Akın ÖZÇER
Türkiye’nin askeri darbeler ve siyasi mühendisliklerle dolu yakın geçmişine baktığımızda, siyasi yaşamın doğal akışından bazı olağanüstü sapmalar olduğunu görüyor, bunları Batı medyasına yansımalarıyla birlikte değerlendirerek dış müdahalelere bağlıyoruz. Kimilerimiz doğrudan bazı Batı ülkelerinin Türkiye üzerindeki bitmez tükenmez emperyalist emellerinden söz ediyor, kimilerimiz ise bu müdahalelerin arkasındaki gücü soyut “üst akıl” sözcüğüyle tanımlamayı yeğliyor.
Siyaset arenası siyasi mühendisliklerle yeniden dizayn edilen ya da edilmek istenen tek ülke Türkiye değil aslında. Latin Amerika ülkeleri başta olmak üzere askeri darbelere ve son versiyonu “beyaz eldivenli” müdahalelere maruz kalan çoğu gelişmekte olan pek çok ülke var. Hatta son dönemde nispeten gelişmiş AB üyelerinde de siyaset arenalarını alt üst eden olağanüstü gelişmeler yaşanıyor. Esas itibariyle küresel krizden ve AB’nin üyelerine dayattığı kemer sıkma önlemlerinden kaynaklandığı görülen bu gelişmeler pek çok üye ülkede AB karşıtı Sağ ve Sol partilerin güçlenmesine yol açıyor.
Sistem karşıtı Podemos’un üç yıl içinde hızla gelişerek Sosyalist İşçi Partisi’ni (PSOE) kemirdiği ve merkez Sağ ile Sol’un alternatif yönetimini sağlayan iki partili sistemi (bipartidismo) ortadan kaldırdığı İspanya sözünü ettiğim ülkelerden biri. Bir yılda iki seçim yapmak zorunda kalan İspanya ayrılıkçılık dâhil devasa sorunlarını bugün bir azınlık hükümetiyle çözmeye çalışıyor. Hükümet krizlerinden bir türlü kurtulamayan İtalya’da Bebe Grillo’nun sistem, dolayısıyla AB karşıtı Beş Yıldız hareketinin önlenemez bir yükselişi var. Diğer AB üyesi ülkelerde yine AB’den ayrılmayı savunan, ayrıca yabancı düşmanı ve İslam karşıtı aşırı Sağ partiler hızla yükseliyor.
Bu hızlı gelişmeler yanıtı olmayan bazı sorular üzerinden komplo teorileri oluşturulmasına yol açmış durumda. Sorulardan ilki şu: “birileri, bir üst akıl, AB’nin dağılmasını mı istiyor? Öyleyse, bunu isteyen AB içinde kemer sıkma politikalarını zorunlu kılan ekonomik krizi tetikleyen güç müdür? Küresel bir krizi tetiklemek mümkün müdür? Eğer öyleyse bunu yapan güç tüm dünyayı dolaylı yoldan da olsa yeniden dizayn etme yeteneğine de sahip değil midir?
Yazının başlığından da anlaşılacağı gibi, amacım bu soruların komplo teorilerine girmeden pek mümkün olmayan yanıtlarını aramak değil. Fransa’nın seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın, Le Monde’un “Macron’un önceki dünyayı sarsmayı denediği hafta” (La semaine où Macron a tenté de bousculer le monde d’avant) başlıklı yazısına da konu olan siyaset arenasını yeniden dizayn girişimini değerlendirmek. Ama kabul etmek gerekir ki Macron’un seçilmesinin siyasi yaşama yansımalarının yukarıda dile getirdiğim sorularla bir ilgisi var. Çünkü bu gelişmeler siyaset mühendisliğinin bir meyvesi olduğu izlenimi veriyor.
Macron AB yanlısı bir politikacı olduğuna göre, onu iktidara taşıyan siyaset mühendisliği kokan gelişmelerin AB’nin dağılması değil, güçlendirilmesi yönünde olduğu açık. O zaman yukarıdakilere ilave olarak şu soru da akla geliyor: “birileri AB’nin dağılmasını istiyorsa, başka birileri de bunu engellemeye ve AB’yi güçlendirmeye mi çalışıyor.? Bu soruya olumlu yanıt verilirse, ortada birbiriyle bütünüyle demokratik olmayan yollardan mücadele eden iki karşıt gücün olduğunu kabul etmek gerekir. Bu durumda, söz konusu mücadelenin Amerikan seçimleriyle ortaya çıkan, başını Clinton ve Trump ’un çektiği, Marine Le Pen’in de seçim kampanyasında üstüne parmak bastığı küreselciler ile egemenlikçiler arasındaki mücadelenin bir yansıması olduğu sonucuna varılır. Özellikle aşağıdaki sorunun yanıtı olumluysa.
Macron’un zaferi siyaset mühendisliğinin sonucu mu?
Aslında Fransa’nın beş yıl öncesine kadar ismi bile duyulmayan AB yanlısı sosyal liberal Emmanuel Macron’u Cumhurbaşkanı seçmesinin ince bir siyasi mühendislik ürünü olduğu izlenimi oldukça yaygın. Favori olduğu ikinci turda Marine Le Pen’e büyük fark attığı için değil, ilk turdan Le Pen ile birlikte çıktığı için elbette. Gerçi Türkiye’de Fransa’yı bilmeyen, bu nedenle Marine Le Pen’i favori görüp AB’nin yakında yıkılacağı yanlışını yazanlar oldu. Ama Fransa’da aşırı uçların ve özellikle ikinci tura ikinci kez kalabilen aşırı Sağ adayların, başından beri söylediğim ve geçen yazımda da altını çizdiğim gibi, seçilme şansı bulunmuyor.
