Akın ÖZÇER
CHP İstanbul milletvekili Şafak Pavey, çok değil sadece altı gün önce T-24’de yayımlanan söyleşisinde, hükümete “Suriye politikanız iflas etti. Öngörmezliğinizle, hayal edemediğiniz bir durumdasınız. Esad sorun olmak yerine, çözümün ortağı oldu” diyor. Sonra şöyle devam ediyor: “ Uluslararası toplum, Esad’la birlikte çalışmanın, Esad’a karşı olmaktan daha çok kazandıracağını düşünüyor.” Eli kanlı bir diktatörün çözümün ortağı, kimyasal silahlarını imha etmesi için kendisine süre tanınmasının birlikte çalışma olarak takdimi demokratik bir yaklaşımın ürünü değil doğrusu.
Demokrat olmama özgürlüğü var ama itiraf etmem gerekir ki ağır insan hakları ihlalleri yapan bir diktatörle çalışılırsa o ihlallere de ortak olunacağını düşündüğüm için Şafak Pavey’in söylediklerinden kaygı duydum. Rusya ve Çin’in vetosu yetmiyormuş gibi, Esad’a kimyasal silahlarını imha etmesi için süre tanınması dünyadaki örnekler ışığında sakıncalıydı. Örneğin Eski Yugoslavya’da Miloşeviç’e zaman tanınması, Sırp diktatörün çözümün ortağı olmasına değil, soykırım yapmasına fırsat tanımamış mıydı?
Temel yaklaşım yanlışlığı
CHP’nin “AKP’nin Suriye Bumerangı Türk ekonomisini de vuruyor” başlıklı belgesi “Arap Baharı” sürecini tartışılır bir ideolojik temele oturtuyor: “ABD’nin, gelecek nesillerin ihtiyacı olan enerji arzını güvenceye almak, bu doğrultuda dünya enerji kaynakları üzerindeki hâkimiyetini perçinlemek amacıyla, BOP kapsamında Ortadoğu ülkelerinde yürüttüğü ülke sınırları ve yönetimlerini değiştirme operasyonu.” Ardından AK Parti’ye “BOP taşeronluğu kapsamında Suriye görevi verildiğini” öne sürüyor. Konuya bu açıdan bakıldığında, iç savaşın sorumluluğu, Esad rejiminin değil, bu ülkede her şey güllük gülistanlık iken, Arap Baharı’nı başlatan -Türkiye’nin desteğine sahip- muhaliflerin oluyor.
Atıf yaptığım belgenin “AKP yanlış yolda” alt başlıklı bölümünde “Suriye’de kanlı eylemler yapan muhalif gruplar Türkiye’deki sınır kamplarında ağırlanıyor” deniliyor ve ekleniyor: “Bu kamplarda kalanlar içinde El Kaide başta çeşitli terör örgütü üyeleri de bulunuyor. Bu kişiler günü birlik sınırı geçerek savaşıp geri dönüyorlar. Devletimiz, sığınmacıların barınma, beslenme her türlü ihtiyacının yanı sıra muhalif gruplara silah, mühimmat, lojistik desteği sağlıyor.” Kabul etmek gerekir ki altına Esad rejiminin imza atabileceği bir değerlendirme bu. Ana muhalefet partisinin Suriye’deki olaylarla ilgili olarak Baas rejimiyle benzer hatta birebir örtüşen bir görüşü paylaşması bana tuhaf geliyor doğrusu.
Aslında CHP’nin geçen martta milletvekillerinden oluşan bir heyeti Şam’a gönderdiği dikkate alındığında, iki parti arasında ideolojik bir örtüşme olması pek de şaşırtıcı değil. Ziyaretle ilgili olarak resmi Sana Ajansı’nın geçtiği habere bakılırsa heyet Beşar Esad’a “Türk halkının Suriye’nin içişlerine karışılmasına karşı olduğu ve iyi komşuluk ilişkileri kurmak istediği” mesajını iletmiş. Oysa BM Yasası’ndaki içişlerine karışmama ilkesi giderek önemini yitiriyor ve özellikle Suriye gibi ağır insan hakları ihlallerinin olduğu ülkelere uluslararası camianın “insani müdahalede bulunma” hakkı ön plana çıkıyor. CHP milletvekillerinden insan hak ve özgürlüklerinin küresel planda önem kazanmasıyla birlikte köhne bir kavrama dönüşmüş olan içişlerine karışmama ilkesini sıklıkta işitiyoruz. Örneğin Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak bu kervana en son katılanlardan; diyor ki “evet Suriye’de insan hakları sorunları vardır. (…) Esad rejimi kendi ülkesinde sıkıntı yaratan bir rejim olabilir ama bizim onların içişlerine müdahale etme hakkımızın olmaması lâzım.” Uluslararası hukukta artık geçerliliğini yitirmiş olması bir yana, bu görüş demokratik bir yaklaşıma da dayanmıyor doğrusu.
