mukdişu sahillerinde dolaşıyor olasılıkla Ama sorun değil, zekâsıyla onları alt etmesini biliyor insanoğlu nasıl olsa. Asıl sorun hemcinslerinin kurdu olmaktan kurtulmasında. Bunun için de Hobbes’u ikna etmeye gerek yok, kalbinin sesini dinlemesi yeterli aslında. Dünyanın her tarafında olduğu gibi Somali’de de…
Yazarlar
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023