Doğal olmayan, bu nedenle üzerinde durulması gereken gelişme, favori Cumhurbaşkanı adayı François Fillon’un önünün “Penelopegate” ile kesilmesi. Konuyla ilgili 27 Ocak tarihli ilk yazımda şöyle demiştim: “(…) nereden bakılırsa bakılsın, “Penelopegate” Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Fillon aleyhine etkilemeye yönelik bir komplo izlenimi veriyor.” Bu saptamayı yapmamın nedeni, Fransa’da bir parlamenterin aile bireyleri veya dostlarından birini yanında çalıştırmasına dair herhangi bir yasal engelin bulunmaması ve Milli Meclis ve Senato’da yüzden çok parlamenterin benzeri bir uygulamadan yıllardır yararlanıyor olmasıydı. Bu konunun seçimin favori adayı üzerinden tartışmaya açılmasını basit bir rastlantı kabul etmek mümkün değildi elbette. (Http://www.serbestiyet.com/yazarlar/akin-ozcer/penelope-gate-757872)
Fillon ilk aşamada, kamuoyunda “Penelopegate” olarak bilinen skandalı, seçimlerde başarı şansı kalmayan Sosyalist Parti çevrelerince kendisine karşı girişilen “kurumsal bir sivil darbe” olarak niteledi. ( http://www.serbestiyet.com/yazarlar/akin-ozcer/canlar-fillon-icin-caliyor-760010) Daha sonra doğrudan bürokrasiyi hedef aldı. “Fransa’yı bürokratlar mı yönetiyor” başlıklı yazımda vurguladığım gibi, Fillon’un eşi ve çocuklarını “parlamenter asistanı” olarak çalıştırdığını en iyi bilenin Ekonomi ve Maliye Bakanlığı uzmanları olduğu dikkate alınırsa, bu bilginin tam da seçim döneminde medyaya sızmasında Bercy ’deki yüksek bürokratların rolü olduğu düşünmek mantıksız değildi. O bürokratları iki yıl Bakanları olmuş Macron mu harekete geçirmişti bilinmez ama bu olasılık hiç gündeme gelmedi.
Bu konuda bardağı taşıran damla, Mali Suçlar Savcılığı’nın konuyla ilgili soruşturmayı adaylık başvurularının son tarihi olan 17 Marttan öncesine alması oldu. İşin içine bir de yargı bürokrasisi girmiş ve François Fillon’u çileden çıkarmıştı. Bu defa “hukuk devletinin (yargı tarafından) sistematik olarak çiğnendiğini ve masumiyet karinesinin yok sayıldığını” dile getiren Cumhuriyetçi aday kendisine yapılanın “siyasi bir cinayet” olduğunu savunmuştu. (http://www.serbestiyet.com/yazarlar/akin-ozcer/fransayi-burokratlar-mi-yonetiyor-768463)
Özet olarak belirtmek gerekirse, siyasi mühendislik sayılabilecek doğal olmayan söz konusu bürokratik müdahalelerle seçimin favori adayının kamuoyu desteği aşağı çekilerek, yıpranmış ve fiilen ikiye bölünmüş olan Sosyalist Parti’nin ılımlı kanadına yakın Macron ile aşırı Sağ’ın temsilcisi Bayan Le Pen’in önleri açıldı. Böylece ikinci turda galibi belirsiz bir Macron-Fillon düellosunun da önüne geçilmiş oldu. O bakımdan Macron’un Le Pen ile ikinci tura geçmesini siyasi mühendislik ürünü olarak değerlendirenlerdenim.
Siyaset arenasının yeniden dizaynı
Emmanuel Macron’un merkezi Sağ’ı ve Sol’u ile bir araya getiren bir Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi “üçüncü tur” olarak adlandırılan genel seçimlerin doğal akışını da etkileyecek. Her seçilmiş Cumhurbaşkanı gibi seçmenden programını uygulayabilecek bir Meclis çoğunluğu isteyen Macron, normal koşullarda salt çoğunluğa ulaşabilecek Cumhuriyetçiler’i (LR/ Les Républicains) parçalayacak adımlar atıyor. Böylece LR ile “cohabitation” olasılığını ortadan kaldırarak programını serbestçe uygulamanın yolunu açmak istiyor.
Macron, bu adımların en büyüğünü, geçen yazımda altını çizdiğim gibi, Pazartesi günü (15 Mayıs) LR etiketli Edouard Philippe’i Başbakan atayarak attı. Le Havre Belediye Başkanı Philippe parti içinde eski başbakanlardan Alain Juppé’ye yakın genç isimlerden. Hükümeti kuracak ve Cumhuriyetçi kesimden bakanlar atayacak olması, genel seçimler öncesinde LR’e indirilen büyük bir darbe olarak niteleniyor.
Macron böylece zayıflamış ve Sağ ve Sol kanatlarıyla ortadan ikiye bölünmüş Sosyalist Parti ile LR’in merkeze yakın ılımlı kanadını partisi Yürüyen Cumhuriyet (LREM/ La République en Marche) saflarında bir araya getirerek Meclis’te salt çoğunluğu bulma yolunda son zarı da atmış oldu. Başarılı olması beklenen bu girişimi merkez Sağ ile Sol arasında Almanya’dakine benzer bir Büyük Koalisyon ‘un tabanda oluşturulması olarak niteleniyorum.
Ama kabul etmek gerekir ki Almanya’da olduğu gibi, birbirlerine alternatif olan ılımlı Sağ ve Sol’un bir araya getirilmesi formülünün önemli bir riski var. O da başarısızlıkta alternatif olarak aşırı uçların öne çıkacak olması. Ne yazık ki Fransa’nın, diğer AB ülkeleri gibi, bu riski şimdilik ötelediği görülüyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları














































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
28.09.2025
21.09.2025