Akın ÖZÇER
Halkın tercihini ortaya koyduğu 10 Ağustos seçimlerinin üzerinden daha bir ay bile geçmedi ama siyaset arenamızdaki kutuplaşma bir nebze bile sönümlenmiş değil. Anayasa önerileri ve izledikleri politikaları ile statükonun devamından yana tavır almış olan CHP ve MHP sandık yenilgilerinden bir türlü ders çıkarmayı düşünmüyor olmalı ki demokrasilerde alışılageldik olanı yapmıyor. Muhalefet cephesi, bir yandan cumhurbaşkanlığını resmen üstlenmiş olan Erdoğan’ı yok sayan söylem ve tavırlarını sürdürürken, öte yandan da, sanki bir dahaki sefere oylarına ihtiyaç olmayacakmış gibi seçmene yönelik aşağılama ve suçlamalarda bulunuyor.
Siyaset arenasındaki bu anormallik, seçimlerden önce olduğu gibi, toplumdaki kutuplaşmayı canlı tutuyor. Muhalefet cephesinin “mızıkçılık” veya makam ya da seçmene “saygısızlık” olarak nitelenebilecek bu tutumu medyaya da yansıyor doğal olarak. Bir yandan, otoriterleşme teması üzerinden oluşturulmuş olan Erdoğan karşıtlığı, sandığın tercihine karşın sürdürülüyor, öte yandan, eski Cumhurbaşkanı Gül’ün içine dâhil edildiği çeşitli senaryolar üretilerek, AK Parti’nin bölünebileceği ve genel seçimlerin kazanılabileceği umudu beslenmeye çalışılıyor.
Geçen yazımda, siyaset mühendisliğinin son umudunun Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte yaşama (cohabitation) olduğunu, daha doğrusu olması gerektiğini, Fransa örneği üzerinden aktarmaya çalışmıştım. Bu fikrimi, “varsayalım ki genel seçimlerden muhalif bir çoğunluk çıktı; böyle bir durumda boykot edilen bir cumhurbaşkanı ile “cohabitation” nasıl mümkün olacak” sorusuyla sonlandırmıştım. Buraya kadar aktardıklarım gösteriyor ki demokrasilerde alışılageldik bir durum olmasa, hatta tuhaf kaçsa da, böyle bir olasılık akla getirilmek dahi istenmiyor.
Geçen yazımda vurguladığım bir diğer husus, sonuç vermediği görülen engellemeye yönelik güdük politikalarla Çözüm Süreci ve Yeni Anayasa gibi Türkiye açısından önemli dönüşüm projelerini savunan bir partiyi yenilgiye uğratmanın pek mümkün olmadığıydı. Bu iki proje Davutoğlu hükümetinin 1 Eylülde Meclis’te okunan programında öncelikli görülüyor. Buna karşılık muhalefet cephesinden bu konularda politika değiştireceğine, çözüm ve değişimden yana tutum oluşturacağına ilişkin herhangi bir işaret alınmıyor.
Bir yandan cumhurbaşkanını yok sayacak, diğer yandan demokrasilerde seçim kazanmanın sihirli formülü olan değişime karşı çıkacak ama iktidara gelmek isteyeceksiniz. Bunun mantıklı bir yaklaşım olabilme olasılığı bulunuyor mu?
Medyamızda demokrasiden yana bilinen bazı entelektüel isimlerin Gezi olayları ve özellikle 17-25 Aralık operasyonuyla birlikte Erdoğan karşıtlığına soyunduğunu, aralarında bu konuda ölçüyü kaçıranlar olduğunu görüyorum. Ölçüyü kaçırdıklarını söylememin nedeni, demokrat olmanın gereği çözüm ve değişimden yana olmayı Erdoğan karşıtlığının arkasına bırakmaları. Bunda ne var demek mümkün değil çünkü böylesi bir karşıtlık doğrudan çözüm ve değişime karşı olan muhalefetin ekmeğine yağ sürüyor. O zaman şu soru akla geliyor: Hem Erdoğan ve AK Parti karşıtı, hem de çözüm ve değişimden yana olmak mümkün değil mi?