Politika yanlışlığı
AK Parti hükümetinin Suriye politikasının eleştirilecek yönleri yok mu? Var elbette ama bu ülkedeki olaylar karşısındaki duruşunun doğru olduğuna kuşku yok. CHP gibi milletvekilleri ülkesinde ağır insan hakları ihlalleri yapan bir diktatörle aynı karede görüntü vermiyor ve savaştan kaçıp ülkeye sığınan insanlara mülteci kamplarında asgari ölçüde bile olsa insani yardımda bulunuyor. Belki bu kamplardaki insanları daha iyi kontrol edebilir, komşu ülkedeki diktatöre karşı arka perdeden bir muhalefet yapabilirdi. Bütün bunları ve belki daha fazlasını eleştirmek ana muhalefetin de, diğer partilerin de hakkı elbette.
Ne var ki CHP Suriye politikasını yanlış temele oturttuğu için hükümete yönelik eleştirileri de tepki çekecek ölçüde Esad yanlısı. Örneğin Adana milletvekili Ümit Özgümüş, “Suriye devletinin halkını katlettiği ve kimyasal silah kullandığı yalanlarıyla, Türkiye’nin emperyalist ülkelerin yanında Suriye ile savaşa girmesinin alt yapısı hazırlanmaktadır” diyebiliyor. Aynı cümleyi Esad’ın bir milletvekili hiç değiştirmeden söyleyebilir. Suriye’de gözaltında tutulan kişilere yapılan infaz ve işkenceleri ortaya koyan on binlerce fotoğrafı gördükten sonra fikri değişmiş midir bilemem ama kamuoyunun neyin doğru, neyin yalan olduğunu iyi anladığına kuşku yok.
Yayımlanan infaz ve işkence fotoğrafları, paralel örgüt tarafından yapıldığı öne sürülen ve son haftalarda sıkça meydana gelen operasyonlarla durdurulan ve aranmak istenen TIR’larla ilgili sorunu da ortadan kaldırıyor gibi geliyor bana. MİT’in denetimindeki TIR’ların aranmak istenmesi, CHP’nin Esad yanlısı politikasına hizmet ediyor; her ne kadar asıl amaç AK Parti hükümetini düşürmek olsa da. Çünkü Türkiye’nin o TIR’larla Suriye muhalefeti içinde yer alan El Kaide teröristlerine silah gönderdiği algısının yaratılması ve uluslararası yaptırımlarla karşılaşması sonuçta Esad rejiminin elini güçlendiren bir gelişme olur.
CHP Genel Başkanı son olarak Adana’da durdurulan TIR’la ilgili olarak “bu TIR’larda silah taşınıyor. Kimse kimseyi kandırmasın” dedi. Ardından “Suriye’nin içişlerine karışıp müdahale etmeye başladınız. (…) Yarın bunun hesabını kim verecek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin meşruiyeti neden tartışma konusu olsun” diye ekledi.
Kılıçdaroğlu’nun son cümlesi gerçekten büyük önem taşıyor. Kimse Türkiye’nin meşruiyeti tartışılsın istemez. İşte ben de bu nedenle, yayımlanan infaz ve işkence fotoğraflarını görür görmez, Türkiye adına CHP iktidarda olmadığı için sevindim. Ya milletvekilleri yeni yüzyılın Hitler’i ile aynı fotoğraf karesinde yer alan bir iktidar partimiz olsaydı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin meşruiyeti bu nedenle tartışma konusu yapılsaydı ne olurdu, hiç düşündünüz mü?
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023