Akın ÖZÇER

Akın ÖZÇER
Akın ÖZÇER
Tüm Yazıları
Seçimleri belirleyecek olan Y değil X kuşağı
21.09.2013
2726

 Alfabemizde kullanılmayan bir harf x. Buna karşılık, tüm dillerde olduğu gibi cebirde bilinmeyeni temsil ediyor. Türkiye’de özellikle son yıllarda genel ve yerel seçimlerin ve referandumun sonuçlarını belirlediği için “X kuşağı” dediğim seçmen kitlesinin biliniyor olması gerekiyor aslında. Bu seçmenin ne istediği, kime neden oy verdiği değerlendiriliyor ve siyasi partilerce hesaba katılıyor olmalı diye düşünüyorum ama öyle değil. Ana muhalefet cephesinde, “Y kuşağı” denilen, zekâlarına ve sosyal medyadaki ustalıklarına övgülerde bulunulan genç bir kuşağın AK Parti’nin sandığa hâkimiyetini değiştireceği umudu köpürtülüyor ama X kuşağı hiç göz önüne alınmıyor.  

Y kuşağı Amerikan kültüründen esinlenilerek üretilmiş bir kavram aslında. ABD’de Vietnam savaşı sonrasında doğmuş olan 75-80 kuşağını temsil ediyor. Türkiye’de ise bu kuşağı 90’ların gençlerinin oluşturduğu söyleniyor. Anketlerde yüzde 75’inin CHP’ye sempati duyduğu görünüyor ama apolitik bir kuşak olarak tanımlanıyor artık nasıl oluyorsa. Özgürlük söylemlerine bakarak demokrasi ve temel hak ve özgürlükleri bütüncül biçimde kucakladıklarını düşünüyorum ama öyle değil sanki. Evet, kendi özgürlüklerine önem, yaşam tarzlarına karışılmasına da tepki veriyor. Sıkıyönetim altında geçmiş olan gençliğimizde asker durdurur da kendi anlayışına göre uzun bulduğu saçlarımızı sıfıra vurur diye ara sokaklardan yürüdüğümüz günleri anımsadıkça haklı olduklarını düşünüyorum. Çarşıdan içkisini ne zaman alacağına karışılmamalı, kürtaj imkânları kısıtlanmamalı, ilerde kaç çocuk yapacağıyla ilgili lâf edilmemeli, kısaca özgürlüklerine dokunulmamalı; çünkü bunlar başkalarını ilgilendirmiyor. Onlar da başkalarının özgür olup olmamalarıyla ilgilenmiyor buna karşılık.

Bazı siyaset sosyologlarına göre, ilk defa oy kullanacak bu kuşak seçim hesapları yapanlar tarafından mutlaka göz önüne alınmalı. Evet, doğru ama bu kadar abartmaya da gerek yok. Gezi’nin ilk birkaç günü çevre duyarlılığıyla hareket ettiğini gördüğümüz bu kuşak her gün bir semtte bir vesileyle devam ettirilen sokak gösterilerinde başrolde değil. Şiddet ortamını canlı tutmak için eylemleriyle sokaklarda boy gösterenler Y kuşağına mensup olmadıkları gibi sandığı muhalefet lehine etkileme yetenekleri de yok. Seçmenin şiddetin faturasını iktidara kesmesinin bazı koşulları var ve bunu değerlendirecek olan, Y kuşağı ve bu kavramın ardına gizlenen sokak eylemcileri değil;  yine hesaba katılmadığı anlaşılan X kuşağı.      

X kuşağının genelde öncelikleri

X kuşağı ile kastettiğim, Y kuşağından önceki, dolayısıyla daha yaşlı bir kuşak değil. X harfini burada muhalefet hesaba katmadığı için “bilinmeyen” ya da “bilinmek istenmeyen” anlamında kullanıyorum. Türkiye’de öncelikleri ve talepleri Meclis’te temsil edilen –BDP dışındaki- muhalefet tarafından göz önüne alınmayan bir seçmen kitlesi var. Bu kitle, CHP ve MHP gibi “status quo ante” dediğimiz eski düzeni geri getirmeye yönelik politikalarını değiştirmemekte ısrar eden partilere dünyada oy vermiyor. X kuşağı seçmeni,  “Başbakan’a diktatör der, hatta Hitler’e benzetir, böylece AK Parti’yi yıpratırız, onlar da gelir bize oy verirler” şeklinde özetlenebilecek bir politikaya da oy vermiyor. Başbakan’a hayran olduğundan, hiç hata yapmadığını düşündüğünden değil aslında. Birincisi abartıdan, gerçekleri olduğu gibi değil ters yüz ederek sunan politikacılardan hoşlanmadığından; ikincisi ve belki daha da önemlisi, iktidarı tek başına değil muhalefetle birlikte değerlendirdiğinden.  