Bu sorunun yanıtı şartlı evet; şart çözüm ve değişimden yana bir muhalefetin varlığı elbette. CHP ve özellikle MHP gibi Çözüm Süreci’ne karşı çıkan, 82 anayasasının kırmızıçizgilerini yenisine taşımak için Uzlaşma Komisyonu’nu kilitleyen ve statükocu tutumlarından hiçbir şekilde vazgeçmeyen partilerin iktidara gelmek için tek umudu olan karşıtlık politikalarını ciddiye almak mümkün değil. Çünkü onlara destek, demokrat olarak kendi önceliklerimizden vazgeçmekten başka bir anlam taşımıyor.
Ne var ki bu basit mantığı ters yüz eden demokrat tanınan kalemler de var. İfade özgürlüğü çerçevesinde herkes düşüncelerini –hakaret ve şiddete övgü içermemek kaydıyla- dile getirir ve yayabilir. Demokrat kimliğini bir süre askıya almak, Erdoğan’ı şeytanlaştırarak “Yeni Türkiye” söylemini ya da özlemini kösteklemek kendi takdirleri olur elbette.
Buna karşılık, çözümün gerçekleşeceği, yeni bir demokratik anayasanın yürürlükte olacağı bir Türkiye’yi savunanları “AK Parti yandaşı” olarak yaftalamalarını kabul etmek mümkün değil. Demokrat olarak öteden beri savunduğumuz çözüm ve yeni anayasagibi hedefler bir siyasi parti tarafından savunulmaya başlandı, cumhurbaşkanı ve başbakan tarafından önceliklerin başına alındı ise, bu, yandaşlığımızı değil, aslında o partinin demokrasiden yana tutum aldığını gösterir.
Ne yazık ki son zamanlarda sadece mantığın gereğini yapan demokrat yazarlar üzerinde bu tür bir mahalle baskısının yaşandığı görülüyor. Hatta bu baskı demokrat kişilikleriyle ön plana çıkan yazarları doğrudan hedef alıyor. Ben Etyen Mahçupyan’a yönelikyakışıksız sözleri ve meydan okumaları daha konunun özüne girmeden böyle değerlendiriyor ve ayıplıyorum.
Erdoğan karşıtlığı üzerinden bizlere demokratlık taslayan kalemler arasında zaman, zaman bu köşeden yazılarını aktardığım yabancılar da var. Bazıları Türkiye uzmanı olmakla övünüyor ama yazdıkları insanı ister istemez şaşırtıyor.
AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) eski eş Başkanı Joost Lagendijk bu isimlerden biri. Türkçeye çevrilerek yayımlandığı için yazılarına doğrudan ulaşmak mümkün. Çandar’ın atıfta bulunduğu ve uzun alıntılar yaptığı “Kendi kendini kandıran, Yeni Türkiye” başlıklı son yazısı bana göre sanal bir Türkiye’den söz ediyor.
Joost Lagendijk “olgun bir demokrasinin temel işaretlerine bakıldığında (basın özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı) Türkiye son beş yılda olsa olsa daha geriye gitti” diyor. Ben bu gözlemi doğru bulmuyorum. Demokratikleşme alanında beklediğimden daha yavaş adım atılmış olsa da, Türkiye’de yaşanan “kuvvetler ayrılığı” sorunu yürütmenin yargıya müdahalesinden değil, tam aksine yargının siyaset alanını daraltmasından kaynaklanıyor. Türkiye’de öteden beri var olan siyaset üzerindeki yargı vesayetinin kendi kendine kalkması bir yana, siyasetin yargıya müdahale edecek bir duruma gelmesini düşünmek için insanın hayal gücünü zorlaması gerek.
Lagendijk benzer bir hataya bürokrasi konusunda da düşüyor ki bunu yukarıdaki yaklaşımın sonucu olarak kabul etmek de mümkün. Yazısına şöyle devam ediyor: “Çok sayıda Türk’e ve bütün yabancı gözlemcilere göre, AKP’nin “Yeni Türkiye’si giderek daha fazla “Eski Türkiye’ye benziyor, zira yöneticileri aynı eski sosyal mühendislik, muhalifleri bastırma ve devlet bürokrasisini tekeline alma yöntemlerini kullanıyor.” Bu cümle de baştan aşağı yanlış olgular üzerine kurulmuş. Türkiye’de siyasiler devlet bürokrasisini hiçbir zaman tekeline alamadı ki; tam aksine siyaset üzerinde sürekli bürokratik vesayet oldu, bir ölçüde olmaya devam da ediyor. Yoksa bu kadar çok askeri darbe, siyasi mühendislik yaşar mıydık?
Lagendijk, çizdiği olumsuz Türkiye tablosu içinde Çözüm Süreci’ni “olumlu istisna” olarak değerlendiriyor. Sürece önem atfetmesi önemli ama tam da bu nedenle bazı şeyleri görmesi gerekirdi. Örneğin çözümü siyaseten kimlerin engellemek istediği, ayrılmaz parçası olan yeni anayasaya kimlerin kırmızıçizgi koyduğu noktasından yola çıksa, kendisine siyasetin yargı ve bürokrasi üzerindeki baskısından söz edenlerin aynı odaklar olduğunu fark ederdi.
Belli ki eski KPK eş Başkanı safını belirlemiş: “Avrupa’da ve Atlantik’in öbür yakasında (…) hiç kimse, “Yeni Türkiye” bayrağı altında ortaya konulan hepsi çok şeffaf planları ve vaatleri yemiyor, zira bunlar bugünün gerçek Türkiye’sindeki endişe verici gelişmelerle bariz bir tezat oluşturuyor” diye sürdürüyor yazısını. Çeviriden kaynaklanan bazı ifade sorunları var belki cümlede ama bugün için sadece bir hedefi ifade eden ve kısaca “daha çok demokrasi” demek olan Yeni Türkiye kavramına karşı çıktığına ve bu sloganı –nasıl oluyorsa- bir operasyon olarak gördüğüne kuşku yok. Yazısını şöyle noktalıyor: “Trajik bir şekilde bu durum, baştan aşağı “Yeni Türkiye” operasyonunu, Türkiye’yi müreffeh ve saygın bir ülke olmak için acilen yapması gerekenlerden alıkoyan bir kendi kendini kandırma mesaisi haline getiriyor. “
Görünen o ki Lagendijk Yeni Türkiye hedefini ya kendisi bir operasyon olarak algılıyor ya da bizim böyle algılamamızı istiyor. Neyi, nasıl algıladığı sadece kendisini ilgilendiren bir konu elbette ama seçmenin Türkiye’nin “müreffeh ve saygın” bir ülke olması için yapılması gerekenleri göremeyecek kadar kör olduğu ve kendi kendini kandırdığı gibi keskin ifadelerde bulunmak bilgi birikimi gerektiren iddialı bir yaklaşım. Lagendijk’ in Türkiye hakkında ne kadar derin bilgisi var bilemem ama şunu söyleyebilirim ki ben şahsen çeşitli ülkelerin siyasi durumuyla ilgili olarak bugüne kadar yaptığım değerlendirmelerde hiç onun bu yazısındaki kadar saçmalamadım.
Yeni Türkiye, gerçekleşmesi hedeflenen her türlü bürokratik vesayetten arınmış demokratik bir ülkeyi simgeleyen, kısacası değişimi temsil eden bir kavram. Yoksa aynı anayasa ve yasal düzenle bir gece içinde ulaşılmış bir gerçeklik değil. Bütün sorun, yeniye destek ya da köstek olmak seçeneğinden ibaret. Hangisini seçiyorsanız o taraftasınız kafa karıştırmaya hiç ama hiç gerek yok.
Yazarlar
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023