Akın ÖZÇER
Bugünlerde Avrupa Birliği’nde yanıtı aranan soru bu. Krize son anda bir çözüm bulunabilse bile bu sorunun güncelliğini koruyacağına kuşku yok. Atina, 1981’de AB’ye üye olmasında büyük rol oynamış olan Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Valéry Giscard D’estaing’in (VGE) önceki günL’Express’te yayımlanan mülakatında altını çizdiği gibi, ekonomik ve parasal birliğin (EPB)koşullarını karşılamıyor. VGE, referandumun sonuçlarını değerlendirirken, parasal birliğin ekonomik birlik olmadan sürdürülemeyeceğini belirtiyor ve ekliyor:” Avro Bölgesi’nin ekonomik birliğinin temelini oluşturan İstikrar Paktı, bütçe açığını yüzde 3, kamu borçlarının GSMH’ye oranını da yüzde 60’la sınırlıyor. Yunan seçmenler birkaç ay önceki seçimlerde oylarını bu politikayı reddeden bir partiden (Syriza) yana kullanarak, ekonomik birliği, dolayısıyla parasal birliği terk etmiş oldular. Bu tercihlerini referandumda da teyit ettiler. Dolayısıyla Avro Bölgesi dışında kalmaları kararını almak gerekir.”
VGE’nin bu sözlerine Yunan halkının demokratik tercihlerine aykırı olduğu gerekçesiyle tepki gösterenler olabilir. Referandumda Çipras’ı dinleyerek AB ile yapacağı müzakerelerde elini güçlendirmek için “hayır” oyu kullananların büyük bir bölümü Avro Bölgesi dışında kalmaya “evet” demediler çünkü. Ama Yunanistan’ın İstikrar Paktı’nın koşullarını yerine getirmediği, sürekli borçlandığı ve borçlarını kurtarma paketleriyle de döndüremediği dikkate alınmak durumunda. Yunanistan’ın bugün 320 milyar avro dolayında borcu var, bütçe açığı yüzde 13, kamu borçlarının GSMH’ye oranı ise yüzde 120 dolaylarında seyrediyor. Bir aday ülke böyle bir ekonomiyle EPB koşullarını karşılamadığı için Avro Bölgesi’ne giremez.
Yunanistan nasıl bu kadar borçlandı?
Yunanistan’ın borçlanma süreci 2008 küresel kriziyle hızlandı belki ama Avro Bölgesi’ne girerken sunduğu şeffaflıktan yoksun bilançolar ve yatırım bankası Goldman Sachs’ın mali araçları ile kamu borçlarının olduğundan düşük gösterilmesinin krizin ağırlaşmasında etkili olduğunu kabul etmek gerekir.
Yunanistan’ı ilk kurtarma planı 2010 bahar aylarına rastlıyor. Atina, IMF ve AB’den üç yıl için toplam 110 milyar avro kredi alıyor. Kredinin 80 milyarlık büyük bölümü Avro bölgesi ülkelerinden geliyor. Yunanistan bu kredi karşılığında memurlara ödenen 13 ve 14. maaşların (CHP’nin emeklilere iki maaş ikramiye önerisinin daha kapsamlısı) iptal edilmesi, ücretlilerin aylıklarının üç yıl dondurulması, emeklilik için çalışma süresinin uzatılması ve KDV’nin yüzde 23 oranına çıkarılması gibi alt gelirlileri zorlayacak önlemler almayı kabul ediyor. Ama Bu önlemlere karşı da yılın üçüncü genel grevi gerçekleştiriliyor.
İkinci kurtarma planıyla ilgili tartışmalar bir yıl kadar sonra başlıyor. Yunanistan, korkunç düzeyde seyreden vergi kaçağını engelleyemediği için bütçe gelirlerini arttıramadığı gibi, kemer sıkma önlemleriyle daha da ağırlaşan durgunluk nedeniyle yeni kaynaklara ihtiyaç duyuyor. AB, ekonomik kriz içindeki diğer üye ülkeleri etkilememesi için bu soruna çözüm bulmak istiyor ama Atina’nın da yapısal reformlar konusunda daha etkin çabalar harcaması için baskıda bulunuyor. Nihayet Yunan parlamentosu 29 Haziran 2011’de maaş ödemelerini 800 milyon, diğer kamu harcamalarını 100 milyon avro azaltan, vergi gelirlerini yaklaşık 2,5 milyar avro arttıran önlemleri onaylıyor ve ikinci planın önünü açıyor.
İkinci kurtarma planı Yunanistan’a ayrıca 109 milyar avroluk kamu fonundan yararlanma imkânı veriyor. Bu kaynağın 79 milyar avrosunun kısaca Acil Yardım Fonu (AYF) da denilen Avrupa Parasal İstikrar Fonu (EFSF) ile İMF’den, 30 milyar avrosunun da özelleştirmelerden sağlanması öngörülüyor. Ayrıca AYM kredilerinin faizi düşürülüyor, vadesi uzatılıyor.
Ekim ayında uzun uğraşlardan sonra özel bankaların ellerindeki Yunan kamu borcunun yarısını silmeleri sağlanıyor. Avro Bölgesi’ndeki bankaların toplam 106 milyar avro sermaye artırımına gitmeleri (tasarruf, devlet ya da AYF fonlarıyla) kararlaştırılıyor. Bu tutarın 30 milyarı Yunanistan’a gidiyor.
Bu dönemde Yunanistan’ın öngörülen reformları istenildiği gibi yapmadığı gerekçesiyle Avro Bölgesi dışında kalması ağırlıklı olarak gündeme geliyor. Örneğin 2011 sonuna kadar kamuda 30 bin kadronun kapatılması öngörülmüşken, bu sayının sadece 1000 olarak gerçekleşmesi dönemin Yunan hükümetinin reformları baştan savma eğiliminde olduğu izlenimi veriyor.
Bununla birlikte, Şubat 2012’de Avro Bölgesi ve IMF’nin yardım miktarı 110 milyardan 130 milyara çıkarılıyor. Özel kreditörler de alacaklarının yüzde 54’ünü (107 milyar avro) silmeyi kabul ediyor.
Ne var ki 2012 Kasımında Yunanistan yeniden yardım talebinde bulunuyor. Bu kez anlaşma çok daha güç oluyor çünkü IMF 2020 itibariyle kamu borçlarının GSMH’ye oranının yüzde 120 olmasını şart koşuyor. Bu da Avro Bölgesi ülkelerinin alacaklarının bir bölümünden vazgeçmeleri anlamına geliyor. Sonunda yeni reformlar karşılığı 34,4 milyar avrosu Aralıkta, 12 milyarı da 2013’de ödenmek üzere Atina’ya yeni bir borç dilimi veriliyor.
Nihayet 2013’de ülke ekonomisi toparlanmaya başlıyor. Bütçe ilk kez borç ödemelerinden arındırılmış olarak yüzde 0,8 fazla veriyor, ödemeler dengesi düzeliyor ve 2014 yılında da ekonomi büyümeye başlıyor. Ama daha fazla fedakârlıkta bulunmak istemeyen az gelirli kesimin desteğiyle Syriza iktidara gelince büyüme yerini yeniden durgunluğa bırakıyor ve Yunanistan yeniden borçlanma ihtiyacı duymaya başlıyor.
Yapısal reformların kaçınılmazlığı
Görüldüğü gibi, Yunanistan’ın ekonomik durumu referandum sonuçlarını “demokrasinin zaferi” gibi popülist söylemlerle kutlayacak kadar iç açıcı değil. Le Monde’un eski ekonomi direktörü Eric Le Boucher’nin dediği gibi, referandumda güven tazelemesine karşın Çipras Avrupalı ortaklarının yardım limitinin çok daraldığının ve ülke ekonomisinin bu kadar borçla döndürülemeyeceğinin farkında olmalı. Nitekim Çarşamba günü Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, başta erken emekliliğin kaldırılması ve emekli maaşlarının düzeltilmesi olmak üzere “geçmişten gelen” sorunların giderilmesi ve kamu bütçesinin denkleştirilmesi gereğini kabul ediyor.
Çipras ayrıca, bundan önceki kurtarma paketlerinin Yunan halkına ulaşmadığını ve sadece Yunan ve Avrupa bankalarının kurtarılması için verildiğini söylüyor. Ardından bir kez daha borçların yeniden yapılandırılması talep ediyor, bunu “borçları ödeyebilmek için” istediğinin de altını çiziyor. Konuşması AP içinde Sol ve Sağ uçlardaki grupların alkışlarıyla karşılanan Çipras en sert eleştiriyi en büyük grup olan Hristiyan-Demokratların (PPE) Başkanı Manfred Weber’den alıyor. Weber, “Avrupa, müzakerelerde artık size güvenmiyor” cümlesini bile sarf ediyor.
Alman Dış Politika Enstitüsü (DAGP) siyaset bilimcisi Claire Demesmay, bu konuda bir şeyden emin olabileceğimizi söylüyor: o da Avrupa’nın yeni Demir Leydisi’nin Çipras’ın talepleri karşısında çok sıkı duracağı. Le Nouvel Observateur’ün sorularını yanıtlayan Bayan Demesmay, 2017’de yapılacak genel seçimlere daha uzun zaman olmakla birlikte Merkel’in dikkate alması gereken iki husus olduğunu vurguluyor. Birincisi, içeride Yunanistan’ın AB Bölgesi dışında kalmasını savunanların artması; ikincisi dışarıda Almanya’nın, Yunanistan’a karşı sıkı durulmasını isteyen Avusturya, Slovakya ve Hollanda’nın sözcülüğünü üstleniyor olması. Bununla birlikte, Demesmay, yine de Merkel’in Yunanistan’ın Avro Bölgesi dışında kalmasının sorumluluğunu tek başına üstlenmeyeceğinin altını çiziyor.
Valéry Giscard D’estaing ise, Yunanistan’ın Avro Bölgesi dışında kalması konusunun kaos ortamı yaratmayacağını düşünüyor. VGE, Maastricht Antlaşması’nın EPB ile ilgili 108 ve 109. maddelerinin yorumlanması suretiyle Yunanistan’ın AB içinde ama Avro Bölgesi dışında bırakılabileceğini düşünüyor. Dolayısıyla, ekonomisini yola koyduktan sonra yeniden EPB’ye taraf olabileceğini söylüyor. 89 yaşındaki eski Fransa Cumhurbaşkanı’nın bir dönem Avrupa Konvansiyonu başkanlığı yaptığı göz önüne alınırsa, bu konudaki sözlerine kulak kabartmakta yarar var elbette.
Konuya Yunanistan açısından bakıldığında da VGE’nin önerisinin yabana atılmaması gerekir. Sonuç itibariyle Yunan halkının ve özellikle emekçilerinin durumun sürdürülebilir olmadığını anlamalarında yarar var. Bir ülkede ekonomi sürekli artan oranda borçla döndürülemez. Eric Le Boucher’nin isabetle vurguladığı gibi, “bir ülkede AB’nin koşullarını karşılamak için az gelirlinin üzerindeki vergiler dört kat artıyor ama varsıl kesimin üstüne yüzde 9 oranında ilave yük biniyorsa”, bundan öncelikle sosyal adaleti sağlayamayan o ülkenin siyasetçileri sorumlu tutulmalıdır.
Kabul etmek gerekir ki Çipras iktidara geldiğinde bu adaletsizliği giderecek önlemleri vergi reformuna giderek yapmayı planlamadı. Az gelirlilerin kaybını gidermeyi politika edindi ama bunu Yunan zenginlerden değil, Avrupalı ortaklarından almak suretiyle yapmayı öngördü. Le Boucher’nin dediği gibi, Avrupalılar Yunanlı siyasetçilerin hataları için neden fazla ödeme yapsın ki?
Bugün Syriza’nın zaferini Sol’daki ya da Sağ’daki aşırı uçlar “halkın rövanşı” ya da “kemer sıkma önlemlerinin iflası” olarak kutluyor. Dayanışmadan yana bir Avrupa’dan söz ediyor ama bu aslında popülizmden ya da Le Boucher’nin deyişiyle illüzyonun zaferinden başka bir şey değil. Yunanlılar geleceklerini sağduyuyla kararlaştıracak kadar onurlu bir halk; başlıktaki sorunun yanıtını da bu halk vermeli elbette.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları














































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025