X kuşağının bu değerlendirmede temel önceliği, bugüne kadar ağır aksak da olsa edinilmiş demokratik kazanımların olası bir iktidar değişikliğiyle kaybedilmemesi. AK Parti’nin demokratikleşmede hızlı mesafe kaydedemediği, bazı alanlarda başarılı, bazılarında başarısız olduğu bir gerçek. Ama bir de değişime karşı çıkan bir CHP ve MHP gerçeği var bu ülkede. Bir gram değişiklik yapmadan seçmene on yıldır dayattıkları parti programları demokratik kazanımlar konusunda geriye gidişi o kadar net ortaya koyuyor ki X kuşağının AK Parti’den başka seçeneği kalmıyor.

Yerel seçimler, yerelliğinden ötürü adayları siyasi partilerin önüne çıkarır ama demokratik ülkelerde aynı zamanda iktidar partisinin icraatının bir ölçüde değerlendirildiği bir halkoylaması niteliği de taşır. Seçmen iktidar partisinin iki ya da duruma göre üç yıllık performansını beğenmiyorsa ve bunu bir mesaj olarak duyurmak istiyorsa, yerel seçimlerde oyunu muhalefet partilerinden birine verebilir. Arzu ediyorsa sandığa gitmeyerek iktidar partisinin oyunun oransal olarak düşmesine ve bundan bir ders çıkarmasına katkıda bulunabilir. İktidar partisini şu veya bu gerekçeyle cezalandırabilir kısacası. Peki,  önümüzdeki yerel seçimlerde iktidarın cezalandırılması olasılığı var mı?

X kuşağının yerelde öncelikleri                                                                                                    

Belirli koşullar oluşsaydı, böyle bir olasılık gerçekleşebilirdi elbette. Şart kipini kullanmamın nedeni, bu koşulların başında CHP ve MHP’nin politikalarından siyaset yapma tarzlarına kadar kendilerini yenilemeleri gereğinin geliyor olması. X kuşağından yerel seçimlerde kendilerini değiştirmemekte ısrar eden siyasi partilere şans vermesini beklemek hayal olur. Çünkü bu kuşak, yukarda belirttiğim gibi, uygulamalarının tümünü beğendiği, tasvip ettiği için değil, bir ölçüde MHP ama özellikle CHP değişmediği için AK Parti’ye oyunu veriyor. Yani yerel seçimlerde mesaj verme ihtiyacı duyduğu parti yine iktidar partisi değil ana muhalefet partisi.     

Buna karşılık, Genel Başkanı’nı tasvibi mümkün olmayan bir videokaset skandalıyla değiştiren, bu nedenle yenileneceği beklentisi yaratan ama değişmemekte ısrar eden bir parti CHP. Demokrasi kavramını bolca kullanıyor ama içini doldurabilmiş değil, belki de hiç niyeti yok. Öyle bir dönemdeyiz ki bu konudaki eksikliğini saklamasına da imkân bulunmuyor; çünkü bir yandan yürü (yeme) yen yeni anayasa çalışmaları var. Komisyonda yaptığı önerileri görüldükçe, demokrasi sözcüğünün CHP’nin eski mönüsüne dâhil ettiği yeni bir sos olduğu anlaşılıyor.   

CHP’nin eski düzeni savunma tutkusu sadece anayasa çalışmalarındaki pozisyonundan değil, ayrıca Ergenekon davaları sanıklarına verdiği destekten de anlaşılıyor. CHP’nin bu politikalarıyla aldığı oy oranı ortada. X kuşağı aslında anayasa paketi referandumunda ve genel seçimlerde CHP’ye anlayacağı dilde net bir değişim mesajı vermişti. Ancak CHP buna kulak asmadığı gibi, şimdi AK Parti’yi sokak gösterileriyle sıkıştırarak, toplumda kutuplaşmayı tırmandırarak olumlu sonuç alacağına inanıyor. Hatta içlerinden bazıları partinin anketlere yansıyan içler acısı durumuna karşın bulutların üstünde uçacak kadar büyük hayaller görüyor. Eski Türkiye cephesinde yanlış üstüne yanlış adım attıran bir algı sorunu var anlaşılan.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar